Türk'e Türk Demek Yasak Olmasın da

02 Nisan 2013 Salı

Harıl harılakil adamarayan toplum aslında tam bir akıl tutulmasına duçar.

\n

Ne olduğunu daha mimarlarının bile bilmediği bir projenin aksak yanlarını vurgulamak, kimi tereddütleri dile getirmek Ergenekonculukla suçlanabliyorsa, tartışılması gereken konular yoksa sen barışa karşı mısın?kalkanıyla, aklın süzgeci dışına itiliyorsa eğer, ortada gerçek bir akıl tutulması var demektir.

\n

Akıl tutulması artık, kimi televizyon programcılarının kimin aydın olduğuna karar verme yetkisini tekellerinde tuttuklarına inanmalarına yol açacak kerteye vardı.

\n

Nitekim onlardan biri, Halil İnalcık ve İlber Ortaylı post-Ergenekon aydınıolarak ilan edebilecek cüreti gösteriyor.

\n

Olay şu:

\n

Belki de şimdiye dek rastlanmadığı kadar değişik kesimlerden gelen 300 kişi bir bildiri yayımlamışlar. Kısa bildiride ezcümle, Türk milletinin adı vatandaşlık tarifinden ve anayasadan çıkarılamaz, devletin eşit şerefli üyeleri olan vatandaşlarımız, ırklara mezheplere ayrıştırılamaz, Atatürkün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamazdeniyor.

\n

***

\n

Hemen baştan söyleyeyim: Etnik temele dayalı bir federasyon veya herhangi bölünme formülüne, uzun süre bir arada yaşamayı sağlayamayacaklarını düşündüğüm için karşıyım. Ama bu sınırlar içinde kalmak kaydıyla, Anayasadaki vatandaşlık tanımının daha nötr olmasına karşı çıkanlardan da değilim. Evet anayasada ifadesini bulan Türk sözcüğüyle etnik dayatmacı bir kimliğin kast edilmediğini, bunun, birlikte yaşama iradesine dayalı, kuramcısının da belirttiği gibi, adeta sürekli yinelenen bir plebisitle kanıtlanan, sübjektivisit, demokratik ulus devletin simgesi olduğunu biliyorum.

\n

Ama yine de, anayasada ya da vatandaşlık yasasında daha tarafsız hiçbir etnik çağırışım yapmayan tanımına karşı durulmasını da gereksiz görüyorum.

\n

Ancak bu görüşüm, bildiriyi imzalayanların, post-Ergenekon sahte aydınlar olarak nitelendirilmesindeki küstahlığa isyan etmemi de engellemiyor.

\n

Bence, bu kadar değişik kesimlerden üç yüz kişinin bir araya gelmeleri üzerine, asıl yapılması gereken suçlama yerine, bunları bir araya getiren saiki sorgulamaktır. Gerçekten de, ülkenin çoğunluğunda, çeşitli kamuoyu yoklamalarının da göz önüne serdiği, ciddi bir endişe egemendir.

\n

Milat olarak ilan edilen Diyarbakırdaki Nevruz şenliklerinde, bir tek bayrak bile görünmemiş olmasının yanı sıra birçok başka etken de, bu endişeyi körüklemektedir.

\n

***

\n

Olayı ırkçı temele indirgemeye çok yatkın kimi çevreler artık Türk sözcüğünü ağzına almamak için bayrağı bile devlet bayrağı’” olarak nitelemeyi önerebilmektedirler.

\n

Bir toplantıda bu öneri gündeme gelince hayretle sordum:

\n

- Peki, bayrak devlet bayrağı ama, hangi devletin dediklerinde ne cevap vereceksiniz?

\n

Bütün bunlar, kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği şu endişeyi yaygınlaştırıyor.

\n

- Acaba bir zamanlar, kimi çevrelerde egemen olan ırkçı Kürt fobisinin yerini, şimdi de, ırkçı Türk fobisi mi alıyor?

\n

Olay, bana Tanzimat dönemiyle ilgili bir fıkrayı anımsattı.

\n

Tanzimat fermanı, artık padişahın bütün tebaasının dil din ırk ayırımı olmadan eşit kabul edildiğini ilan ettikten sonra, bir gün bir azınlık mensubu, bir hırpaniyi zaptiyeye şikâyet etmiş:

\n

- Bu adam bana gâvur dedi,

\n

Zaptiye hemen şikâyet edilenin kulağına yapışmış:

\n

- Bre nabekâr sen bundan böyle Padişahımız Efendimizin fermanı ile gâvura gâvur denmesinin yasak olduğunu bilmiyor musun?

\n

Gâvura gâvur denmesinin!yasaklandığı günleri Osmanlıda yaşadık.

\n

Şimdi Cumhuriyet döneminde de, Türke Türk demek de yasaklanmasın da.

\n

Çünkü malum, nasıl Kürte Kürt denmesinin yasaklanmasıyla sorun çözülemiyorsa, karşıt şovenizmin etkisiyle Türke Türk denmesinin engellenmesiyle de çözülemez.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları