At, avrat, rodeo!

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Mikronezya istibdadının resmi görünürlükteki biricik “hanım ağası” Kemire Makropiç, Betonit Saray’ı basan farelerle tek başına uğraşa dursun; kutsal kocası Ulu Çoban’ın Makronezya’ya resmi ziyareti bitmek bilmiyordu.

Valdemir Potin’in en mültefit müttefikleri Muktedir Makropiç ve Mukteber Sisikovski’ye sömürdükleri adalar batarken piyano çalmak için düzenlediği davet; uzayan bir tatile dönüşmüştü.

Mikronezya ve Bitania’nın çöken ekonomileri, baş gösteren açlık gibi ciddi konuları “win win” anlaşmalarla çarçabuk gündemden çıkaran üç müstebit; “chin chin” aşamasına geçmişlerdi. Votka kadehlerini tokuşturarak gezip tozuyor, stres atıyorlardı.

Makronezya’nın şaşkınlık verici özellik ve güzelliklerini sergilemekten pek hoşlanan Ayıboğan Potin; iki konuğunu uçsuz bucaksız tundrada yerel bir festivale bile götürdü.

Programda, küçük gövdeli ama güçlü ve dayanıklı tundra atlarıyla yapılan bir yarış da vardı. Koca koca adamlar ufacık atlara biniyor, alana saplanan tüylü mızrağı ele geçirmek için birbirlerini ve bineklerini acımasızca kamçılıyorlardı.

Ellerinden votka kadehi düşmeyen üç müstebit, bulanık kafa ve kayık gözlerle yarışı izliyordu ki Muktedir Makropiç’in muzipliği tuttu.

Biraz da velinimetini iğnelemek için, “Bi de Amerikan rodeosu vaamış. Nassı bişidir, ben onu da merak ediiiorum...” deyiverdi, lafı yaya yaya.

Valdemir Potin kızmıştı ama belli etmedi. Votkasından bir fırt çekip “Kolayı var” diye güldü.

“Karının sırtına bin, kulağına eğil, metresim gibi kokuyorsun de, sonra 5 saniye üstünde kalmaya çalış. İşte sana rodeo!"



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları