Neyi Çözecek?

01 Şubat 2013 Cuma

- Nihayet ağzındaki baklayı çıkardı.
Şimdi çok kişi böyle söylüyor, en çok da bu sözlere kızıyorum.
Başbakan, marta kadar bekleyeceklerini sonra da yollarına devam edeceklerini açık açık söylemeden önce de, onun anayasa konusunda herhangi bir uzlaşmaya varmaya niyeti olmadığını herkes bilmiyor muydu ki?
O zaten uzlaşma anayasası falan değil, kendi totaliter rejiminin ilamını oluşturacak bir temel metin peşindeydi.
Böyle bir metne şekli olarak temel yasa dense bile bu iktidar karşısında, bireyin, yurttaşın haklarını güvenceye alacak bir güvence belgesi olmadığı için özünde anayasa olarak nitelenemezdi.
“Anayasa Uzlaşma Komisyonu” mu?
O herkesin ne olduğunu bildiği bir
“bile bile lades”ti.
Herkes, sivil anayasaya karşı çıkıyor, yeni anayasa ihtiyacını görmezden geliyor olmamak için, bir masa etrafında, dostlar alışverişte görsün toplantısına rıza göstermişti.
Hiçbir sonuç çıkmayacağı biliniyordu. Ama oyun bozanlık etmiş görünmemek için herkes ilk çekilen olmamaya özen gösteriyordu.
Komisyon böylece güya çalışıyordu.

\n

***

\n

Güya anlaşılan maddeler kaleme alınıyor, anlaşılamayanlar sonraya bırakılıyordu.
Zaten anayasanın özünü oluşturacak kritik maddelerin hiçbiri üzerinde anlaşmaya varılmış değildi.
Başbakan niyetini açıkladı.
Komisyona katılanlar, ya onun isteklerini kabul edecekler ya da o fermanını halkoyuna sunup anayasa haline dönüştürecektir.
Artık her şey açıklandığına göre, oyunun devamına gerek kalmadı.
Bitebilir artık bu
“maskeli balo!”
Gerçi Başbakan’ın açıklamasından da anlaşıldığı gibi, Tayyip Bey’in kendi yolunda yürümesi konusunda bazı ufak tefek pürüzler mevcut.
Anayasa diye sunulacak ama özünde anayasa olmayan metnin referanduma götürülebilmesi için birkaç sandalye daha gerek.
Bu sandalye sayısı ile referanduma gitmek mümkün değil.
Ama ne gam!
Eksikler transfer yoluyla tamamlanır.
“Demokrasi sorunlarının çözümü için(!)” bu transfere “tamamen duygusal nedenlerle”, dünden teşne olan çok.
Ama olmaz ise de BDP’nin kimi pazarlıklar sonrasında referandum için gerekli desteği sağlaması kolay.

\n

***

\n

Ondan sonra da Tayyip Bey sorunu çözer.
Çözülecek olan sorun ne?
Kürt sorunu mu?
Hadi canım sen de!.. Siz de öyle sansanız, BDP de öyle sansa bile asıl çözülecek olan, Çankaya sorunudur.
Bu sorun başkanlık sistemi ile mi çözülecek?
Ne münasebet efendim!
Gelecek olan sistem başkanın herkesin karşısında tek yetkili yegâne etkili olacağı “Başkancı” ya da
“Başkan Baba”cı sistemdir.
Yoksa Tayyip Bey, hem yürütmeyi, hem yasamayı, hem yargıyı sultası altında tuttuğu, kimi biçarelerin parlamenter sandıkları
“Başbakancı” ya da “Başbakan Baba”cı sistemi, kendi içinde kuvvetler ayrılığı, dengeler, denetimler mekanizması olan demokratik bir başkanlık sistemi için bırakmaya razı olur mu?
Peki bu meyanda, arada Kürt sorunu da çözülebilir mi?
Emin olabilirsiniz ki, kesinlikle çözülemez.
Çünkü Kürt’ü ve Türk’ü ile birlikte bütün Türkiye’nin sorunu olan Kürt sorunu ancak demokratik bir düzende, özgürlükler temeli üzerinden çözülür.
Kısacası yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını çözmeden o sorunu çözmeniz de mümkün değildir.
Tayyip Bey, kendi yolunda yürüyecek, yol süresince her etapta birilerini kullanıp atacak, kimileri Kürt sorunu çözülüyor sanırken o
“Başkan Babamız” sorununu çözecek.
Ya da kendisi öyle sanıyor.
Bekleyelim bakalım daha neler göreceğiz?
Ya biz göreceğiz ya da o!..

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları