Müjdat Gezen

‘Atatürk’

21 Mart 2022 Pazartesi

Son yirmi yıllık dönemde Atatürk’ü yıpratmaya çalışarak Cumhuriyeti, İsmet İnönü’yü yıpratmaya çalışarak CHP’yi, sözüm ona alt etmek için büyük çaba harcadılar... Burada önemli olan bunları yapmaya çalışanların ne kıratta olduklarıdır. Bir tarafa Mustafa Kemal Atatürk’ü koyduğunuzda, diğer tarafa müsveddesi, politikacı bozması, gerici yaratıkları dizdiğinizde ortaya çıkan resim felakettir. Karşılaştırma olanağı bile yoktur. Herkes herkesi eleştirebilir. Bu normaldir. Fakat işi hakarete vardırarak Cumhuriyetin gerçek değerlerini nasıl ortadan kaldırabilirsiniz ki?.. Komiktir bu. Acınasıdır. Arada bir televizyonlarda da gördük bu tipleri. Acınacak mahluklar, zavallılardır.  Atatürk’ün ayakkabılarını gördünüz mü hiç? Anıtkabir’de var. Şişli’deki müze evinin bir odasında var. Gidin görün. Bu küçümsemeciler o pabuçlar kadar etmez bence... Tarım ve tarıma dayalı sanayi kurmak için çırpındı durdu Atatürk. Yaşamı süresince, bir bölümünü de başardı. Şimdi biz arpa, buğday ithal ediyoruz ve o ülkeler savaş halinde. Yağ sorunu da var. Akaryakıt, doğalgaz gibi diğer şart olan gereksinimlerimiz zor durumda. Taa o zamanlarda bütün bunları düşünmüş bir adamı unutmak, unutturmaya çalışmak, ıskalamak kimin haddinedir?.. Atatürk, bizatihi bir ülke için itibar demektir. Devrimdir. Bu satırlara sığmayacak kadar yücedir. Okuduğu kitapların yüzde birini bile bilmeyen, okumayan düzeysizler onu eleştirecekmiş… Hadi oradan...

HALK

Uzakdoğu inançlarında belki bizim bugün bile uygulamamız gereken düşünceler var. Düşünür soruyor: 

“Halkın yönetime itaat etmesi için ne yapmak gerekir?”

Muhatabı düşünür diyor ki: 

“Doğru olan şeyleri yapıp söylemek gerekir. İşte halk o zaman yönetimine itaat eder. Eğer doğru olmayanlar yüceltilirse o zaman halk itaatli olmaz.”

Bu, üç bin yıl önceki bir diyalog. O zamanlar insanlar uygarca tartışırmış. Küfür, kabalık, külhanbeylik, hakaret, terbiye dışı davranış yokmuş karşılıklı söylemlerde. Tıpkı günümüzdeki gibi. Düşüncenin, fikirlerin, eleştirinin ayağa düştüğü günümüzde Amerika’sından Türkiye’sine kadar dil bozuldu. Diplomasi dili diye bir şey vardı eskiden, felsefe dili diye bir şey vardı. Hepsi uçtu gitti ve yerine küfür, hakaret, çirkinlikler geldi. Çünkü yönetenlere ve geldikleri kültüre baktığınızda bunun nedenini açıkça görebiliyorsunuz. Sevgisiz ve saygısız büyüyenler, dünyayı bu hale getirdiler. Üzülüyor insan. En sevmediğim şeyleri söylemek gücüme gidiyor ama insan söylemek zorunda kalıyor işte: “Bizim zamanımızda böyle değildi. Biz anamızdan, babamızdan da böyle görmedik.”

METİN

Yazılı şey, kuvvetli olma işi, özel isim… Metin, pek çok anlam içerir. Bence altı parti yazdıkları metni bir kez daha gözden geçirdiklerinde ortaya çıkacak olan metin daha kapsamlı olacaktır. Üzerinde iyi niyetli bir çalışma yapıldığına inananlardanım. Altı değişik fikrin bir araya gelebilmesi bile bir güzelliktir. Böyle şeyleri eleştirmek bize düşmez. Sadece iyi okunduğunda başkalarının kötü niyetle kullanmalarına yol açar gibi gelmişti bana. Doğru da olabilir yanlış da benim bu düşüncem. Ama iyi niyetli oldukları muhakkak.  Sonu iyi olsun isterim.

MALTA

Şimdi Malta Adası’nda olsam mesela. Gemiden topluca insek. Mustafa (Alabora) hızlı adımlarla en önde yürüse, arkada ben ve Leyla, en arkada gayet yavaş adımlarla Kandemir (Konduk) ve eşi. Mustafa her gün altı yedi kilometre yürüdüğü için hızlı biri. Ben bel fıtığından dolayı çok yürüyemiyorum. Kandemir’in öyle bir sorunu yok. O aceleyi yavaş yapıyor, o kadar. Gemiden yavaş iniyor, arabaya yavaş biniyor, yolda yavaş yürüyor. Hayatı böyle. Aheste bir adam, ama sevimli. Mustafa fazla hızlı. Ama Malta Adası insanı rahatlatıcı bir atmosfere sahip. Rahatlıyorsunuz orada. Bir restoranda oturup roze bir yudum şarap iyi geliyor insana. Bunu istemem çok şey değil, çünkü yoruldum ben. Biraz dinlenmek istiyorum. Orta hızdaki adımlarla, orta boy bir bardakta orta şiddette bir roze şarabı çok görmeyin. Yanında az peynir ve bir dilim de pizza olsa hele, yeme de gitsin. (Ye de gitsin daha iyi). Bunu yapmayı çok istiyorum. Şu korona sona erse de yapsak. Bakalım nasıl olacak bu isteğim? Olur inşallah. Olsun inşallah. İşimiz inşallaha maşallaha kaldı artık. Hadi git artık korona. Hadi gel artık ilkbahar. 


Rus besteciler ve yazarlar Çarlık Rusyası’nın eserleridir. Avrupa ülkelerinin bazıları bu ünlü sanatçıları yasaklamış. Avrupa’da aptallaşıyor galiba?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dümbüllü 14 Ekim 2024
Selam 7 Ekim 2024
Resim 30 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları