Festival coşkuyla sürüyor

03 Haziran 2015 Çarşamba

İstanbul Müzik Festivali baştan sona bir tören; İstanbul’u evrensel ölçütlere taşımış bir şölendir

43. İstanbul Müzik Festivali pazar akşamı coşkuyla başladı. Festivalin eski yıllarını iyi bilen bizim kuşaklar için açılış gecesi ayrı bir heyecan taşır. İstanbul Müzik Festivali baştan sona bir tören; İstanbul’u evrensel ölçütlere taşımış bir şölendir. Nejat Eczacıbaşı öncülüğünde, Aydın Gün, Cevza Aktüze ve şimdi de Yeşim Gürer Oymak gibi isimlerle her yıl daha geniş kitlelere seslendi, dünyanın sayılı festivalleri arasına girdi. İstanbul Festivali’ne davet edilmek dünya sanatçıları için de bir ayrıcalık taşıyor. Bu yıl festivalin konukları arasında bildik dostlar olduğu kadar yeni gençler ve ilk kez çalacak büyük isimler de var.
Festivalin onur ödülü çok yönlü bir müzik insanımız olan Filiz Ali’ye sunuldu. Eğitimciliği, organizatörlüğü, radyoculuğu ve yazarlığıyla Türk müzik yaşamına değerli hizmetler vermiş bir aydınımız.
Açılış konserinde Hasan Niyazi Tura (1982)’ya ısmarlanan yapıt Sacha Goetzel yönetimindeki BİFO tarafından seslendirildi. “Şehidin Türküsü” başlıklı bu senfonik şiir büyük bir orkestrayı ve bir tenoru (Serkan Bodur) içeriyordu. Büyük patlamalar ve hüzünlü sololarla bir savaş resmi çizilmiş, derinden derine hüzün işlenmişti. Besteci savaş gazisi olan büyükbabasından esinlenip onun güfte ve bestesini yazdığı bir ezgiyi de bu programlı senfoniye katmıştı. Şan solo, tenor değil de bariton gibi daha koyu renk bir ses olsaydı bütünün içinde daha iyi tınlayacaktı. Eseri baştan sona soluk almadan izledim. Hasan N. Tura, çok iyi yetişmiş, yeteneği kadar donanımıyla öne çıkan bir bestecimiz: Yalçın Tura gibi satırbaşı bir bestecimizin oğlu, kemancı, kompozitör ve orkestra şefi olarak diplomalara sahip. Yapıtı canla başla çalan, BİFO’yu ve Goetzel’i de özellikle kutlamak gerekir.

Can Çakmur: Yarınların kıvancı
Gecenin yıldızı 17 yaşındaki piyanistimiz Can Çakmur’du (1997). Onu izlemek insanın içine sevinç dolduruyor. Şostakoviç’in 2. Piyano konçertosunda zarif, dinamik, tuşların derinindeki anlamı koruyarak, legato (bağlı) çalmanın güzelliğini yansıtarak her tonu duyurdu. Zarafeti ve bilgeliğiyle şimdiden kendini iyi bir piyanist olarak kanıtlamış. 2012’de kazandığı Roma Yarışması birinciliğinden sonra dikkatleri üstüne çekti. Onun adını çok kısa zamanda bütün dünyada duyacağız. BİFO da bu konçertoya harika bir eşlik çıkarttı; Can Çakmur’un coşkusunu ve ayrıntılarda çizdiği karakteri başarıyla paylaştı. Konserin son yapıtı Mussorgsky/ Ravel’in Bir Sergiden Tablolar’ında BİFO üyeleri de dinleyiciler de iyice yorulmuşlardı. Törenli açılış konserlerinde programı daha kısa tutmak gerek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları