İlhan Selçuk

Önemli Adamlarda Ağız İshali...

11 Ekim 1998 Pazar

PENCERE

İLHAN SELÇUK

Önemli Adamlarda \tAğız İshali...

1960’lı yılların ilk yarısında Belçika gezisindeydik. Bir sa­bahın köründe Anvers lima­nının rıhtımları boyunca Çe­tin Altanla yarış ettik. Hava kurşun rengindeydi. Gece­den kalma çakırkeyfliğin ta­dı damağımıza, rüzgârın kam­çısı yüzümüze vuruyordu. O koşmacayı neden anımsıyo­rum?.. Yorulup yerlere serilin­ce, Çetin tannan sesiyle:

- Yahu İlhan, demişti, biz galiba önemli adamlarız...

Gül.. gül.. gül..

Kahkahadan kırıldık, göz­lerimizden yaş geldi, o yıllar­da bizim için önemli adam olmak komik olmakla özdeş­ti. Yaşamı gırgırın kafakoluna almış bir mizahçı kuşağın dostlukları arasında günleri­miz geçiyordu. Babıâlide iki üç kez mizah dergisi çıkardı­ğımdan karikatürcülerle al takke ver külahtık. O zaman­ki Babıâlide havalı ya da pa­ralı adam duraksamadan te­fe konurdu. Bizim Yokuşu tırmanıyorsun, karşına Sait Faik çıkıyor, önem mönem, para mara kaç para eder!.. Orhan Kemal başında fötrü, ayağında sivri burunlu ayakkabılarıyla Meserret Kahvesinden çıkıyor, dünyaya ba­kışında önemli kişi kim?.. Ok­tay Akbal için önemli olan, para değil, koltuk değil, öy­kü!.. Yusuf Ziya her ehem­miyetli adamın kulpuna nasıl bir nükte takarım diye düşü­nür. Doğan Nadi önemine binaenDivanın ya da Parikotelin barında fıkra üretir. Özdemir Asafın önemi, ik­tidarla alay ederken rleri yu­muşak gye dönüştürmesi...

Yazar, gazeteci, edebiyat­çı, karikatürist takımı, her önemli adamı altı okka et­mek için hazır ve nazır bek­liyor...

*

Sonra ne oldu?..

Babıâlizamana karışıp basın İkitellihavasına göre çiftetelli oynamaya başlayınca, iş değişti.

Gazeteci yazmaya başladı: “Öhhöö, ehem, mühim, dün akşam Başbakan beni arayıp dedi ki...

Telefon hattının bir ucunda Başbakan, öteki ucunda ga­zeteci ya da yazar...

İkisi de önemli adam!..

Yalakalık ile yavşaklığın ge­çerli olduğu zamanenin ka­pısını maymuncukla açan ki­şi Özal!.. Toprağı bol olsun, gazeteciliğin içine etmek için hazret elinden geleni ardına koymadı. Yalakalığın önde gelenlerinden çoğu 68li ku­şaktan çıktılar. Bunlar genç­liklerinde devlet ya da hükü­met başkanlarını alaşağı et­mek üzere yola çıkan sözde devrimcilerdi; sonunda bakanların ayağının turabı de­ğil çorabı oldular.

İktidar sahipleriyle düşüp kalktıkça da kendilerini önem­sediler, bir şey sandılar.

Kılkuyrukluk başka nasıl olur?..

*

Günlük yaşamda bile bir insanın kendi kendini övme­si ayıptır.

Köşe yazarı kendi köşesin­de kendi kendisini pohpohlarsa ayıp olmaz mı?..

Olmuyor.

Ayıbın başına bir K koyu­yorlar..

Kayıp oluyor.

Başbakanla istediği zaman konuşabilen gazetecinin ken­disini önemli kişi gibi görme­si, bizim mesleğimizde hırt­lık sayılır...

Peki, Başbakanlara ne de­meli?..

Başbakanlar, Bakanlar, Başbakan Yardımcıları, Dev­let Bakanları kendilerini tu­tamıyorlar; gazetelerde, televizyonlarda, törenlerde, top­lantılarda konuş, konuş, ko­nuş, konuş, konuş...

Peki, bu önemli adamlar günün hangi saatinde otu­rup çalışacaklar?.. Tevekke­li ülkenin işleri bu kadar kö­tüye gitmiyor, çünkü konuş­maktan çalışmaya vakit kal­mıyor.

(11 Ekim 1998 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları