Feridun Andaç

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

02 Temmuz 2024 Salı

Her yerel seçim sonrasında, nedense, Cumhuriyet Halk Partisi’nden beklentimiz arttığı kadar hüsran da yaşanır. Bunun birçok nedeni vardır. Yer yer yazıp anlatmışımdır. Hatta bir yazımda, toplumbilimci Prof. Dr. Sencer Ayata’nın CHP kadrosunda yer almasını bir “şans” olarak gördüğümü de imlemişimdir. Benzer bir durumu, dostum Prof. Dr. Onur Bilge Kula’nın gene CHP “Bilim Kültür Sanat Platformu”nun başına getirilmesini de önemli bulmuştum. Ama o adım da ne yazık ki partinin atıl kadrolarınca “kadük”leştirilmişti, dostumuz da sessiz sedasız o görevi bırakmıştı.

Bir yanda ülkenin en iyi/yetkin bilim sanat insanlarını yanınıza alabilecek bakışla adım atacaksınız, sonrasında da kitleleri derin bir hayal kırıklığına sürükleyeceksiniz.

Bence, buraya aldığım fotoğraf, CHP’nin yerel yönetimlerdeki “kültür anlayışı”nı iyice sergileyen bir görüntüyü çıkarıyor karşımıza.

“Kurucu bir partinin kültür anlayışı bu demek” geliyor içinizden. Kuşkusuz iyi şeyler yapan yerel yönetimler var. Örneğin; Bursa Nilüfer Belediyesi. Kurduğu kütüphaneler, açtığı müzeler, yaptığı kültürel etkinliklerle tamı tamına bir “model” olarak alınabilecek çalışmalarının yaygınlaştırılması beklenirken görülmezden gelindiğini düşünüyorum.

Aydın, Muğla birer kültür başkenti olabilecekken bugüne kadar CHP’li yerel yönetimlerce “festival” (ki bunun içinde deve güreşleri de var) karnavalını aşamadıklarını söyleyebilirim. Aynı şeyi Adana, Mersin, Antalya için de söyleyebiliriz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni başkanının gelir gelmez “kültür tasarrufu”nu nasıl yaptığını bu konunun muhatapları anlatmalı mutlaka. Bir dünya kenti olabilecek İzmir; kültürler kavşağı olabilecekken rant alanına açılabilecek zihniyetin kuşatmasına yelken açmıştır.

Peki, nedir CHP’yi bu konuda atıl/yetersiz kılan?

İnsan kaynağı mı?

Bütçe mi?

Daha başka şeyler ne/ler olabilir?

Bence, CHP yönetimi bu konuda bir “arama konferansı” yaparak nasıl özerk bir kültür politikası oluşturulması gerektiğini yerel yönetimlere anlatmalı.

Bunun öyle yerel dernekler, vakıflarla olamayacağını, kurumsal nitelikle, mekân odaklı kalıcı girişimlerle sürekliği olan politikalara yönelmesi gerektiğini anlatmalı.

Sanırım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ekrem İmamoğlu ve ekibinin yapmak istediği de biraz bu.

Birilerini fonlayan belediye değil, geniş kitlelere ulaşabilecek bir kültür hamlesi gerekiyor. Kütüphaneleri, tiyatro/sinema salonları olan, okuma mekânları kurulan, arşiv ve müzeleri bulunan bir kültür hamlesi... Semtleri bunlarla donatmalı. Yoksa “festival” deyip göz boyayıcı şeylerle uğraşmanın “kültür” olmadığını birileri anlamalı/anlatmalı artık.

Belki de Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm bunlardan önce bir yerel yönetim akademisi kurması gerekiyor. Asıl iş oradan başlamalı. Yerel yönetimin tüm kadrolarını eğitebilecek bir akademi.

Öyle ki tanık olduğum şu gerçekliği rahatlıkla anlatabilirim: CHP’li bir belediyenin yeni seçilen başkanı, gene kendi partisinden devraldığı kadroyu/projeleri tümüyle silip her şeyi kendisiyle başlatmak gibi bir aymazlığa da yöneldiğini söylemek isterim.

Burada tek tek örnekler verecek değilim.

Ama CHP’nin geçen dönem, İstanbul odağında Adalar Belediyesi’nin kültürel anlamda neler yap(a)madığını bir masaya yatırıp incelerse; sözünü ettiğim akademinin neden elzem olduğu anlaşılabilir.

Eminim bu konuda birçok örnek çoğaltılabilir.

Gene de ben burada Farabi’nin “El- Medinetü’l Fazıla” kitabına sözü getirmek isterim.

Şunları söylüyordu Farabi:

“Fazıl şehir tam sıhhatte bir vücuda benzer. Bütün uzuvları onu hayat devresinin sonuna kadar muhafaza etmek hususunda yardımlaşırlar...”

Öylesi bir şehri yönetecek kişi için ise söylediklerine göz atalım dilerseniz:

“Fazıl şehir de böyle olmalıdır: bütün cüzüler, derece ve mevkilerine göre, ilk sebebin maksadını güdecek yolda yürümelidirler. Fazıl şehrin reisi de gelişigüzel herhangi bir adam olamaz.” Şu ayrımı da yapar: “Fazıl şehre aykırı olan şehirler şunlardır: Cahil şehir, fasık şehir, değişmiş şehir, şaşkın şehir. Fazıl şehre aykırı olan ferdlerden de şehir belâlarını (belalı kimseleri) saymak lazımdır.” (*)

CHP yönetimi yerel yönetimin katılımcı özelliğini düşünerek yeniden yapılanmaya asıl kültürel alanda başlamalıdır. Eğer ki Cumhuriyet düşüncesine, Aydınlanma bilincine dönük bir çabası varsa...

Benjamin Franklin Beyaz Saray’ı terk ederken bir kadın durdurur onu.

“Hükümet olarak bize ne kazandırdınız?” der.

O da şu yanıtı verir:

“Cumhuriyet, eğer sahip çıkabilirseniz! Bir ülkenin sorumluluğu ayrıcalıklı olan birkaç kişinin elinde değildir. Güçlüyüz ve eğer hepimiz vatandaş olarak görevini hatırlarsa gerçek cumhuriyet yaşanabilir...”

Bunu bir kez daha hatırlatmak öncelikle yurttaşlık görevidir diye düşünüyorum.

(*) El-Medineü’l Fazıla, Farabi; çev. Nafiz Danışman, 1990, MEB Yay., 124 s.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Belleğin çağrısı 13 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları