Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cezaevlerimizin durumu içler acısı
Bir ülkenin hastaneleri ve sağlık sistemi kadar, adalet sistemi ve cezaevleri de önemlidir. Kimin, ne zaman bunlara ihtiyacı olacağını kimse kestiremez.
Uygar bir ülkenin en önemli göstergeleri eğitim kurumları ve bunlardır.
Devlet, hayatının bir süresini cezaevinde geçirmeye mahkûm edilen her vatandaşa insanca yaşama koşulları sağlamakla yükümlüdür. Cezasını çekmekte olan vatandaşlara baskı, fiziki/manevi işkence, anayasal ve bireysel haklarının kullandırılmaması ancak gayri medeni ülkelerde görülebilir.
Hiç kimsenin kalkıp bu hakları kullandırılmayan bir mahkûm için “Ama onun suçunun ne olduğunu biliyor musun” diye sorma hakkı yoktur. Suç ile ilgili kararı yargı zaten mahkûmiyet olarak vermiştir; bizim konumuz, o andan itibaren başlayan cezaevindeki yaşam koşullarını ve haklarını korumaktır.
Cezaevlerinden sayısız mektup geliyor. Maalesef ancak gündemin olanak verdiği oranda bu sesleri yansıtıyorum, bu bir vicdan borcudur. Her birini detaylarıyla aktarmam mümkün değil. Ama kalbinizde bir burukluk yaratacak kadarını okuyabilirsiniz.
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde yatan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım... 200 günü aşkın bir zamandır ölüm orucundalar. Onların taleplerinin çoğu, aslında birçok mahkûmunki ile aynı: dijital delillerle gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilmesi, keyfi şekilde uygulanan disiplin cezalarına son verilmesi, ölümcül hasta tutsakların serbest bırakılması, hapishanelerdeki kitap-dergi kısıtlamalarına son verilmesi, sohbet hakkının eksiksiz uygulanması... Ölüm oruçlarında hayatını kaybedecek yeni mahkûmların Türkiye Cumhuriyeti’ne kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Burada söz edilenlerin çoğu zaten anayasal haklardır. Mecburen genelleyerek konuşuyorum. Mahkûmların tedavilerini sağlamayarak adım adım ölüme sürüklemenin de hiçbir faydası yoktur. COVID-19 döneminde başlatılan karantina yöntemlerinin, daha da sert bir tutuma dönüştürülmesi kabul edilemez. Nuriye Gülmen’in mektubundan öğreniyorum: Silivri Kapalı Cezaevi’nde bulunan Yasemin Karadağ ve Aysu Baykal kesinlikle özel diyet yemek ile beslenmeleri gereken böbrek nakilli hastalar. Ali Osman Köse ise üç yıllık bir kesinti haricinde 12 Eylül darbesinden beri tutukluymuş, şimdi üçüncü evre kanser ve 5 metre bile desteksiz yürüyemiyormuş, dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet koşullarında yaşamını sürdüremiyor...
Az ve kötü kalitede verilen yemekler mahkûmları pahalı kantin alışverişine zorlarken başkası adına para yatıran insanlar hakkında Anayasal Suçlar Savcılığı tarafından “terörün finansmanı” iddiası ile soruşturmalar açılması, bu konuda oluşturulan dayanışma hatlarına da zarar vermiş.
Gazeteci İbrahim Karakaş’ın talepleri ise: “Anayasal hakkımız olan ve ağız içi arama uygulaması ile fiilen engellenen tedaviye erişim hakkımızın sağlanması, üstü tel örgülerle kapalı ve mevzuata aykırı haldeki odalardan çıkmak, oda değişim taleplerimizin karşılanması, yasalarca tanınan sosyal faaliyetlere katılmak, tüm baskı ve tecrit politikalarının son bulması.” Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Leyla Güven’in, ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’a gönderdiği mektup “tutsağa moral vereceği” gerekçesiyle teslim edilmemiş. Doğruysa, pes diyorum.
Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde kitap kargoları neden iki ayda bir veriliyor? Hangi yasa böyle bir çağdışı uygulama getirebilir?
Bolu F Tipi Cezaevi, neden diğer bütün cezaevlerinden daha kötü, daha sert... ve yasaların koruduğu dergi, yayın ve ziyaretçi hakları neden ısrarla engelleniyor? Bunlar yalnız tekil örnekler. Cezalandırmanın, cezaevine girildiğinde keyfi olarak katmerlendirildiği, kişinin sağlıklı kalmaması için her koşulun adeta yaratıldığı, insanlara sevdiklerinin yanında ölme hakkı dahi tanınmadığı ve yok etme, sindirme, yalnızlaştırma, tecrit, sosyal ve kültürel hakların ihlali politikaları ile hiçbir yere varılamaz. Ancak insan hakları ihlallerinde zirve yapan bir ülke çıkar ortaya.
İktidardan bu tavırlara derhal son verilecek hamleleri yapmasını istirham ettiğim gibi, muhalefetten de somut olarak bu konularda hangi adımların atılacağını yüksek sesle dile getirmelerini istiyorum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Aşı karşıtlarına kötü haber!
- İstenilen gramda yapılıyor, gün geçtikçe rağbet artıyor
- Kimi sigara basıyor kimi kolonya döküyor
- Özel'den '1 Mayıs' açıklaması
- Tuncer Bakırhan'dan Saraçhane'de '1 Mayıs' mesajı
- Taksim'de 1 Mayıs ablukası
- Ekrem İmamoğlu'ndan 1 Mayıs mesajı...
- Bir süredir kendinizi kötü mü hissediyorsunuz? Depresyon
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
En Çok Okunan Haberler
- Memur ve memur emeklileri ne kadar zam alacak?
- Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a sert tepki
- Erdoğan'dan 'Özgür Özel' açıklaması
- Özel tarihi görüşme sonrası ilk kez konuştu
- 'Tek sorumlu benmişim gibi...'
- Huzurevinde bıçaklı saldırı!
- ENAG nisan ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Beklenen olmadı, AK Parti geç kalıyor'
- Ayyüce Türkeş'in hedefi Atatürk dönemi!
- Sınavdan 98 puan alan şehit çocuğunu elediler