'Van Gogh Sarısı'

09 Aralık 2012 Pazar

Sevgili,

\n

Sürpriz tek başına kullanıldığında, insanı şaşırtan, ama sevindiren olaydemek. Eğer üzüntü veren bir durumla karşı karşıya isek, özellikletatsız sürprizdiye vurgulamak âdet olmuştur.

\n

Ama son zamanlarda nedense sürpriz hoş olduğunda, vurgulamam gerekiyor, yaşımdan mı, yoksa Türkiyenin içinde bulunduğu durumdan mı bilmiyorum artık.

\n

Hoş sürprizi perşembe günü Tepebaşındaki Pera Müzesinde Serkan Koçun senaryosunu yazdığı ve yönettiği Van Gogh Sarısıadlı filmin gösterisinde yaşadım.

\n

Yetmiş dakikalık yapıtın gösteriminden önce, verilen kokteylde eski dostlara rastlamak hoş bir sürprizdi.

\n

Gecenin en güler yüzlü, etrafa yaşama sevinci saçan kişilerinden biri, belki de birincisi ise daha gündüz gittiği Silivriden ayağının tozuyla davete katılan Şule Perinçekti.

\n

Perinçekler, baba oğul (Doğu ve Mehmet) Silivri mapus damında, ana ve eş (Şule Hanım) Silivri yollarında dört yıldır çile dolduruyorlar.

\n

Kocasının ve oğlunun dışarıdaki gözü kulağı, eli ayağı ve temsilcileri olan Şule Perinçeki görünce perşembe akşamı, duruşmalarla ilgili haberleri okurken edindiğim izlenim pekişti: Perinçekler teslim olmamışlardı.

\n

Teslim olmayanlar da yenilmezler.

\n

***

\n

Van Gogh Sarısının gösteriminin kendisi başka bir hoş sürpriz oldu, Mine ile birlikte hem bu beklediğimizden de çok daha güzel filmden, hem de sonrasındaki tartışmadan müthiş keyif aldık.

\n

Aslında olay işadamı, namuslu bir aydın (Ergenekon davasına dahil edilmiş olması bu yanını kanıtlamaya yeter sanırım) olan İbrahim Benlinin girişimiyle 11 seçkin sanatçı (A.Onay Akbaş, Özdemir Altan, Tomur Atagök, Bedri Baykam, İbrahim Çiftçioğlu, Adem Genç, Ekrem Kahraman, Bünyamin Özgültekin, Barış Sarıbaş ve Utku Varlık) bir kısım da gazeteci, yazar, sanat tarihçisi ve aydının katılımıyla oluşan 25 kişilik bir heyetin, İbrahim Benlinin sponsorluğunda 9 - 16 Haziran 2008 tarihleri arasında, Vincent van Goghun Fransada yaşadığı yerlerde, onun ve modernizmin peşine düşmelerinin öyküsü.

\n

Projenin bir bölümüne ucundan da olsa bulaşma olanağını buldum. Tartışmalar, sanatçıların çalışmaları, daha sonra Mustafa Kemal Kültür Merkezi Beşiktaş Çağdaştaki sergiye katılan sanatçıların izlenimleri ve Van Gogh ile çağdaşlık konusundaki yorumlarını yansıtan yapıtların özgünlüğü son derecede çarpıcıydı.

\n

Perşembe akşamki enfes filmin bir şaşırtıcı olayı da seyahatin katıldığım bölümünde orada olmayan Utku Varlık oldu.

\n

Bir yapıtı evimizin duvarında olan Utku Varlık, benim bildiğim yıllarda gencecik bir adam, çiçeği burnunda bir ressamdı, filmdeki görüntüler ise yıllanmış, orta yaşlı bir sanatçıya aitti.

\n

Şaşkınlığıma güldüm ve kendi kendime söylendim:

\n

- Ne sanıyordun ki şaşkın oğlum! Zaman senin için de bildiklerin için de durmuyor...

\n

***

\n

Vincent van Goghun Peşindearaştıran, tartışan, sorgulayan, üreten ve yeni ufuklar açan bir çalışma olması bakımından heyecan vericiydi, belgeseli de öyle.

\n

Projenin benim de katıldığım Auvers sur Oise ve Barbizon bölümünde, Vincent Van Goghun çok etkilendiği ressam Jean François Milletnin, orijinalini Paristeki Orsay Müzesinde gördüğüm 1857 - 1859 yapımı Angelus tablosuna sahne olan tarlayı da gördük.

\n

Aradan 150 yıl geçmiş olmasına rağmen, orası olduğu gibi (150 yıl önce patates ekiliyormuş, şimdi ise bezelye) duruyordu.

\n

Filmin sonundaki tartışmada A. Onay Akbaş bu gerçeği vurguladı ve Türkiyede belleklerimizin de nasıl hoyrat bir yağmaya kurban edildiğine dikkati çekti.

\n

Bu arada projenin sponsoru işadamı İbrahim Benli de tekstil ihracatçılığını bırakıp, sanat endüstrisine geçmiş, özel müzelerle iş yapmakta. Adından söz edildiğini işiteceksin sanırım. İşte sana hoş sürprizlerle dolu bir gecenin öyküsü.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları