Alkışlarla ölüyoruz

02 Eylül 2016 Cuma

Hâkimler ve yargıçlar kendilerine ait adalet sarayından iktidara ait saraya bando mızıkayla taşınmışlar.
Adaletin terazisi, gözleri bağlı Themis’in elinden çoktan alınmış;
Parçalanıp dev sarayın dehlizlerine atılmış.
İktidara karşı duran tüm muhalifler tek bir torbaya doldurularak hileli bir kantarla hoyratça tartılmış.
Hukuk nicedir egemenlerin elinde bir diktatorya aygıtı.
Hukuktan çoktan vazgeçen o hâkimler ve yargıçlar iktidarın sarayında hevesle toplaşmışlar.
Üzerlerinde düğmesiz cüppeler, beyinlerinde önü sıkıca düğmelenmiş katı bir itaat.
Cumhurbaşkanı içeri giriyor; onlar ayağa kalkıyorlar.
Ayağa kalkıyorlar.
Ayağa kalkıyorlar.
Padişahı alkışlar gibi Cumhurbaşkanı’nı alkışlıyorlar.
Onların ellerinin avuçları birbirine vurdukça çıkan seste ölüyoruz.
Adalet ölüyor, güven ölüyor, demokrasi ölüyor.
Hukuk ölüyor, eşitlik ölüyor, bağımsızlık ölüyor.
Ülke, koca bir sarayda, hâkimlerin ve savcıların avuçlarında patlayan alkışlarla göz göre göre ölüyor.
Hukuk aracılığıyla iktidara verilen kurbanların canı her el vuruşta o avuçların arasında yeniden eziliyor.
Artık istediğiniz kadar yazarları hapse atıyorlar diye haykırın;
Düşünceye zincir vuruyorlar diye çırpının;
Fikir özgürlüğü yok bu ülkede diye çığlıklar atın...
Hiçbir işe yaramaz.
Bir zamanlar meşru olan yolları gayri meşru diye damgalayıp;
Sonra da o meşru yolları savunanları terörist ilan eden hileli hukuk, saraya yerleşmiş, ülkedeki adaleti har vurup harman savuruyor.
Bu noktada Necmiye Alpay’ın kim olduğunu avaz avaz haykırmanın hiçbir anlamı yok.
Özgür Gündem’e kalemleriyle destek veren gazeteci ve yazarların savaş ve barış ve terör ve demokrasi ve özgürlük ve adalet ve bağımsızlık üzerine neler düşündüklerini anlatmak yersiz.
Onların asla bir terör örgütüyle iddia edildiği gibi ilişkisi olamayacağını haykırmak beyhude.
Akıllarını ve kalemlerini mutlak barış için kullandıklarını ispata çabalamak delice.
Neden o gazetenin danışma kurulunda olduklarını, neden nöbetçi yayın yönetmenliği yaptıklarını izah etmek gereksiz.
Bugün Necmiye Alpay’ı, dün Aslı Erdoğan’ı hapse atan...
Ve yarın kim bilir hangi kalemleri teker teker aramızdan çekip alacak olan dikta, alkışlarla hukukun içini boşaltıyor kendi sarayında.
Devlet terörüyle örgüt terörü arasında sıkışıp kalmış insanlara buldukları her aralıktan el uzatmayı ahlak sayanlar...
Meselenin çıkmazlarından kurtulmak için tüm barışçıl yolları zorlayanlar...
Mevcut ve kısır dillerin dışında kaleminin ve aklının gücüyle yeni bir dil oluşturmak için tabuları yıkmaya uğraşanlar...
En önemlisi de silahların karşısında düşüncenin ve dilin gücüne canı gönülden inananlar...
O sarayda, o alkışlarla teker teker ölüyorlar; öldürülüyorlar. Kim çıkıp soracak şimdi...
Devletin birliğini bozan aslında kim?
Milletin bütünlüğünü tehlikeye atan?
Eteğine topladığı o hâkim ve savcıların alkışlarıyla Cumhuriyet rejimini alenen yıkan?
Kim!... Ama kim!...
Aslen ve alenen suçlu olan?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları