Müzik yazarının iş tarifi

01 Aralık 2021 Çarşamba

Bir müzik yazarı mutlaka konser izlenimi yazmaz. Müzik gündemi kadar müzik tarihinden de konular seçer. Dinlediği konserde, kendi izlenimiyle yazarın görüşünü karşılaştırmak isteyenler için yazar. Ancak o konsere gitmemiş okurların da ilgi duyması için daha geniş açıdan alımlı yönler bulmaya çalışır. Örneğin pazar akşamı Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’ndaki Kremerata Baltica konserinde bunu düşünüyordum. Baltık Denizi nere, İstanbul Boğazı nere! Baltık Denizi’ne kıyısı olan üç ülkenin, Letonya, Litvanya ve Estonya’nın sanatçıları birleşmiş, Gidon Kremer’in yaratıcı organizasyonu ile 1995’te bir orkestra kurmuşlar. Aynı denizin benzer esintisinde buluşmak gibi bir şey. Söze bu tür coğrafi bir özellikten başlayarak konsere gitmemiş okurları da yazımı okumaya davet etmek istedim. 

Salonun tümüyle dolu olması kıvanç vericiydi. Şefsiz çalan topluluk Chopin’in Fa minör 2. Piyano Konçertosu’nda müthiş bir piyaniste eşlik etti: Georgijs Osokins adlı 1995 Letonya doğumlu sanatçı bis olarak da Chopin’in İhtilal Etüdü’nü çaldı. Bu etüdü Cemal Reşit’in bir öğrencisine anlatışını dinlemiştim: “Sol el ihtilali yaratandır, ‘vurunuz, kırınız’ diye dehşetle çalar. Sağ el ise nazikçe, ‘o kadar da haşin olmayınız’ temasını tekrarlar”. İkinci yarıda topluluk, Andrea Pushkarev adlı bir vibrafoncuya eşlik etti. Vivaldi’nin Dört Mevsim’inin uyarlamasıydı. Dehşet bir vibrofoncuydu. Ancak Vivaldi bu minimalist düzenlemeyi dinlese ne derdi acaba? 

Cem Mansur’un dört aylık icraatından sonra CRR Konser Salonu genel sanat yönetmenliğinden alınmasının yankıları sürüyor. Son konserde salondaki herkes bunu konuşuyordu. Yeni atanacak yönetmenin özgeçmişini merak ediyoruz. Cem Mansur gibi Leonard Bernstein ile çalışmış, şu anda yurtiçinde ve yurtdışında parlayan solistleri ve deneyimli orkestraları çok iyi tanıyan, müzik tarihini çok iyi bilen, birikimli bir yöneticinin ardından yeni sanat yönetmeninin de işi zor olacak.

CİHAT AŞKIN’A SEVDA - CENAP AND MÜZİK VAKFI ALTIN MADALYASI

Cihat Aşkın, virtüöz bir kemancı olduğu kadar pek çok başka özelliğiyle de tanınır. Öncelikle CAKA projesiyle minik ve genç sanatçılara kucak açtı, konser programlarına yenilikler kattı, eski radyoevi konserlerini canlandırdı, Türk müziğiyle Batı müziğini birleştirdi, Aşkın Ensemble’ı ve İstanbul Oda Orkestrası’nı kurdu, dünyanın dört bir yanından konser çağrıları ve ödüller aldı. Bütün bunların yanında bana göre yaptığı en önemli çalışması, Cumhuriyetin 75. yılında Türk keman ekolünün en kapsamlı projesi olan, Türk bestecilerinin yazmış olduğu bütün keman eserleri notalarının arşivlenmesi, eserlerin seslendirilmesi, kaydedilmesi ve kritik edisyonlarının basılıp yayımlanması projesidir. Ulusal ve uluslararası pek çok yarışmada jüri üyeliği yapan Cihat Aşkın, Kreutzer’in 42. Etüt’ünü ve Bach’ın 6 Solo Sonat ve Partita gibi yapıtlarını kaydetti. Sanatçının kayıtları, Kalan Müzik’in yanı sıra Warner Classics, Meridien, CPO, Marco Polo ve Naxos firmalarında da yayımlandı.

İşte bütün bu yönleriyle haklı olarak aynı yılın içinde hem İstanbul Kültür Sanat Vakfı Onur Ödülü’ne hem de Sevda - Cenap And (SCA) Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası’na değer bulundu. Her yıl olduğu gibi SCA Altın Madalya töreni 6 Aralık gecesi Ankara’da yapılacak ve bu kez Cihat Aşkın gibi yeni kuşaklara örnek gösterilecek çok yönlü başarılara imza atmış bir sanatçımıza verilecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları