Emperyalizme karşı yeni bir dalga mı?

10 Ağustos 2023 Perşembe

Fransa’nın “yeni-sömürgelerinden” Nijer’de, “kukla” başkan bir askeri darbeyle devrildi. Nijer zengin uranyum, petrol, bakır, fosfat kaynakları olmasına karşın dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Bu nedenle darbe, antiemperyalist umutları aniden canlandırdı.  

YENİDEN PAYLAŞIM VE AFRİKA 

Son yıllarda kavramlar bile hızla değişir oldu. Örneğin, “tek süper güç”, küreselleşme, neoliberalizm filan yerini, çok kutupluluk, büyük güçler arası rekabet, korumacılık, sanayi politikası gibi kavramlara bıraktı. Bu örnekler, kapitalizmin yapısal krizinde, “yeniden paylaşım” aşamasına geçildiğini söylüyor. 

Finansal sermayenin dolaşımı, değerlenmesi için dünya ekonomisinde piyasaların ekonomik, siyasi olarak açık (istikrar, barış içinde) olması gerekir: Küreselleşme. Sanayi sermayesi açısından ise tedarik zincirlerinin, enerji ve diğer hammadde kaynaklarının güvence altına alınması önemlidir. Dahası sanayi sermayesi, kendi ülkesindeki kapasite fazlasını, eritmek bunun getireceği işsizliğin, iflasların toplumsal maliyetini üstlenmek yerine, ihraç etmeyi amaçlar; devletten, içeride korumacı, dışarıda piyasa açan, kaynaklara erişimi kolaylaştıran daha aktif bir dış politika talep eder: Emperyalist yeniden paylaşım. 

Şimdi bu ikinci aşamada, stratejik kaynaklara sahip, hızla gelişen bir pazar olarak Afrika ülkelerinin önemi, ABD, AB, Rusya, Çin gibi büyük güçlerin, hatta kimi AB ülkeleri arasında, emperyalist rekabet ve “yeniden paylaşım” bağlamında, hızla artıyor.

Çin, ticaret, yatırım anlaşmaları, borçlandırma, altyapı yatırımlarıyla Afrika’ya, Batı’nın nüfuz (yeni-sömürge) alanlarına giriyor. Batı Afrika’da, özellikle Fransa’nın nüfuz alanında Çin’in ekonomik, siyasi, hatta kültürel etkisi, bazen yerli dilleri konuşabilen, 1 milyondan fazla Çinli uzman ve işçi üzerinden, hızla artıyor. Geçen ay yapılan Rusya-Afrika zirvesine 54 Afrika ülkesinden 49’unun katılmasından da anlaşılacağı gibi, Rusya Afrika’ya ve Batı Afrika’ya giderek daha fazla önem vermeye başladı. Rusya-Afrika ticareti, 2022’de 18 milyar dolara ulaşmış; 2030’a kadar 36 milyar dolara çıkması bekleniyor. Afrika silah piyasasında Rusya yüzde 40 payıyla 1. sırada. ABD ve Fransa’nın payları sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 8. Afrika’da Rusya ile askeri anlaşma yapan 40+ ülkenin 11’i, Rusya “lejyonerlerinin” Wagner bayrağı altında konuşlandığı Batı Afrika’da.

NİJER’E AMA LİBYA ÜZERİNDEN

Yeniden paylaşım, askeri darbeleri, yerel savaşları sıklaştırır, tüm dünyayı ateşe verebilecek patlayıcı “merkezler” üretir. Şimdi böyle bir merkez ABD’nin İHA, Fransa’nın “Lejyoner” üslerini barındıran Nijer’de şekilleniyor. 

Kaddafi ve Libya’nın, emperyalist sistemin merkez ülkelerinin taleplerini yerine getirmeye başlamışken imha edilmesinin, Kaddafi’nin deyimiyle “göç dalgasını tutan büyük duvarın” -İtalyan başbakanı neofaşist  Meloni’yi bile Fransa’ya karşı “antiemperyalist” nutuklar atma noktasına getirecek biçimde- yıkılmasının mantığı şimdi daha iyi anlaşılıyor: Libya’daki silahlar, cihatçı hareketlerle birlikte güneye doğru yayılmaya, petrol/gaz ve mineral çıkaran ülkelerde istikrarsızlık kaynağı olmaya başlayınca, Batı Afrika’ya Fransa’nın müdahalesi kolaylaştı, ABD ve Fransa’nın askeri üsleri, kukla yönetimleri, askeri darbeler çoğaldı. ABD liderliğinde Batı ile Rusya-Çin ittifakı, Batı-Afrika’da bu kez Nijer’de 26 Temmuz’da gerçekleşen askeri darbe bağlamında karşı karşıya geldi.

Bu, Mali, Burkina Faso, Gine’den sonra bölgedeki Batı karşıtı 4. askeri darbe. Üstelik bu askeri rejimlerin liderleri “Gerekirse birlikte savaşırız” da diyorlar. Ben, ABD ve Fransa’nın askeri üslerine, Batı’nın Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu gibi örgütlerine, Fransa için yaşamsal öneme sahip uranyum kaynaklarına bakarak, Rusya ve Çin’i, Nijer sokaklarındaki Wagner flamalarını düşünerek; laflara, jestlere fazla takılmayalım, biraz bekleyelim derim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları