Olaylar Ve Görüşler

Batı yaptırımları ve hukuk ‘kılıcı’ - Av. Aydın DAVRAN

24 Nisan 2022 Pazar

Rusya-Ukrayna savaşı sürüyor. Savaşın ilk gününden itibaren ABD, onun bağlı örgütü niteliğindeki NATO üyeleri ve Batı ittifakı diyebileceğimiz devletler, Rusya’ya ve bazı yurttaşlarına karşı yaptırımlar uyguluyorlar. Taraf olmadıkları bir savaşta tercihlerini Ukrayna’dan yana kullanıyorlar. Ellerindeki büyük iktisadi, siyasi ve askeri gücü, kamuoyu baskısıyla birleştirip Rusya’nın savaşma azmini kırmaya çalışıyorlar. Rusya da başta enerji sevkıyatı olmak üzere birçok alanda karşılık veriyor. 

MÜLKİYET HAKKI VE HUKUK GÜVENLİĞİ

Yaptırım kararları sonucu, bu devletlerin Rusya’yla diplomatik ilişkilerini askıya almaları veya ekonomik yatırımlarını başka ülkelere kaydırmaları anlaşılabilir bir sonuçtur. Örneğin, bir hamburger lokantası zincirinin, dilediği yerdeki faaliyetini durdurma özgürlüğü vardır. Bunun yanında, henüz birkaç ay öncesine dek Batı ülkelerinde saygın kişiler olarak görülen, servetlerinin kaynakları sorgulanmayan, siyasi partilerin seçim kampanyalarına bağışları kabul edilen Rusya vatandaşı kişilerin malvarlıklarına yetkili-görevli mahkeme kararı olmadan el konulmasını ise anlamak güçtür.
Batı “demokrasisi” özel mülkiyetin mutlak olarak korunmasını, serbest teşebbüs gibi kavramları kabul etmemiş miydi? Yetkili mahkeme huzurunda adil yargılanma hakkı ilkesi doğrultusunda yargılama yapılmadan, kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan, yasa veya kararnameler yoluyla bu tip kararlar almanın ne kadar adil olduğu tartışılmalıdır. 

ÇİFTE STANDART

Çok geriye gitmeden son 20 yılda yaşanan, egemen devletlere ve halklara karşı girişilen Irak, Afganistan, Libya, Suriye operasyonlarını düşünelim. Bugün uluslararası spor turnuvalarından Rus takımları yarış dışı bırakılırken, Irak işgali sırasında koalisyon güçlerine mensup İngiliz takımları spor organizasyonlarından dışlanmamışlardır. İşgalci devletlerle bağları, en az Rus zenginlerinin kendi devletleriyle ilişkisi kadar yakın görünen kişilerin yatlarına, banka hesaplarına el konulmamıştır. Saldırgan devletleri ve vatandaşlarını uluslararası yaptırım ve dışlamalardan koruyan, vareste tutan güç, meşruiyet sağlayan dayanak nedir? Bunların yanı sıra Rus edebiyatçıların, sanatçıların eserlerini yasaklamak gibi ırkçılık ve cehalet dolu davranışlar, kendini medeni sayanların sorgulamaları gereken eylemlerdir.

Savaş iki konuyu düşündürmektedir. Birincisi, uluslararası mahkemeler ve diğer uluslararası kurumlar gözümüzde çok büyütmememiz gereken, kendilerini kuran siyasi iradelerin dümen suyunda hareket eden kurumlardır. Kurum olmanın gerektirdiği bağımsızlık, adil olmak, hukuk ilkeleri doğrultusunda tutarlı davranmak gibi özelliklerden yoksundurlar. Siyasi ve ekonomik çıkar söz konusu olduğunda, gösterişli isimleri hariç hiçbir şeyleri yoktur. 

UTANÇ VERİCİ

İnsan hakları bildirgeleri, uluslararası sözleşmeler, gösterişli cüppeler giyen yargıçlardan oluşan uluslararası mahkemeler, siyasi çıkarlar söz konusu olduğunda işlevsiz metinler ve kurumlar haline gelmektedir. Bu haklardan ve hukuki korumalardan yararlanmak ancak “haklı” tarafta olduğunuz zaman mümkün olmaktadır. İkincisi, Batı’nın askeri ve ekonomik hegemonyası yanında, bugüne kadar kazandığı en büyük başarı; çıkarları Batı’yla çelişen kitlelerin zihinlerinde, Batı’nın kavram, ilke ve değerleriyle düşünülüp hüküm verilmesini sağlamak suretiyle kurduğu egemenliktir. Batı egemen dünya medyasının ve kamuoyunun hukuka aykırı kararlara tepkisiz kalmaları, en az bu eylemleri gerçekleştirenler kadar utanç vericidir.

AV. AYDIN DAVRAN

İSTANBUL BAROSU 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları