El etek öpmek

18 Temmuz 2024 Perşembe

Sevgili okurlarım, bizim kültürümüzde, yanlış tutum ve davranışları eleştirmek için söylenen özdeyişler hiç de az değildir:

Örneğin, “Devletin malı deniz, onu yemeyen domuz” özdeyişi, rüşvetçi devlet memurları ve politikacılar için söylenmiştir.

Benim eskiden birlikte program yaptığım bir “liberal” gazeteci, doğru olmayan bir şey söylediğinde veya söylenmesini önerdiğinde, “Yalandan kim ölmüş” derdi.

Yine Padişahlık döneminde, devlet memurlarını ve politikacıları eleştirmek için söylenen şu özlü söz bugünkü yazımın ilham kaynağı oldu:

“El etek öpmekle dudak aşınmaz.”

***

“https://antalyabugun.com.tr/makale/el-etek-opmekle-dudak-asinmaz-” internet adresindeki makalesinde Dr. Ali Yılmaz, bu deyim için şöyle diyor:

“Türk/Osmanlı kültüründe el etek öpme geleneği vardı.

Padişahların, yüksek yöneticilerin elleri etekleri öpülürdü...

Böyle geleneği olan, ‘El etek öpmekle dudak aşınmaz’ diye bir de atasözü bulunan bir toplumda... El etek öpme alışkanlığı biter mi?”

Sonra şöyle devam etmiş:

“El etek öpmek, ‘para ve makam sahibi kişiler ne yaparsa yapsın onları sürekli övmek, her sözünü ve davranışını beğenmek’ anlamında kullanılan bir deyimi ifade eder.”

El öpmek âdeti zamanla, padişahların güvenliği için, çok yanına yaklaşmadan etek, saçak öpmek biçiminde yaygınlaşmıştır.

***

Dr. Ali Yılmaz, el etek öpmeyi irdelediği yazısında, benim de katıldığım şu yargıları belirtiyor:

Para kazanmanın veya bir makam elde etmenin yolu “büyükler”in takdir ya da lütfuyla oluyorsa, bu toplum geri kalmış bir toplumdur.

Zira krallar ve padişahlar aynı zamanda velinimettir.

“Hiyerarşik toplum” tipinde baş başa bağlıdır, başlar da padişaha...”

Böyle bir toplumda, özgür irade gelişmediği gibi kariyer ve liyakatin de bir önemi yoktur.

“Padişah efendimize; biat et! Sadakat göster! O zaman işin kolay! Allah yürü ya kulum... der.”

Halbuki Çağdaş toplumlarda bir makama gidildiğinde, kimse o makam sahibinin elini eteğini öpmek zorunda değildir.

***

Özel Harekât Başkanı Polis Müdürü Süleyman Karadeniz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ziyareti sırasında, onun elini öpünce Türkiye’de haklı olarak kıyamet koptu:

CHP, Polis Müdürü’nün derhal görevden alınmasını istedi.

Yasadışı faaliyetleri dolayısıyla mahkûm olan eski Özel Harekât Başkanı İbrahim Şahin’in marifetleri hatırlatıldı.

Olayın zamanlaması da çok manidardı:

Çünkü tam bu sırada, Sinan Ateş cinayetinin MHP’ye ve Ülkü Ocakları’na uzanan kanıtlarının örtbas edilmesi tartışılıyor ve bu olayın Emniyet ile MHP arasındaki ilişkiler bakımından kamuoyunda kaygılar yarattığı konuşuluyordu.

Örneğin, dün Birgün Gazetesi’nde araştırmacı gazeteci Timur Soykan’ın, bu cinayete adı karışan bir Ülkü Ocakları mensubuyla iki Emniyet görevlisi arasındaki internet yazışmalarını aktardığı “Polis el öpünce...” başlıklı yazısının sunuşu şöyleydi:

“Sinan Ateş cinayetinde, cinayeti azmettirmekten yargılanan eski Ülkü Ocakları Yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın telefon mesajları, Emniyet müdürlüğünün Ülkü Ocakları’nın arka bahçesine dönüştüğünü gözler önüne serdi.”

***

Sevgili okurlarım ben, polisimizin ve yargı mensuplarımızın çoğunluğunun, görev bilincine sahip ve Hukuk Devleti’ne saygılı kişilerden oluştuğunu düşünüyorum.

Ama birkaç çürük elmanın, yargıyı da Emniyeti de kamuoyu nezdinde kirleteceğini de biliyorum.

Unutmayalım, bazen tek bir çürük elma bile, hem bütün kuruma hem de kendisine o kadar büyük bir zarar verebilir ki öyle bir zararı, hiçbir düşman veremez!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları