Olaylar Ve Görüşler

Atatürk’ün Maarif Modeli - Tolga Aydoğan

19 Temmuz 2024 Cuma

16 Temmuz 1921’de Yunan ordusu Ankara’ya doğru saldırırken Mustafa Kemal Paşa aynı dakikalarda Ankara’daki Darülmuallimin binasında kürsüye çıkarak çeşitli illerden gelen 250 öğretmene Türk eğitimini nasıl inşa edeceklerini anlatır: “Şimdiye kadar sürüp gelen okuma ve yetiştirme yanlışlıklarının ulusumuzun gerilemesinde en önemli nedenlerden biri olduğu kanısındayım. (...) (sizlerden) bu ortaya koyduğum koşullar çerçevesinde ulusa, yeni bir sanat ve bilim göstermek ve yeni kuşağı o yolda yürütmek için önder olmak gibi kutsal bir yararlılık bekliyoruz”. 

Bu açılış konuşmasının ardından Karacahisar’daki Batı Cephesi Karargâhı’na gider. Kütahya-Eskişehir Muharebesi’nde alınan yenilgi ile Türk ordusu Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilirken o, hem cephedeki düşmanı hem de cehalete karşı olan savaşı düşünmektedir. 

SANAT VE BİLİM TEMELLİ EĞİTİM

O, Büyük Zafer’in ardından Türk eğitimini inşa etmek için kolları sıvar. 1923’te ülke genelinde 4 bin 894 ilkokul, 72 ortaokul ve sadece 23 lise bulunurken bu sayının artması için çalışmalara başlar. 14 Ağustos 1923’te yurtdışına öğrenci gönderilmesi kararı alınır. Bu yöntemle yetenekli gençler yurtdışında okuyacak, döndüğü zaman eğitim vererek uzmanlaştığı alanda çalışacaktır. 1923-1938 arasında 1222, 1948’e kadar da yaklaşık 2 bin Türk öğrenci yurtdışı tahsiline yollanır. Atatürk’ün, “Sizleri kıvılcım olarak gönderiyoruz, alev olarak döneceksiniz” dediği bu gençler Cumhuriyeti inşa eden idealist kuşak olacaktır.

Osmanlı’da şeyhülislama bağlı medreseler, Maarif Nezareti’ne bağlı okullar ve gayrimüslimlerin kendi müfredatlarının olduğu eğitim kurumları bulunuyor, eğitimde çok başlılık yaşanıyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra 3 Mart 1924’te Vasıf Çınar’ın gayretleriyle “Tevhidi Tedrisat Kanunu” çıkarılarak eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanır. Ayrıca 30 bin öğretmen açığını kapatmak için “Öğretmen Yetiştirme Projesi” başlatılır. 

ÖĞRETMEN OKULLARI

Mustafa Kemal’in davetiyle ABD eğitim sistemini inşa eden “filozof” unvanlı John Dewey 1924’te Ankara’ya gelir. Dewey’den Türk eğitiminin sorunları ve çözümlerine ilişkin bir rapor hazırlaması istenir. Nüfusun yüzde 80’inin kırsalda yaşadığını gören Dewey eğitimi köye götürmeyi önerir. Köy Enstitülerinin fikir öncüsü olur. Mustafa Kemal bu dönemde ayrıca Omar Buyse, Beryl Parker, Alfred Kühne gibi saygın eğitim bilimcileri Türkiye’ye getirtip raporlar hazırlatır; sanat ve bilim temelli eğitim sistemi inşa edilir. 

1925’te Mustafa Necati’nin bakanlığı döneminde Talim Terbiye Kurulu kurularak eğitim kurulları yapılandırılır. 1926’da Köy Öğretmen Okulu açılır. Burada yetişenler kendi köylerinde öğretmen olur. Ayrıca doktor, eczacı gibi meslek gruplarına kurs verilerek öğretmenlik yapmaları sağlanır. Öğretmen açığı hızla kapatılır. 1928’de Harf Devrimi ile Millet Mektepleri açılarak okuma yazma seferberliği ilan edilir. 

DARÜLFÜNUN REFORMU

19 Eylül 1932’de Reşit Galip, bakanlığa getirilir. Aynı yıl eğitim bilimci Albert Malche Türkiye’ye davet edilir ve üniversite reformu için rapor hazırlar. Darülfünun’daki yetersiz hocalarla yollar ayrılır, yaşlı hocalar emekli edilir. Yerlerine Hitler Almanya’sından ayrılan bilim insanları getirilir. Einstein’ın yakın çalışma arkadaşı astronom Erwin Freundlich, müzik sahasında Eduard Zuckmayer, Paul Hindemith, Carl Ebert, kimya alanında Fritz Arndt, pediatri alanında Albert Eckstein, fizik alanında Hans Reichenbach, tarım alanında Hans Wilbrandt gibi önemli isimler istihdam edilir. 1933’te Darülfünun, İstanbul Üniversitesi’ne evrilirken 1935’te Atatürk’ün gayretleriyle Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi açılır. Dünyaca ünlü saygın hocalar bu kurumlarda Türk gençlerini yetiştirir. 

İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla 1936’da öğretmen yetiştirmek için kurslar açılır. Mezun olanlar “eğitmen” sıfatıyla köylerde görev yapar. 17 Nisan 1940’da Hasan Ali Yücel’in bakanlığı döneminde Köy Enstitüleri Kanunu Meclis’ten geçer. Tonguç ve Yücel’in çabalarıyla 21 Köy Enstitüsü açılarak eğitim en ücra köşelere ulaşır. 

NOBEL’E GÖTÜREN ATATÜRK’ÜN DEVRİMİ

1921’de Mustafa Kemal’in sanat ve bilim hedefiyle ortaya konulan bu eğitim modeli yıllar içinde meyvesini verir. Eğitim hamlesinin en somut yansıması 2015’te görülür. Nobel kimya ödülünü kazanan Aziz Sancar, “İlkokulda olağanüstü öğretmenlerim vardı. Çoğu Köy Enstitüsü mezunu, idealist insanlardı” diyerek ödülün gerçek sahibinin Atatürk ve devrimleri olduğunu vurgular. Sergilenmesi için Nobel madalyasını Anıtkabir’e teslim eder. 

İşte bu sanat ve bilim temelli eğitim modeliyle Cahit Arf, Ekrem Akurgal, Dilhan Eryurt, Nüzhet Gökdoğan, Aydın Sayılı, Adnan Saygun gibi saygın bilim insanları ve sanatçıları yetişir. Bugün çok tartışılan Maarif Modeli ile ileride benzer sonuçlar alınabilecek midir? Yorum sizin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları