Ne dağa ne tarikata...

30 Aralık 2023 Cumartesi

AKP iktidarı en büyük zararı hangi alanda verdi? 

Soruya önem sırasına göre pek uzun bir listeyle yanıt verilebilir. Ancak birincilik eğitimde görünüyor!

Osmanlı döneminde de pek çok padişah, imparatorluğun çökmemesi, çağı yakalaması için reformlara girişti. Özellikle eğitimde adımlar atmaya çalışan padişahların karşısına din üzerinden kurduğu iktidarını kaybetmek istemeyen şeyhülislamlar çıktı. Her şeye rağmen reforma girişenlerle şu pazarlığı yaptılar:

Yüksek eğitim düzeyinde kurumlar oluşsun ama temel eğitim din ekseninin dışına çıkmasın. 

Biliyorlardı ki temel eğitimi kendileri verdi mi, devamı da onun üzerine kurulur.

Bilim tarihçileri Osmanlı’nın çöküş sürecini savaşlardan, kötü yönetimlerden öte, şuradan başlatırlar:

Medreselerde felsefe derslerinin kaldırıldığı, resme benziyor diye Piri Reis haritalarının duvarlardan indirildiği dönem!

***

Bugün de özde değişen bir şey yok. Bilimsel eğitimin karşısında ne varsa deniyorlar.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasında söyledikleri, eğitime bakışının fotoğrafı. Tarikat ve cemaatlerle protokolleri sürdüreceklerini ilan eden bakan tarihe geçecek iki saptama yaptı:

-Sizin tarikat-cemaat dediklerinize, biz STK diyoruz.

-Bunlarla protokoller öğrencilerin dağa çıkmasını önlüyor.

Önce şu noktanın altını çizelim:

FETÖ ile mücadele edilmiyor. Ne yapılıyor? AKP’ye teslim olmayan, biat etmeyen, başkalaşmış gibi görünmeyen, iktidarın temiz kâğıdı verdiği tarikat ve cemaatlere geçmeyen FETÖ’cülerle mücadele ediliyor.

Bugünkü adı ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle sorunlu olan, bunu yıkmak için sistemin içinde kalıp, sistemden beslenerek büyüyen, denetim ve kontrol dışı her güç FETÖ’dür.

Bir örgütlenmenin STK olabilmesi için dört koşul vardır:

Denetlenebilir olmak, şeffaf olmak, hesap verebilir olmak, yöneticisini seçimle belirlemek.

Bu koşullar yoksa o kurum yasaların dışında demektir. 

Temel eğitim kurumlarındaki laik, bilimsel eğitim sistemini çökertmek için devreye sokulan tarikat ve cemaatler bir nebze gündem oluyor. Daha derinde pek çok sorun var. 2010’dan sonra ilahiyat fakültelerine karşı kurulan İslami ilimler fakülteleri var. Bakanın protokol imzaladığı tarikat ve cemaatler ilahiyat fakültelerindeki eğitimi yeterince “islami” bulmadı. Felsefe dersleri verilmesi de hoşlarına gitmedi. Dönüştürmeye çalıştılar olmadı. Bu fakülteler tarikat ve cemaatleşmeye direndi. Bunun üzerine İslami ilimler fakülteleri kuruldu. Halen 105 ilahiyat fakültesinin yanında ayrıca 33 İslami ilimler fakültesi var. Uzun yıllar Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Şahin Filiz, “İslami ilimler fakültelerine ana dili Arapça olan, Suriye kökenli akademisyenler alınıyor. Bunun adı Araplaştırma girişimidir” diyor.

***

Zarar tespit çalışmasında eğitimin ilk sırada olduğunu girişte vurgulamıştık. Ne yapmalı?

Nasıl çocuğumuzun sağlığı için alanın uzmanına gidiyorsak, eğitim için de öyle düşünmeliyiz. 

Tüm velilere çağrımızdır:

Çocuğunuzun sadece okula gitmesiyle ilgilenmeyin, aldığı eğitimi de dikkatinizde tutun. Onlar bizim sadece geleceğimiz değil, aynı zamanda bugünümüz. Onlar okuldan aldıklarını eve getirip ailelerini de etkileme gücüne sahip. Hepiniz çocuğunuzun milli eğitim bakanı olun!

Onları ne dağa gönderin ne tarikata... Geleceğe gönderin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları