Hey gidi Türk gençliği

20 Mayıs 2016 Cuma

Genç bir insanı karşınıza alın ve ona çeyrek asır ve öncesinde bu ülkede nasıl bir hayat olduğunu anlatmayı deneyin.
O dönem de son derece muhafazakâr olan bu topraklarda büyüyen ama yine de sınırsız hayallerle beslenen gençlerin bir zamanlar kendileri için nasıl bir gelecek düşlediğini anlatın.
Sanatçıların o zamanki hayal dünyasından bahsedin onlara. İdol gazetecilerin eskiden hangi değerleri savunduğundan söz edin. Mizah dergilerinin cüretini hatırlatın.
Dini ve ahlaki hassasiyetler bahanesiyle önü kesilmek istenen akılcılığın nasıl cansiperane savunulduğunu, otosansürün nasıl hor görüldüğünü anlatın.
Gözü pekliğin ödüllendirildiği, direnişin kutsandığı gümüş zamanlardan bahsedin. Zamanın aleyhinize değil lehinize işleyeceğini ve gümüşün çöpe değil daha değerli bir madene dönüşeceğini sandığınız dönemler olduğunu söyleyin eskiden.
Sanatla çıplaklık arasındaki ilişkinin hayatla çıplaklık arasındaki ilişkiden daha farklı olabileceği bilgisiyle yetişen neslinizin artık çok geride kalan eski hedeflerini sıralayın.
O yıllarda hayallerin bir önceki neslin aklını da ahlakını da aşmaktan güç aldığını anlatın.
Eski bir fotoğraf gösterin ona...
Annesinin hatta anneannesinin gençliğinde bayramlarda mini etekler ve şortlarla okul kortejlerinde yürüdüğünü görsün ve “Hadi ya!” desin.
O “Hadi ya” yüzünüze bir tokat gibi insin.
Sonra size sorsun...
“Siz madem böyle bir ülkede büyüdünüz, yaşlandınız... Tabulara baş kaldırdınız, sınırsız hayaller kurdunuz ve hayallerinizi gerçekleştirebileceğinizi sanacak kadar umutluydunuz... Sahip olduğunuz bunca değerli şeyin elinizden alınmasına nasıl razı oldunuz?”
Ona cevap veremezsiniz.
Anca ondan özür dileyebilirsiniz.
Okuduğunuz kitaplardan, seyrettiğiniz filmlerden ve izlediğiniz oyunlardan öğrendiklerinizle, gerçekler arasında bağ kuramadığınız...
Yaptığınız hatalı tercihlerin sonuçlarını defalarca gördüğünüz halde aynı hataları yapmakta ısrar ettiğiniz...
Elinizden kayanlara kaygılanmak yerine burnunuza dayananlara, önünüze atılanlara kandığınız için...
Bugün özgürlükleri iktidar tarafından ellerinden alınan ve cesaretlerine kelepçe vurulan gençlerden özür dilemelisiniz.
Kazanımlara sahip çıkabilirdiniz; devrimi doğru anlayabilir, doğru anlatabilirdiniz; yapmadınız.
İktidarı, hamasi söylemlerle Cumhuriyeti kirletenlere, yücelteceğim derken liderini yerin dibine gömenlere teslim etmeyebilirdiniz; ettiniz.
Rejime ait tüm değerlere küfreden ve uygarlığa ait akılcı adımlara çelme takan politikaları, henüz hayalleriniz özgür, cesaretiniz sonsuz, kalbiniz temizken elinizin tersiyle itebilirdiniz; itmediniz.
Sizi er geç sırtından atacağı belli bir iktidarın eyerine bindiniz ve şu anda onun okkalı çiftesini yemektesiniz.
Gençliğinizi kuşatan tüm değerleri hesapçı iktidarlara kolayca kurban verdiğiniz için bugün tepedekiler küstahlığı ayyuka, tam da gençliğe armağan edilmiş bir bayramın yıldönümünde çıkarıyorlar. Sizi geçmişinizden, gençleri de geleceklerinden acımasızca vuruyorlar.
Kışkırtıldıkça sokağa çıkıp, saldırılınca eve giren bünyeniz artık bir işe yaramaz.
Ellerinizde salladığınız bayrakların ve dilinizdeki sloganların gücü iktidarı yıkmaya yetmez.
Mesele her zaman olduğu gibi yine tercihlerde...
Başınıza gelenlere bahane bulmaktan vazgeçin ve tercihlerinizi artık cesurca gözden geçirin.
Yoksa o çok kıymetli “Ey Türk gençliği’”çok yakında tarih olacak;
Geriye hüzünlü bir “Hey gidi Türk gençliği” kalacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları