Olaylar Ve Görüşler

Çıkış kapısı kamucu politika - Nazım MUTLU

16 Şubat 2022 Çarşamba

Geçen ay 10 binin üstünde esnaf işyerinin kapısına kilit vurmuş. Böyle giderse, ki öyle görünüyor, çok değil, 2-3 ay içinde bu sayı 100 bini aşar. Açık olalım, bu bütünüyle sistemin sonucu. Akıldan, bilimden, ülkemizin, toplumun gerçeklerinden kopuk sistemin... Üretmenin, insanca bölüşmenin, adaletin, vicdanın, ahlakın olmadığı kudurmuş bir “para sisteminin... Bilinen adıyla kapitalizmin... Üstelik bizdeki bunun en vahşisi. Sıklıkla, bir başka şirinlik örtüsü olan liberalizmle süslenip servis edilse de. 

DENİZ BİTTİ

Duvara dayandı artık. Gitmiyor.

Sözde çok deneyimli şimdiki muktedirlerin elleri ayakları birbirine dolaştı. Kıvranıp duruyorlar işin içinden çıkmak için. Çıkamazlar. Çıkamayacaklar. Çünkü zihinsel yapıları çıkışa açık değil. Kamu yararına göre değil iç düzenekleri. Şirketlerin kâr-zarar kurallarıyla biçimlenmiş kafa, kullana kullana haşat ettiği reçeteyle akaryakıtı, elektriği, çayı, şekeri, domatesi nasıl ucuzlatacak? Ucuz ekmek için saatlerce kuyrukta bekleyen emeklilere yönelik uzun erimli bir kılavuzu var mı elinde? 

‘BABALAR GİBİ’ SATINCA

Sürece, günlük siyasal çekişmelerin, sen-ben camından değil, her yanından bakmakta yarar var. Yalnız 20 yıllık bir saltanat değil, büyük bir yalan bitti, bitiyor. Şimdikiler Cumhuriyet için, “80 yıllık reklam arası” diyorlardı ya, kimin, neyin “reklam arası” olduğu anlaşılıyor şimdi. Zaman öyle sabırlı, öyle oturaklı ki, sırası gelince taşı gediğine koyuyor. Okkalı tokatlarla dersini almamışlara dersini veriyor.

Emeğiyle yaşayan çoğunluğun şimdi gün gün artan iniltisini sıradan bir trajedi olarak görmemeli. Dolayısıyla konuyu yalnız bu iktidarın bitişi diye de görmemeli. Bizdeki serüveni, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden başlayıp şimdikilere bağlanan akışı anımsayalım: “Küçük Amerika olacağız!”, “Koskoca devlet ayakkabı yapmakla mı uğraşır!”, “Her şeyi özelleştirip güzelleştireceğiz!”, “Son sosyalist devleti de tarihe gömeceğiz!”, “Çağ atlıyoruz!”, “Tarımla kalkınan ülke mi kaldı?”, “Babalar gibi satarım!”... 

Adları değişse de kafaları aynı tornadan çıkan koronun iktidar sarhoşluğuyla bol keseden attığı bu kaba saba lafların uğultusu kulaklarımızda duruyor hâlâ. Bundan sonra (kısa erimli, günü kurtaracak çözümler bir yana) şoför koltuğunda kim olursa olsun; enerjiden tarıma, eğitimden ulaşıma, iletişimden sağlığa, her iş için dosyasında dışa bağımlılıktan kurtulmayı sağlayacak çözümü bulunmayanların, toplumu bütünüyle üretim odaklı yapılandırmayı amaçlamayanların ülkemizi yönetme olanağı yoktur.

“Kâr-zarar” odaklısının her türlüsü denendi. Sonuç ortada. Sıra “toplumcu-kamucu” yönetimde. Bu ara canımız yanacak biraz, yanlışlarımızın bedeli olarak. Ama tünelin ucu görünüyor.

NAZIM MUTLU

EMEKLİ ÖĞRETMEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları