Erdal Sağlam

Ekonomide yaşanan bayram havası

20 Temmuz 2021 Salı

Pandemi sonrası normalleşme, aşılamanın artması, yaz sezonu derken üzerine gelen uzun bayram tatili “ekonomide bayram havası” yaşanmasına neden oluyor. Talepteki patlamanın getirdiği bayram havasının uzun sürmeyeceği açık ama en azından bir-iki ay daha devam edeceği anlaşılıyor.

Ekonomideki bayram havasına herkes katılmış durumda. İmalat sanayisi üretimi pandemi döneminde de pek durmadı, ihracatçıların işi son birkaç aydır iyiydi, şimdi bu iyimser hava tüm ekonomiyi kaplamış görünüyor. Turizmciler, bazı ülkeler hâlâ izin vermese de artık büyük bir taleple karşı karşıya. Turizme lokanta, eğlence sektörleri de katıldı ve tümüyle hizmetler sektöründe büyük bir canlılık yaşanıyor.

İşin tüketici kısmına bakacak olursak; ekonomi literatüründe ertelenmiş talep ya da bastırılmış talep denilen bir tüketim furyasıyla karşı karşıyayız. Bir seneyi aşkın süredir evlerine kapanmış vatandaş artık zaruri ihtiyaçlarını karşıladığı salgın dönemini bitirdi, pandemi öncesindeki tüketimine hızla geri döndü. Hem de ne dönüş; pandemi dönemindeki “lebaleb kalabalıklar” artık çarşılarda, pazarlarda, lokantalarda, sayfiye yerlerinde kendini gösteriyor.

Uzun bayram tatilleri öncesi ve sonrasında karayollarında yaşanan izdihamların çok daha büyükleri bu kez bayram tatilinden çok önce başladı, bayramla birleştirilen yıllık izinlerin etkisiyle, ağustos ayı ortalarına kadar sürecek gibi gözüküyor.

Peki, vatandaş bu harcamaları nasıl karşılıyor? Bence bu tüketimin finansmanı değişik yollardan sağlanıyor. Kapanma sırasında harcamalarını azaltıp birikim sağlayan, bu birikimlerini TL mevduat ya da dövizde tutan orta gelirli bir kesim vardı. Şimdi bu birikimlerin harcandığı, tasarruf getirilerinin de harcamalara katıldığı yani bir tür servet etkisi olduğu söylenebilir. Birikimi olmasa bile belirli bir orta gelirli kesimin bazılarının kredi alarak bazılarının kredi kartı taksitleriyle kapanma sonrası tüketim furyasına katıldıkları da ortada. 

Tüketimi yüksek yeni bir kesimin varlığı biliniyor; bunlar tüketim furyasına çok büyük katkı veriyor. Yıllardır siyasi yakınlıkları nedeniyle büyük paralar elde eden yeni zenginlerin, gerek pandemi sonrası rahatlama gerekse de eskiden dahil olmadıkları lüks tüketime kendilerini kaptırmaya başladıkları da açıkça görülüyor. 

Bu arada yaşanan tüketim furyasında, salgında yeni dalga korkusunun payı olduğu da söylenebilir. Yeni Covid-19 varyantlarının yıl sonuna varmadan yeniden kapanmalara neden olabileceği yolundaki haberler tedirginlik yaratıyor. Belki de yeni kapanmalar korkusuyla ertelenmiş ya da baskılanmış talebe bir de “öne çekilmiş talep” ekleniyor denilebilir...

EYLÜL SONRASI...

Piyasalarda da son haftada bayram havası esti. Kurların düştüğü haftada uzun tatil nedeniyle işlemlerin azalmasının yanında Fed’in önümüzdeki dönem takınacağı tutumla ilgili tartışmalar da iyileşmede rol oynadı.

Aslında ağustos ayı başında açıklanacak temmuz ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte piyasadaki olumlu havanın dağılmasını bekleyenler var. Ancak açıklanacak enflasyon rakamıyla birlikte yıllık enflasyon yüzde 18’in üzerine çıksa bile asıl tartışmaların eylül ayına kayacağı anlaşılıyor. İşte eylül ayında açıklanacak rakamla birlikte yüzde 19’luk politika faizinin yetip yetmeyeceği, faizde nasıl bir yol izleneceği piyasalarda önemli oynaklıklara yol açabilir. 

Küresel enflasyonun emtia ve taşıma maliyetlerinin artması, tarımda yaşanan kuraklıklar nedeniyle yükselmeye devam ettiği bir gerçek. Mevcut tüketim furyasıyla yaşanan bayram havasının da fiyatlara önemli oranlarda etki yapması bekleniyor. Üreticiler, stokların yüksek talep nedeniyle bittiğini, yeni stokların yüksek fiyatlarla yerine konulacağını, talep patlamasının etkisiyle hizmetler sektöründe yüksek oranlı fiyat artışları yaşandığını, bazı sektörlerde eylül ayında başlayacak yeni sezonla birlikte yüksek zamlar geleceğini, petrol fiyatlarındaki artışın devam edeceği beklentisini bir süredir konuşuyoruz.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enflasyonda artış trendi belli ki en az yıl sonuna kadar hâkim olacak. Yeni varyantlarla yeni kapanmaların yaşanması halinde bu sürecin uzayacağından endişe ediliyor.

Türkiye ekonomisinin, özellikle son yıllarda, çok yanlış yönetildiği ortada. Pandemi döneminde devam eden kötü yönetim hem fakirliği artırdı hem de makro ekonomik dengeleri iyice bozdu. O nedenle yaşanan bayram havasının geçici olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Bayram havasının hep hâkim olabilmesi için belli ki daha iyi yöneticilere ve iyi yönetici seçimlerine ihtiyaç var. 

HERKESE SAĞLIKLI, HUZURLU, MUTLU BAYRAMLAR DİLERİM.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları