Faşizm, matematik ve 14 Mayıs

27 Nisan 2023 Perşembe

Siyaset, tarihin inşaat alanı... İdeolojilerin ve felsefenin piştiği, yaşamla buluştuğu alan. İdeal olarak, bireylerin kendileri için değil, toplum ve insanlık adına verdikleri ulvi bir mücadele...

Bu tarifimi müstehzi bir şekilde gülerek okuyanlar olacaktır. Çünkü, maalesef siyaset bu kervanın parçası olan sayısız insanın elinde sürekli bir güç ve çıkar aracı oldu. Kişisel emelleri için durmadan kendi fikir ve kararlarının sağlamasını yapma adına gerekçe veya bahaneler üreten, kendini dev aynasında görmeye çalışanların ülke çıkarlarını beyin oyunlarıyla yok saymayı başardıkları dramatik bir tiyatro sahnesi halini aldı. Bu oyunu maalesef en iyi oynayanlar, tarihte kendi diktatörlük dönemlerinin kitabını yazanlardı; Hitler, Mussolini, Stalin, Pol Pot, Humeyni... Birbirinden farklı ideolojilerle beslenmiş olsalar da ortak noktaları, kendileri gibi düşünmeyen insanlara sıfır müsamaha göstererek onları yok etmeye kendini adamış kitlesel birer canavara dönüşmüş olmalarıydı. 

Bu tutumlara “demokrasicilik” oynayarak ulaşanlar da çok oldu. Başta Johnson, Nixon ve George Bush, katliamları sözde demokrasi, özde emperyalizm adına Asya ve Ortadoğu’ya taşıdılar. Putin, günümüzde aynı oyunu Ukrayna’da en acı şekilde, kendine has bahanelerle sürdürüyor.

Bir de demokrasi oyununun içinde katliamlara varmadan baskıyla karşıtlarını susturmak, hapse atmak, siyasi arenada yok etmek üzere faşizmi yaşama geçiren sahte demokrat liderler vardır. Yunanistan Başvekili Metaksas, 2. Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Fransa’yı yöneten Marechal Petain, Truman döneminde komünist avını yürüten Cumhuriyetçi Senatör McCarthy,  Türkiye’de Demokrat Parti lideri Adnan Menderes gibi...  

Siyaset bir açıdan da matematiktir. Ülkelerin kaderi, bazen bir seçime giden yoldaki ittifakların nasıl oluştuğu, siyasilerin ve kanaat önderlerinin halka neyi nasıl sundukları, hangi kitleleri nasıl yönlendirdikleri ile değişir. 

1994 yerel seçimleri bu konuda tarihin en acı örneklerinden biri olduğu için, tekrar tekrar hatırlatmakta büyük fayda var. Bütün uyarılarımıza rağmen, DSP, CHP ve SHP’nin yerel seçimlere ayrı girip güçlerini bölmeleri, ortaya bugün artçı şoklarıyla gelişerek Atatürk Orman Çiftliği’nin orta yerine tek adam Sarayı’nı yerleştiren zihniyeti doğurdu. Sonraki pişmanlıkların fayda etmediği, kelebek etkilerinin dev zelzelelere ve yok oluşlara dönüşebildiği acımasız bir dünyadır bu.

Size günümüzün iki kutuplu siyasi ittifaklarının nasıl oluştuğunu anlatmayacağım, hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Ben size seçimlerin hemen ertesini anlatmak istiyorum. Ya ortada dev bir yükten kurtulmuş olmanın ferahlığı ve sonsuz mutluluğu ile özgür kuşlar gibi uçup gideceğiz ya da her gün derinleştiğini hissettiğimiz bir çukurun içinde debelenmeye, belki daha derinlere düşmeye devam edeceğiz...

İşte neler yaşayacağımız, sizlerin bizlerin tarihten ve geçmiş yaşanmışlıklardan alacağımız veya alamayacağımız derslere bağlı...

Konumuz Millet İttifakı’nın tarihi, siyasi, felsefi, ideolojik ve etik olarak muhaliflerin tamamını ikna edip edememesi veya adayların tümünün tutarlılığı değil. Bu kadar farklı bir muhalif kitleyi uzak ve yakın geçmişin kaprisli çalkantıları içerisinde aynı yörüngeye oturtmak mümkün değil. Konumuz, 21 yıldır süregelen bir dipsiz kuyudan çıkıp çıkmayacağımız. Geçmiş demokrasi felaketlerimizden bir ders çıkaramazsak kendi tutsaklığımızı nereye kadar sürdüreceğimizi hiç kimse bilemez. Kendi geçmişimizden daha zeki olmaya mecburuz. Çünkü pişmanlıklar, tarih yazılırken saflıkların, öngörüsüzlüklerin, ihanetlerin ve belleksizliklerin dökümü yapılırken ortaya çıkan detaylar olarak kalıyorlar, hepsi bundan ibaret...

Lidercilik oynama şevkine kapılıp üç-beş nutuk atmak uğruna, hiçbir gerçek veriye yaslanmadan “Millet İttifakı’na oy vermeyin” diyenler oy bölmek için birçok bahane sunabilir. Ama yarın, bunu ne tarihe ne kitlelere anlatamazlar. Hatta sokağa bile çıkamazlar.

Benden hatırlatması...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları