Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Terörle mücadeleyi sulandırmak

28 Nisan 2020 Salı

Terörle mücadelenin nasıl sulandırıldığını görmek için önce terör örgütlerinin yapılarına, ortamlarına, strateji ve taktiklerine bakmak gerekir:

1) Bütün terör örgütleri, ideolojik, etnik, dinci, mezhepçi kimliklerden birini veya birkaçını kullanır.

2) Bütün terör örgütleri, haksızlığa, adaletsizliğe, sömürüye, baskıya karşı savaştığını belirtir.

3) Bütün terör örgütleri, savaştığı devletin komşuları başta olmak kaydıyla, başka devletlerden lojistik ve siyasal destek arar.

4) Bütün terör örgütleri, temsil ettikleri veya kullandıkları kimliğe karşı genel bir kin ve nefret oluşturmaya, kendilerine karşı zalim yöntemler kullanılmasını teşvik etmeye böylece kendilerine karşı baskı uygulandığını, haksızlık ve adaletsizlik yapıldığını ispatlamaya çalışırlar.

5) Bütün terör örgütleri, içinde bulundukları devletin bütün açıklarından yararlanır, her türlü yasadışı faaliyeti, kaçakçılığı, kanunsuzluğu, rüşvet ve yolsuzluğu, yağmayı teşvik eder ve kullanırlar.

6) Bütün terör örgütleri, içinde bulundukları toplumda, adaletsizliğe uğrayan, ezilen kişi ve grupları yanlarına çekmeye, onların haklarını savunur görünerek desteklerini kazanmaya çalışırlar.

7) Bir ülke ne kadar zalim bir rejime sahipse, ne kadar haksızlık yapıyorsa, rüşvet ve yağma ne kadar yaygınsa, terör örgütleri o ülkede o kadar hızlı doğar, gelişir ve uzun yaşar.

8) Her terör örgütü toplumdaki ve dünyadaki gücünü olduğundan yüksek göstermeye çalışır, “Terör örgütüne üye olmadan...” diye başlayan muğlak ceza yasaları gibi yasalara dayalı olarak ne kadar çok kişi suçlanırsa ve cezalandırılırsa o kadar memnun olur.

***

Türkiye’deki stratejik hatalar:

1) Politikacıların ve onların emrindeki bürokratların aymazlıklarından ve ihmallerinden kaynaklanan Ankara Gar Katliamından sonra, hem bu katliamın sorumlusu olan (o sıralarda “öfkeli gençler” diye nitelenen) DAEŞ, DEAŞ, ISIS, IŞİD, (adı her ne ise) adlı İslamcı Terör Örgütü’nün doğrudan sorumluluğunu hafifletmek hem de PKK, DHKP-C ve FETÖ/PDY gibi örgütleri de suçlamak için “Kokteyl Terör” diye abuk sabuk bir kavram üretildi.

2) Çok vahim bir stratejik hata yapılarak terör eylemleri ile iktidarın oy artışı arasında pozitif bir korelasyon olduğu bizzat iktidar mensupları tarafından ileri sürüldü.

3) FETÖ/PDY yargılamaları sırasında rüşvetin rol oynadığı, bir nevi “Borsa” kurulduğu iddiaları ayyuka çıktı ve medyaya yansıdı.

4) 15 Temmuz 2016 kalkışmasını bahane eden iktidar, Parlamenter Demokrasiyi önce rafa kaldırdı, sonra tamamen bitirdi ve Tek Kişi Yönetimine geçti.

5) FETÖ/PDY suçlamasıyla, yüz elli bin kadar kişi, yargı kararı olmadan işinden atıldı.

6) Şiddete karışmamış ve hatta şiddete karşı olan gazeteciler, yazarlar, terör örgütü suçlamasıyla yargılandı, hapse atıldı.

7) Tek Kişi Yönetimi’ne geçildikten sonra bazı politikacılar ve atanmış yöneticiler, kendi yaptıkları yolsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları haberleştiren gazetecileri, yazarları terörle suçlamaya başladı.

***

Sonuç olarak bu hatalar Türkiye’deki bütün terör örgütlerinin ellerini ovuşturmalarına yol açıyor:

“Terör örgütüne üye olmadan...” ceza maddesi ve mahkemeler, yöneticilerin hatalarını örtbas etmek için kalkan olarak kullanılmamalı...

Her hoşa gitmeyen haber yapanı terör örgütüyle ilişkilendirmekten vazgeçilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları