Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Virüs zamanlarında demokrasi

09 Mart 2020 Pazartesi

Toplumlarda en hızlı değişimler “şok” dönemlerinde yaşanır. Covid-19 salgını da bir gün geçecek, ama arkasında ekonomik, siyasi ve kültürel açılardan değişmiş bir dünya bırakacak. Ortaya çıkmaya başlayan belirtiler iyimser olmaya izin vermiyor.

Kötü zamanlardaydık zaten

On yıllardır ekonomik krizi yöneten model çökmüştü, ufukta bir yenisinin olduğunu gösteren belirtiler yoktu. Neo-liberalizm, on yıllardır sağlık hizmetlerini özelleştiriyor, “kâr makinesine” teslim ediyordu. Sosyal yardımlar, bu “makineyi” destekleyen vergi indirimlerinin, teşviklerin yarattığı bütçe açığını kapamak için kısılıyor, sağlık destek kurumları birbiri ardına tasfiye ediliyordu. Kültür endüstrisi (ve sosyal medya), bireyleri hızla bencil, haz saplantılı tüketicilere dönüştürerek, farklı ve birbirine düşman kimliklerle donatarak vatandaşlık duygusunu zayıflatıyordu. Farklılıklarımızı yüceltenler, hepimizin o “makine” karşısında aynı şey (tüketilecek girdi) olduğumuzu çoktan unutmuşlardı.

Bu çöküşe toplumsal tepki, önce demokratik özgürlükçü refleksleri canlandırdı, ama yönetici seçkinlere güvensizliği ve öfkeyi had safhaya çıkaran göçmenler krizinin ardından, hızla “Yeni Faşizmi” beslemeye başladı.

Covid-19 salgını, halen çökmekte olan ekonomik modelin ve liberal demokrasinin tüm zaaflarını daha da derinleştirerek sergilemeye başladı. On yıllardır, toplumsal dayanışma kurumlarını, refah devletinin sağlık sistemini, vatandaşlık ruhunu, serbestlik (ki bu toplumsal özgürlüklerden farklıdır) adına zayıflatan kapitalist iktidar ilişkileri şimdi, Covid-19 salgını karşısında en önemli silahlardan toplumsal dayanışma ve yöneticilere güven duygularından yoksun olduklarını gördüler.

Şok doktrini

Covid-19 salgını, kültür endüstrisinin azımsanamaz katkılarıyla dünya çapında toplumsal bir “şok”u tetikledi. 

Şimdi işsizlik, iflaslar hızla artacak, günlük yaşamın temposu aksayacak, korku, güvensizlik, “öteki” karşısında nefret, günah keçisi arama eğilimi daha da yaygınlaşacak. Demagog, patolojik yalancı, psikopat liderlerin, acil açıklama, çözüm bekleyen şaşkın kitleler üzerindeki etkileri artacak. 

Covid-19 toplumsal düzeyde önlemleri gündeme getiriyor. Devletlerin kitle denetleme, yeni kurallar dayatma (disiplin altına alma), cezalandırma, veri toplama eğilimleri güçlenerek iki gelişmenin önünü açacak. Birincisi, denetleme, izleme teknolojilerinin gelişmesi devlete entegre olması hızlanacak. Böylece kişi mahremiyeti ve özeli kolaylıkla ihlal edilebilecek. Bir “her şeyi gören bakışların altında” yaşıyor olma algısı çaresizlik duygusunu güçlendirecek. İkincisi, hızlı karar alma gereksinimi, demokrasinin dengeleme ve denetleme kurumlarını ikinci plana atacak; hatta parlamentoları, bulaşıcılık korkusuyla “geçici” olarak kapatabilecek. Yürütme; keyfi, idari, hukuki kararlarını sorgulanmadan uygulamaya koyabilecek.

Covid-19, giderek devletler arası güvensizlikleri derinleştirecek. ABD, Çin gibi uygarlığın kaderini elinde tutan iki ülkeden birinin başında patolojik yalancı, psikopat ve ulusal güvenlik konseyindeki salgın hastalıklarla mücadele merkezini -2018- kapatacak kadar cahil bir lider var. Diğerinde de baskıcı bir rejim ve totaliter eğilimleri güçlü bir lider. 

Bunlar yeterince korkutucu değilmiş gibi, Türkiye gibi kritik noktadaki bir ülkenin yönetimi, kendi ürettiği, sığınmacıların yaşamıyla kumar oynuyor; “İdlib’i Avrupa’ya bağladık” diye övünürken, Avrupa çapında şekillenen “beyaz ulus” fantezisiyle Covid-19’u birbirine bağlayarak (Almanya ve Fransa’dan faşistler, Yunanistan’daki faşistlere yardım etmek için Lesbos’a gidiyor) “Yeni Faşizmin” değirmenine su taşıyor, Avrupa’daki vatandaşlarının geleceğini de tehlikeye atıyor.

Kötü zamanlardan daha kötü zamanlara geçerken, sosyalist hareketin çoktandır işlemeyen geleneksel politikaları, şimdi tamamen işlevsizleşecek. Toplumla devleti karşı karşıya koyarak (sermaye ve sınıf kavramlarının üzerini örterek) “koridorda demokrasi” hayalleri kuran kimi liberaller yakında böyle bir ayrımın ve “koridorun” gerçekte olmadığını şaşkınlıkla görecekler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump! Nasıl yani? (2) 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları