Mehmet Ali Güller

NATO’körlük

29 Ocak 2024 Pazartesi

Halkın büyük çoğunluğu ABD’ye ve NATO’ya karşıyken nasıl oluyor da Amerikancı ve NATO’cu partiler en çok oyları alıp iktidar ve ana muhalefet partileri olabiliyorlar?

Önemli nedenlerden biri, bu partilerin propagandalarıyla uygulamalarının zıtlığıdır. Bunu “propaganda da ‘yerli ve milli’ ama uygulamada Atlantikçilik” diye özetleyebiliriz.

ERDOĞAN, BAHÇELİ, ÖZEL

Örneğin AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı dünya 5’ten büyüktür haykırışımızın adeta bir aksisedasıdır” diyor. Peki bunu diyen iktidar neden dava açan taraf olmuyor, neden ABD himayesindeki İsrail’e karşı tek bir somut adım atmıyor? Başkasının davasından propaganda üreterek mi Filistin’e destek olunacak?

Örneğin MHP Genel Başkanı Bahçeli, “ABD’nin komşu ülkelerdeki varlığı gayri ahlakidir, gayri hukukidir, gayri meşrudur” diyor (AA, 28.1.2024). Kesinlikle doğru ama ya emperyalist ABD’nin Türkiye’deki varlığı? Asıl sorun, Yunanistan’daki ABD üssüne itiraz edip Türkiye’deki ABD üssünden memnun olmakta, ABD askerlerinin Irak ve Suriye’deki varlığından şikâyetçi olup Türkiye’deki varlığına duacı olmaktadır.

Örneğin CHP Genel Başkanı Özel, daha 40 gün önce “Bizim yolumuz 6. Filo’yu denize dökenlerin yoludur” diyordu ama 40 gün sonra partisi TBMM’de NATO’nun genişleme programına onay verdi. Halbuki 6. Filo’yu deniz dökenler “Kahrolsun ABD, kahrolsun NATO” diyordu.

Bu üç örnek bile propaganda-uygulama zıtlığını resmetmeye yeterli sanırım.

NATO DEMOKRASİ KATİLİDİR

Türkiye’de köklü ve güçlü bir NATO’culuk var. Siyasetten orduya, diplomasiden ekonomiye uzanan çok derin bir NATO’cu ağ var. Ne zaman ABD/NATO’ya karşı kamuoyu oluşsa, bu ağ harekete geçer ve yatıştırmaya çalışır, NATO’nun Türkiye için ne kadar hayati olduğunu propaganda eder.

Örneğin NATO’yu “Türk demokrasisinin teminatı” ilan ederler. Oysa tersine NATO Türk demokrasisini (Atatürk halkçılığını) biçti, “sol”la mücadele üzerinden siyasal İslamcılığın önünü açtı, Türk-İslam sentezinin iktidar olmasının yollarını döşedi; NATO’ya bağlı Gladyo aydınlarımızı katletti.

Örneğin NATO’yu “anayasal düzenin teminatı” ilan ederler. Oysa NATO’cu darbeler, 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler anayasal düzeni, 27 Mayıs Anayasası’nı hedef almıştır. 15 Temmuz darbe girişimi “anayasalı düzeni” ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.

VETO KARTI MASALI

Örneğin bir de Türkiye’nin NATO’daki veto kartının ne derece değerli olduğunu pazarlarlar; sanırsınız o kart olmasa, Türkiye mahvolur! Oysa Türkiye o kartı 1) 1976’da Yunanistan’ın NATO’ya geri dönüşünde, 2) 2009’da Rasmussen’in genel sekreterliğinde, 3) 2012’de İsrail’in NATO’ya işbirliği ortaklığında, 4) 2013’ten sonra Mısır’ın NATO tatbikatlarına katılmasında, 5) 2017’de Avusturya’nın NATO ortaklığında, 6) 2019’da Baltık ve Polonya Savunma Planı’nda ve 7) 2022’de İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinde kullandı.

Peki kullandı da ne oldu? Yunanistan NATO’ya döndü, Rasmussen NATO genel sekreteri oldu, İsrail NATO’nun işbirliği ortağı oldu, NATO karargâhında odası oldu, Mısır tatbikatlara katılıyor, Avusturya ortaklığı sürdü, Baltık ve Polonya Savunma Planı hayata geçti, İsveç ve Finlandiya NATO üyesi oldu!

Bir de “Türkiye olmasa Güney Kıbrıs NATO’ya girer” propagandası var. Halbuki NATO’ya girse, ABD ve İngiltere Güney Kıbrıs’la en fazla bu kadar askeri işbirliği yapabilecek zaten!

Kısacası, NATO’culuk Türk demokrasisini, ekonomik gelişimini, ulusal savunma sanayisini, eğitimini, kültürünü mahvetti.

NATO’culukla mücadele mandacılıkla mücadeledir; NATO’culukla hesaplaşarak bağımsız olunur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları