Altı Bölük, üstü delik...

02 Haziran 2024 Pazar

Tarihin hayaleti, siyasal coğrafyanın stratejik mevzilerinde dolaşır. Türkiye gibi kilit ülkelerde ise Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Gulyabani”si olur.

Korkutanlar, korkutmak istediklerinin cehaletine, yetersizliğine ve ahlaksızlığına dayanarak yazar, senaryolarını. Derken işbirlikçilik, düzenbazlık alır yürür. İnsanları ikiye ayırır: Sömürenler ve direnenler.

Bu süreçte hapislerle, işkencelerle hırpalanmak ve hatta kim vurduya gitmek; direnenlerin payıdır. 

Tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı tarihine değgin bir anekdot aktarır: Yükseliş döneminde Kapıkulu’nun atlı askerleri, “Altı Bölük Süvari” diye anılır. Savaşlardan deneyim süzen bu süvari ocağında yeni gelenlere, “Mertçe savaşın” öğüdü verilir. “Namertlik edersen, kılıcını salladığın adamın kılıcına uğrarsın.”

AYASTEFANOS’UN MEŞUM TARİHİ

Atalarımızın “93 Harbi” diye andıkları ve Osmanlı ordusunun ağır yenilgiye uğradığı 1877-1878 savaşında Ruslar; başkent İstanbul’un eşiği Yeşilköy’e kadar ilerledi. Osmanlı Devleti’ni 3 Mart 1878’de feci koşullar içeren Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması’nı imzalamak zorunda bıraktı. Ancak Rusya’nın güçlenmesi, zamanın emperyal efendisi İngiltere’nin işine gelmiyordu. Tarafları Almanya’da topladı ve 13 Temmuz’da imzalanan Berlin “Barış” Antlaşması’yla, Ayastefanos kadük oldu. Ama Osmanlı Devleti Balkanlar’daki nüfuzunu yitirdi, çok büyük toprak kaybına uğradı ve Balkanlar’da, Kafkasya’da sığınmacı durumuna düşen 1 milyondan fazla Türk nüfus, dalga dalga Osmanlı topraklarına göç zorunda kaldı. 

AKTÖR DEĞİŞTİ SENARYO AYNI

Tarihin gölgesi, günümüzde Ayastefanos’a 300 km uzaklıktaki Aleksandropoli/Dedeağaç’ta hortladı. Aynı kilit bölgeyi, “93 Harbi”ne benzer bir senaryoya hazırlıyor, Gulyabani... İki yılı geçti: Amerikan 6. Filo’su önce Girit’e, sonra Dedeağaç’a geldi kuruldu. Hem de ne kurulma!

Tanklar, toplar, her kalibrede savaş gemileri, uçakları ve helikopterleriyle devasa bir savaş gücü oluşturdu. 

Yunanistan ki derin ve köklü bir sol geleneğe sahiptir; ne hikmetse ABD tüm ağırlığıyla gelip oturdu, bağrına. Komünistlerin cılız seslerinden başka itiraz duyulmadı. 

Derken Amerikan Kongresi, Yunanistan’a 40 adet son model F-35 verdi.

Oysa Türkiye’nin üç adedine milyar dolar ödediği uçakları vermediği gibi, paramızın üstüne de yatmıştı. Nasılsa alışmıştık kazıklanmaya, tınmadık.

YUNANİSTAN’IN BÜTÇESİ F-35’LERE YETER Mİ? 

Üstelik Yunanistan’a F-35 teslimatında gözden kaçırdığımız önemli bir nokta var: Savaş pilotları bu uçakları uzun bir eğitim sonrası uçurabiliyor. Acaba Yunanistan hangi ara yetiştirdi onca pilotu? Haydi yetiştirdi, 40 adet F-35’in bakımlarını yapacak personeli, inecekleri, kalkacakları yerleri ne zaman hazırladı?

Yanıt kesin ve korkutucu.

40 adet F-35, Yunanistan’a teoride verildi, pratikte verilmedi. Uçaklar Amerikan. Pilotlar Amerikan. Tüm yer hizmetlerini, bakımlarını vb. ABD ordu personeli yapıyor. Zaten Yunanistan’ın 40 adet F-35 satın alacak bütçesi var mı, olabilir mi? 

ABD, aynı yöntemle Yunanistan’ın Ege’deki tüm adalarını tepeden tırnağa silahlandırdı. 

DAYATMANIN YENİ ADI DENİZ PARKI

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı birkaç ay önce açıkladı: “Ege’de deniz parkları planlıyoruz.”

Açıklamanın Türkçesi, “Ege’de artık karasularımız 12 mildir demeyecek, buraları deniz parkıdır, diyeceğiz!”

Yani Türkiye’ye yakın adaların çevresini “deniz parkı” ilan edecek ve 12 mil dayatmasını, kibarca yutturacaklar.

Demek ki verdiler ABD’ye askeri komutayı ve üsleri, aldılar “deniz parkları”nda Amerikan desteğini...

Peki Türkiye ne yapacak bu durumda?

Yunan deniz parklarından kalan kumda mı oynayacak? 

Oysa uyarmıştı Osmanlı ordusunun Altı Bölük Süvarileri:

“Beytülmala dokunmayasın, tüyü bitmemiş yetimin rızkından uzak dur. Yalan söyleme. Kodoşluk eden, akıbetinden endişe etsin.”

AYRILIKLARI FETHETTİM

Acıları sağ cenaha

hüzünleri sola koydum.

Ortada yüreğimin fedaileri

süvarilerim.

Kuşattım sevdaları yıllarca.

Hep ayrılıkları fethettim.

Denizlere çıktım.

Dalgaların yalnızlığı

mavi olur.

Sayfa, sayfa çevirdim 

fırtınaları.

Sabahları kurtuluş sandığım

kimsesiz saklı limanlardı.

Acılarım hüzünlerim

bozguna uğradı.

Kayboldu süvarilerim.

Kaldırdım kuşatmaları 

sevdalarımdan.

Hep ayrılıkları fethettim.

A. Kadri Ergin



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tetiği kim çekti? 7 Eylül 2024
Bin çile, bir çınar 1 Eylül 2024
Kepçe nerede? 31 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları