Kara Terör: IŞİD

26 Ekim 2014 Pazar

ABD’nin Nabucco Projesi çökünce, Kuzey Irak petrol ve gazının yeniden Türkiye üzerinden sevkini gündeme alarak İstanbul’da enerji zirvesi topladılar.
Ve orada Bağdat’a rağmen Erbil- Ankara eksenini oluşturma kararı aldılar!
IŞİD’in Musul’u işgalinden tam beş gün önce, 4 Haziran 2014’te, Irak Kürt Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani bu anlaşmayla ilgili ilk defa en detaylı açıklamayı yaptı. Barzani, AKP hükümeti ile 50 yıllık anlaşma imzaladıklarını, sürenin daha da uzatılabileceğini belirtti.
AKP hükümetinin aslında 1.5 yıldır petrol kaçakçılığı yaptığı iddia ediliyordu. Türkiye, 2013’ten beri Kuzey Irak’tan petrolü tankerlerle taşıyor ve sınırları içinde Barzani adına depoluyordu!
Bu depolanan petrolün ilk satışı 22 Mayıs 2014’te yapıldı, yani IŞİD’in Musul’u işgalinden yalnızca iki hafta önce…

***

Ne ilginç değil mi?
Peki, bu satışın alıcısı kimdi?
İsrail!
Irak Petrol Bakanlığı, petrolünün peşine düşmüş ve Barzani yönetiminin Türkiye üzerinden İsrail’e sattığını saptamıştı. Irak Petrol Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde şöyle deniliyordu:
Karşılaştığımız gerçekler karşısında hayretler içinde kalıyoruz. Kuzey Irak bölgesinin sattığı petrolün İsrail rafinerilerine ulaştığını ispatlayan belgeler var.’
Irak Petrol Bakanlığı, Erbil’in kaçak yollardan sattığı petrol nedeniyle Irak’ın 34 milyar dolar zarara uğratıldığını belirtti ve dünyayla şu gerçeği paylaştı:
‘Sadece bu yıl verdiği zarar 8 milyar 400 milyon dolardır. Kuzey Irak bölgesi, bütçedeki yüzde 17’lik payını almıştır. 2011 ile 2014 yılları arasındaki payının tamamı verilmiştir. Bunun yanı sıra petrol satışından elde ettiği para da takriben 19 milyar 701 milyon dolardır. Bu para, Irak maliyesine teslim edilmemiştir.’

***

Yeri gelmişken AKP’nin İsrail’le ilişkisine bir bakalım…
Erdoğan sürekli İsrail karşıtı açıklamalar yapıyor, kamuoyu önünde İsrail teröründen bahsediyordu.
Peki ya perdenin arkası?
Durun, oğullarına ait gemiciklerin İsrail limanında yük boşalttığıyla ilgili gelişmeleri anlatmayacağım... Mesele çok daha büyük.
İsrail, önce Kıbrıs Rum Kesimi’yle anlaştı ve adayı çevreleyen Akdeniz sularında gaz aramaya başladı. AKP hükümeti buna büyük tepki gösterdi, ‘Arayamazsın’ dedi, ‘savaş gemilerimi gönderirim’ dedi…
Ancak İsrail’in Erdoğan’ı dinlediği yoktu, zaten AKP hükümeti de sözünün gereğini yapmıyordu.
İsrail, kendi denizinden sonra Kıbrıs açıklarında da doğalgaz rezervleri buldu. Hem de büyük miktarda.

Peki, bu gaz Batı’ya nasıl satılacaktı?
İsrail’in Kıbrıs açıklarında bulduğu doğalgazı Batı’ya sevk edebilmesinin en az maliyetli yolu Türkiye üzerinden geçiyordu. Washington’un desteğiyle Ankara ile Tel Aviv arasında hızla bu güzergâha ilişkin görüşmeler başlatıldı.
Diğer yandan İsrail, Yeni Ortadoğu’da söz sahibi olabilmenin çevresindeki enerji alanına hâkim olmaktan geçtiğini düşünüyordu. Bu nedenle, önümüzdeki birkaç yılın önemli bir konusu olacak Gazze sahasının gaz rezevlerine gözünü dikmişti!

***

Burada duralım ve IŞİD’in Musul’u işgaliyle oluşan fırsatlardan Irak Kürt bölgesi dışında en çok yararlananın İsrail olduğunu belirtelim. Sadece Türkiye üzerinden Kürt petrolünü aldığı için değil. Daha çok IŞİD’in Musul işgaliyle oluşan yeni koşullardan yararlanıp, Gazze’ye saldırdığı için!
Çünkü Gazze karasuları ve çevresindeki gaz rezervleri İsrail’in iştahını kabartıyordu.
İsrail, Gazze, Lübnan, Suriye ve Kıbrıs arasındaki tartışmalı bölgelerde tespit edilmiş 3.5 trilyon metreküp doğalgaz var. Ve İsrail, Gazze sahasındaki gaz rezervlerine hamle yaparak, kendisini Avrupa, Mısır ve Ürdün’e gaz ihraç eden bir ülke konumuna taşımak istiyor.*

*MEHMET ALİ GÜLLER’in IŞİD Kara Terör (Kaynak Yayınları, 2014) kitabından alıntıdır.

GNOKTASI
Vatan gazetesi, 2010 Eylül ayında zaten korkup yayımlamayı reddettiği “Papatyalıktan Kasımpatılığa” başlıklı yazımı Facebook’ta paylaştığım gerekçesiyle işime son verdiğini; zamanın genel yayın yönetmeni İsmail Yuvacan’ın vasat kaleminden çıkan düzeysiz bir “mail” mesajıyla açıkladı. Mağduriyetimi tazmin etmeyi de reddetti.
Değerli hukukçu ve dostum Av. Başar Yaltı’nın adıma Vatan gazetesine karşı Bakırköy İş Mahkemesi’nde açtığı tazminat davasını, 22.05.2012 tarihinde kazandık. Elbette ki davalı taraf kararı temyiz etti.
O gün bugündür beklediğimiz Yargıtay ilamı, geldi: Bakırköy İş Mahkemesi’nde lehime sonuçlanan dava kararı, Yargıtay tarafından “oybirliğiyle” onanmış bulunuyor.
Vatan gazetesinden tazminat almaya hak kazandım. Adaletin hâlâ var olduğuna ilişkin umut yeşerten karara elbette çok sevindim. Yargıya inancını asla yitirmeyen ve her davamı, inatla, sebatla savunan Av. Başar Yaltı’ya teşekkürlerimi sunarım. Darısı işten atılıp hakkını arayan tüm meslektaşlarımın başına!  

“Maskeler zamanla yüze yapışır, ikiyüzlülük içtenlik sayılır.” 
DE GONCOURT 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları