52 değil 92 bile yetmez

09 Mayıs 2015 Cumartesi

Erdoğan önümüzdeki genel seçimler için yaptığı propaganda konuşmalarının anayasaya aykırı olduğunu çok iyi biliyor.
Çok iyi bildiği için de bu yaptığına kılıf olsun diye, “Gönlündeki partiye” 400 milletvekili istediği konuşmalarının arasına “Ben bütün partilere eşit uzaklıktayım” diye kimsenin inanmadığı cümleler sıkıştırıyor...
Ve hemen ardından da muhalefet partilerine yükleniyor.

***

Yalçın Doğan, 26.04.2015 Pazar günü, Erdoğan’ın seçim dönemi konuşmalarının dökümünü yapıyor ve şöyle diyordu:
“Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seyirci kalamaz, canlı yayınları durdurmak zorunda.”
Doğan’ın yaptığı hesaba göre, Erdoğan 10 Mart ile 30 Mart 2015 arasındaki yirmi günde, ekranlarda yüz saat konuşmuştu.
Uğur Dündar’ın saptamasına göre de Erdoğan, 25 Nisan3 Mayıs tarihleri arasında seçim propagandası yaptığı konuşmalarıyla 4 yandaş TV kanalında 991 dakika yer alıyor, buna karşılık Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş’a verilen zaman sıfır dakikada kalıyordu!

***

Erdoğan, kendisine “Kimin parasıyla meydanlara çıkıyorsun?” diye soran HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a Diyarbakır’da yanıt vererek şöyle diyordu:
“Devletin parasıyla çıkıyorum. Bu benim yasal hakkım. Cumhurun başı olarak buraya çıkıyorum. Yüzde 52’nin oyunu alarak buraya çıktım.”
Oysa, anayasaya göre, yüzde 52 değil yüzde 92 bile oy alsa seçimlerde propaganda yapamaz!

***

Dün, 8 Mayıs Cuma günü Ali Sirmen, “Vekâlete İhanet” başlığıyla yazdığı yazıda şöyle diyordu:
...Cumhurbaşkanı kendisine verilen vekâletin zorunlu kıldığı tarafsızlık ilkesini tanımayarak:
Anayasanın 103. maddede belirtilen yeminindeki ‘tarafsızlık’ ilkesini çiğnerken...
Aynı zamanda 104. maddede ‘belirtilmemiş yetkileri’ kullanmaya kalkarken...
Anayasanın 6. maddesinde belirtilen ‘hiç kimsenin kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisi kullanamayacağı’ ilkesini çiğnemiş olmaktadır.”

***

Cumhurbaşkanı’nın anayasaya uymadığı, hangi yargıcın hangi yargıcı tutukladığının belli olmadığı bir düzende devran döner mi, dönerse ne zaman döner, dönerse ne olur, bilemem...
Ama YSK ve AYM, Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğu maddesinin arkasına sığınarak, önümüzdeki seçimlerin sakatlanmasına izin veremezler...
Onun anayasaya aykırı eylemlerini sınırlayamaz ve kısıtlayamazlarsa da, en azından bunların, bürokratlar ve politikacılarla desteklenmesini, medyaya yansımasını ve böylece seçimleri sakatlamasını engelleyebilirler...
Yüksek Yargı, tarih, anayasa, hukuk, vicdan ve uluslararası camia önünde sorumludur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları