Guguk

25 Haziran 2011 Cumartesi
\n

Sevgili okurlarım, geçen yazımda bugün Stockholm Sendromukonusuna devam edeceğimi belirtmiştim.

\n

Ama olaylar o denli hızlı gelişti ki o yazıyı bir iki gün erteleme gereksinmesi duydum.

\n

Çünkü şu anda gündeme Siyaset ve Hukukolayları, tartışmaları egemen oldu.

\n

Bunun üzerine Hukukbaşlıklı bir yazı yazmayı düşündüm

\n

Fakat yazının başına oturduğumdan beri nasıl yazacağıma bir türlü karar veremedim:

\n

Ben bütün kalbi ve aklıyla hukuka, adalete, yargıya, yargıçlara inanan biriyim

\n

Ne yapayım, bu inanç benim genlerime işlemiş adeta

\n

Ailede, okulda, işyerinde hep hukuk ve adalet duygularıyla yetiştirilmişim, yaşamışım

\n

Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olması gerektiğine yürekten inanıyorum

\n

Akademisyenliğimin yanında medyada yazmaya ve görünmeye başladığımdan beri hep demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışını savundum

\n

Her vesileyle, yazdığım her yazıda, yaptığım her konuşmada yargıya olan inancımı, yargıçlara olan saygımı ve güvenimi dile getirdim.

\n

Gerek hukukun, gerek adaletin, gerekse yargıçların tartışma dışı olduğunu düşünecek kadar saf değilim elbette

\n

Tam tersine, bütün toplumsal kurumlar gibi hukuk kurumunun da, adalet mekanizmasının da siyasal, toplumsal, kültürel oluşumlardan etkilendiğini biliyorum, görüyorum

\n

Yargıçların ve bütün adalet mekanizması mensuplarının da insan olduklarını, beşer şaşarözdeyişine uygun olarak hataları, eksikleri olabileceğini, olduğunu biliyorum, görüyorum

\n

Olanla, olması gereken arasındaki çelişkileri fark ediyor, bunları zaman zaman dile getiriyor, insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına uygun bir hukuk kurumunun ve adalet mekanizmasının oluşturulması için canla başla çalışıyorum.

\n

İşte bütün bu duygu ve düşüncelerle, son olaylar üzerine, Hukukdiye bir yazıyı nasıl kaleme alabileceğime bir türlü karar veremedim

\n

Sanıyorum iyi bir yazar değilim

\n

Hele hele iyi bir köşe yazarı hiç değilim

\n

Bu nedenle, kendi yetersizliğimden kaynaklanan bir biçimde, size bugün Hukuküzerine değil, Guguküzerine bir yazı yazmaya karar verdim.

\n

Beni bağışlayacağınızı umarım!

\n

***

\n

Guguk bir kuş cinsidir.

\n

Ben onu anneannemin evindeki guguklu saatle tanıdım.

\n

Mutlu çocukluk günlerimde, altından sarkan, ucunda ince uzun çam kozalağı biçiminde ağırlıkları olan zincirlerle kurulan bu kuş yuvası biçimindeki süslü saatin karşısına geçer, tepesindeki bir küçük kapının açılarak kuşun çıkıp guguk, gugukdiyerek saatin kaç olduğunu haber vermesini beklerdim.

\n

Anneannemin guguklu saati benim için mutlu, güvenilir, sevecen, adil bir evrenin simgesiydi sanki.

\n

Bilimsel adı Cuculus canorus olan bu kuşun, yumurtalarını başka kuşların yuvalarına koyarak onları kuluçkaya yatıran bir asalak olduğunu öğrendiğimde uğradığım düş kırıklığını asla unutamıyorum:

\n

Benim bu kadar sevdiğim, inandığım, güvendiğim, bütün çocukluğumun, saflığımın simgesi olan bir kuş nasıl bu kadar acımasız, istismarcı ve asalak olabilirdi!

\n

Bu yazıyı yazarken bir yanlış yapmayayım diye yeniden ansiklopedilere (Googlea değil) baktım

\n

Bakmaz olsaydım; bir de bu kuşun, yuvasını kullandığı kuşun yavrularını dışarı attığını öğrendim.

\n

Bilgiler şöyle:

\n

Siyaha yakın külrenginde, 30-35 santim boyunda, kısa bacaklı, uzun kanatlı, uzun ve renkli kuyruklu, böceklerle beslenen bir kuş bu.

\n

Dişi guguk kuşu yuva yapmıyor.

\n

Yumurtalarını başka küçük kuşların yuvalarına bırakıyor.

\n

Onlar da bu yumurtaları kendilerinin zannederek kuluçkaya yatıyor ve yumurtadan çıkanları büyütüyor, çünkü yumurtalarını bırakan dişi guguk kuşu gelip asıl yuva sahibi kuşun yumurtalarından çıkan yavruları dışarı atıyor.

\n

Sevgili okurlarım, bu bilgileri öğrenince, guguk kuşuna karşı duyduğum, çocukluğumun o muhteşem ve saf hayranlığımın ne hale geldiğini, benliğimde ne biçim sarsıntılar olduğunu tahmin edemezsiniz

\n

Çünkü o simgenin yıkılması, içinde yaşadığım evrenin güvenilirliğini de yok etmişti.

\n

Zaman zaman o şokun, yaşadığım o travmanın etkilerini hâlâ üzerimden atamadığımı hissediyorum

\n

Sanıyorum bugün, önceden söz verdiğim yazıyı da, güncel olayların gerektirdiği Hukukyazısını da yazamamamın nedenlerinden biri, kendi zihnimde yarattığım hayallerle, bu hayalleri paramparça eden acı gerçeklerin ruhumda yarattığı bu travma

\n

Beni bağışlayacağınızı umuyorum!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları