Meriç Velidedeoğlu

‘Alınıp Satılmayan!’

11 Eylül 2015 Cuma

“Erdoğan”a “âşık” olduğunu kıvançla söyleyen “Ethem Sancak”, gazetesi “Star”a haftada dört gün yazacak birini, “Uğur Mumcu”nun cinayet davasındaki sanıklardan “Selahattin Eş Çakırgil”i “transfer” etmiş.
Türkiye’yi ayağa kaldıran bir cinayetin katil zanlısının bu denli değerlendirip ödüllendirilmesi karşısında, “U. Mumcu”nun neden öldürüldüğü konusuna, kendisinin yazdıklarına değinerek anımsayalım diyorum; belki bu, “Mumcu”ya yaşatılanlarla bize yaşatılmakta olanları karşılaştırma fırsatı verip nereden nereye geldiğimizi, nereye götürüldüğümüze bu açıdan da bakmamızı sağlar; deneyelim bir.
Ama daha ilk adımda vurgulanmalı; temelinde “insan sevgisi” olan “dostluk”, onun için “her şey”dir, “alınıp satılmayan...”
Ne ki, bu duyguyu, “insan sevgisi”ni -ailesi dışında- duymayan bir “kelle” sayıcısından beklemek olası mı?

Bakın ne diyor “Sorumlu Olmak”ta “Mumcu”: “Demokratik toplumlarda bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı yapılmış sayılır. Bu bilinç yerleşmedikçe haksızlıkların ve adaletsizliklerin önüne geçmeye olanak bulunamaz.”
Peki, bunun için ne yapmalı?
Yazıyı okumayı sürdürelim; “Düşündüklerini bir kez bile yüksek sesle söylememiş, öfkesini karşısındakinin yüzüne hiç haykırmamış” insandan, insanlardan söz ediyor, tam “41 yıl” önce “1974”te.
Ve aralıksız sürdürüyor uyarılarını; “Savcı Olsam!” başlıklı yazısında da şöyle seslenecektir: “Bir savcı olsam! Büyük işadamlarıyla işbirliği yapan büyük bürokratları çağırır: Sizler anayasayı ihlale fer’an iştirak etmişsiniz derdim (...) bütün soygunları, kredi ve arsa yolsuzluklarını birer birer izler, bunların sanıklarını sorguya çekerdim...”
“Bürokratlar” diyor, oysa artık çıta yükseldi dorukta; “Başbakan”, “bakanlar” ve oğulları sırada.
“Babalar ve Oğullar...”
Kitaplarına da değineceksek bunlar arasında ayrı bir yeri bulunan, adı da “RABITA” olandan başlamalıyız. “RABITA”nın “Atatürk” için “Put Adam” adlı kitabı yayınlayan “Atatürk” düşmanı ve tüm İslam ülkelerinin “şeriat” ile yönetilmesini sağlamak amacıyla kurulmuş bir “örgüt” olduğunu, örgütün bu doğrultudaki çalışmalarına örnekler vererek anlatır. Bunlardan biri de, “1987”de Türkiye’yi yerinden oynatan, “TC Devleti”nin yurtdışında görev yapan dolayısiyle memurları olan “din adamları”nın, “1982-1984” arasında aylıklarını bu “RABITA” örgütünün ödemesidir. “Mumcu” kitabında bu “rezaleti” belgelerle ortaya koymuştur.
Bir süre, “20 yıl” sonra ise, “RABITA”nın temel dayanaklarından olan “Suudi Arabistan Kralı” -Ankara’ya gitmez- İstanbul’a gelir, “Gül ve Erdoğan”ı kaldığı otelde ayağına çağırır; “Cumhurbaşkanı” ve “Başbakan” anında gelip, “Kral”ın mabeyincileri gibi sağına soluna oturarak poz verirler, “çıta” yine doruktadır...
En ünlü kitabı “Sakıncalı Piyade”yi yazmasının nedeni, bir yazısında ünlü bir halk türküsünü anıp: “Askerinle bin yaşa Mustafa Kemal Paşa / Salla bayrağı düşman üstüne / Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne!” diye yazmasıydı; çünkü “Sıkıyönetim Mahkemesi”nin “savcısı”, bu satırlarla “komünizm” propagandası yapıldığını saptar. Nasıl mı? “Komünist düzeninin getirilmesinde, bayrağın ‘soldan sağa’ sallanacağı belirtilir” diyerek...
Değerli dostlar, insan anımsasa da yine “olamaz” diyor; oysa daha dün, üniversite rektörlerinin, hocalarının, bilim adamlarının, yazarların, ayrıca “TSK”nin generalinden amiraline, “Genelkurmay Başkanı”na dek “345” komutanı “darbe” ile suçlayan iddianameler nasıl hazırlanmıştı o ünlü “özel” savcılarca?
“Mumcu”nun günlerinde “komünistlik”di emperyalizmin aracısı günümüzde “darbe”...
“Kumpas Davaları” duruşmalarında bu komutanlar terör örgütünün (PKK) sevinç içinde olduğunu, ilerisi için çalışmalarını sürdürdüklerine hep dikkat çektiler; onları kimi savcının “sen yok musun!” der gibi başını sallayarak, çoğunun “şekerleme” yaparak, kimisinin de eli çenesinde başı ha düştü düşecek durumda, yargıçların çoğu da sandalyelerini sağa sola oynatıp “sallanarak” izlediklerine onca kez tanık olduk...
Ne ki, “Erdoğan” ve peşindekiler de, “Silivri”yi ağızları kulaklarında “rehavet” içinde öylece izlerken, terör örgütü de keyifle “yığınağı”nı yapıvermiş...
Yarın “Beşiktaş”tayız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları