Meriç Velidedeoğlu

‘Lozan’dan ‘Sevr’e Gidiş mi?..

25 Temmuz 2014 Cuma

Sanırım, başlığı oluşturan sorunun yanıtını verebilmek için, “Hangi Sevr?” sorusunun da sorulması gerekiyor.
Çünkü, “1920 Sevr Antlaşması” ile “Anadolu”nun parçalanışını ortaya koyan “Sevr Haritası”nın, “1923 Lozan Barış Antlaşması”yla üstünün çizilmesine karşın, “21. yy”da “Sevr Haritası” “iki” kez “güncelleştirildi”(!); “ABD”ninki “2006”da, “İsrail”inki ise çok taze “2014”te yayınlandı...
Bir kez daha anımsayalım; “ABD Sevri”nde “Kürdistan”ın sınırları “Karadeniz”e dek uzanır; “İsrail”in de dört “Kürdistan”ı vardır “seç, seç al”(!)..
Bu haritalar “Soğuk Savaş Sonrası” diye adlandırılan “1989-1990”larda başlayıp günümüze dek uzanan bir “dönem”in ürünleridir; “bütünleşme- parçalanma” ya da “Küreselleşme-Yerelleşme” adı verilen, karşıt görüşlerin, eğilimlerin ortaya çıktığı bir “dönem” olduğunun da altı çizilir.(1)
“Küreselleşme”; ülkelerin “dünyaya açılma” eğilimleriyle, karşılıklı “bağımlılık”larının doğması, “telekomünikasyon” ve “medya”daki gelişmelerin dünyayı küçülterek, bir “yakınlaşmanın- bütünleşmenin” yayılarak yoğunlaşması, diye -kısaca- dile getirilir.(2)
Bu “bütünleşme” y e , “Almanya”nın birleşmesi de kuşkusuz büyük katkı sağlayacaktır; öte yanda “Avrupa Topluluğu”na “AT”ye üye “12” devletle yapılan “Maastricht Antlaşması”nın “1993”te yürürlüğe girmesiyle “AT” artık günümüzün “Avrupa Birliği”ne “AB”ye dönüşecektir.
“ABD”nin de aynı yıl kendi kıtasındaki “Kanada ve Meksika”yla yaptığı “Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması”yla “NAFTA” ile bir “bütünleşme” atılımı içine girdiği belirtilir.
Yakın ve uzak “Batı”nın -“Küreselleşme”yle koşut (paralel)- bu bütünleşmesi karşısında “Sovyetler Birliği”nin dağılması (1991), “yerelleşme” ya da “parçalanma” sürecine mi girer? Ne dersiniz?
Neyse ki, bu sürece sokulacak bir ülke vardır kuşkusuz; başvuruda bulunmasına karşın “Avrupa Bütünleşmesi”nin dışında bırakılan “Türkiye!..
“Soğuk Savaş Sonrası” döneminde oluşan yerelleşmeninparçalanmanın temel örneğidir. “Ortadoğu” konusu ya da sorunu; özellikle de -oluşturulmak istenen- “Kürdistan” için dayanak olan “Kürt milliyetçiliği”yle; dahası bu ayrılıkçılığı sağlamak için oluşturulan acımasız “PKK” terör örgütüyle.
Bu durum “Türkiye”nin “üniter devlet” yapısına, “Lozan”da kabul edilmiş olan “toprak bütünlüğü”ne saldırıların “hedefi” olacaktır. Üstelik zamanla “Kürt ulusalcılığı”na duyulan “sempati” hem derinleşecek hem de genişleyecek; öyle ki, “PKK” eylemlerini kolaylaştıran “bölgesel” ve “uluslararası” desteğe kavuşacak; “ABD”nin “Irak” işgaliyle yaratılan “Güvenlik Bölgesi”nde kurulan “Kürt Parlamentosu” da gelecekteki “Kürt Devleti”nin çekirdeğini oluşturacaktı (1992).
Dahası, “Batı” kendisi için “bütünleşme” peşinde koşarken, “Türkiye”yi “parçalamak” için acımasız bir “terör” yaratan “PKK”, Batılı siyasetçilerin “eşlerince” de desteklenip yüreklendirilecek, Fransız Cumhurbaşkanı “F. Mitterand”ın eşi, “PKK”nin “Mitterand Anası” olarak “Diyarbakır”a gelip gidecektir...
“Lozan”da, Müslüman olmayanları “din” çerçevesi içine alarak “azınlık statüsü”ne hapsetmek, “laik” bir ülke olan Türkiye’ye hiç mi hiç yakıştırılmaz (!) ama “Yunanistan”ın ülkesindeki ‘Türkler’i “Müslüman Yunanlılar” olarak adlandırmasına hiç mi hiç karşı çıkılmaz!
“Fransa”da yapılan büyük bir resmi toplantıda -Fransa’nın ayrılıkçıları olan- “Korsikalılar”ın, Fransız bayrağı yerine kendi “siyah- beyaz” renkli bayraklarını açmasına Fransızlar öyle kızarlar ki; anında “Fransız Bayrağına ‘Zorunlu’ Saygı Yasası”nı çıkarıverirler...
“Lozan Barış Antlaşması”nın “70.” yılında “İnönü Vakfı”nın, “1993”te düzenlediği “Uluslararası Seminer”de bu konular enine boyuna tartışılırken “İngiliz” konuşmacı “Prof. Dr. R. Kuniholm”, Türkiye’nin “Başdelegesi İnönü”nün, çok “mütehakkim” (hâkim olan) diplomasisini, Türkiye’nin “ihtiyat”lı dış politikasının -belirli konularda olsa bile- sürdürülmesini olumlu bulmadığının altını çizer ve “aktivist bir dış politika” izlemesini önerir.
“Prof. Dr. Kuniholm”un, “21 yıl” önce önerdiği “dış politika”nın, “Erdoğan-Davutoğlu” ikilisinin elinde, Türkiye’yi dünya karşısında düşürdükleri, inanırlığını kaybetmiş, küçültücü -zaman zaman da- gülünç durumu görseydi ya da görüyorsa; önerisini geri alır mıydı, geri almalı mı, diye düşünüyorum; bilmem katılır mısınız?
Yarın “Beşiktaş”ta buluşuyoruz!

(1-2) Prof. Dr. Kuniholm, “Lozan ve Soğuk Savaş Sonrası”, 1993 Lozan Semineri.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları