CHP'den Ne İsteniyor?

19 Mart 2013 Salı

\n

Türkiyenin 12 Eylül 1980 darbesiyle içine sokulduğu ve halen de sürmekte olan sürecin amacına ulaşması için CHPnin de kendisine yüklenen işlevi yerine getirmesi şarttı.

\n

Büyük çalkantılara, yasaklamalara, parti kapatmalara, bölünmelere, iç ve dış saldırılara karşın CHPnin kendisine yüklenmek istenen bu misyonu yerine getirmesi konusunda kimi önemli girişimler de olmuş olmakla birlikte, bu alanda tam anlamıyla başarı kazanıldığı da söylenemez.

\n

Durumun böyle sürmesi, CHPnin hem ilginin hem de saldırıların odağı olma halinin devamına neden oluyor.

\n

Çünkü AKPnin mutlak egemenliğini sağlayan ezici çoğunluğuna, CHPnin oy oranının durağanlığına rağmen, bu partinin katkısı olmaksızın amaca ulaşılamıyor. CHP, yüzde 25 oy oranında, sosyal demokrat yapısı tartışılır bir parti olmanın ötesindedir.

\n

O her şeyden önce, devletin ve Cumhuriyetin kurucu partisidir.

\n

O, emperyalizme başkaldırışın partisidir.

\n

O bir kimliğin partisidir.

\n

O toplumun belleğidir.

\n

Toplumun belleğindeki bütün kırıntıların, son kişinin zihnindekiler de dahil olmak üzere tümden silinmesi sağlanmadan şu anda AKP ile sivil şeriatçı manto altında yürütülen 12 Eylül rejiminin amacına ulaşması mümkün değildir.

\n

***

\n

Şu anda bu amaca uygun olarak CHPden istenmekte olan, Cumhuriyetin temel ilkelerinden, ayrım yapmadan vazgeçmek, geçmişini kimliğini yadsımayı da içerebilecek biçimde, yeniden inkârcı bir biçimde yorumlamak, antiemperyalist eğilimlerini unutarak, bölgenin yeniden oluşumunda BOPun eşbaşkanıgibi işbirlikçi bir rol üstlenmesidir.

\n

Bunun için partiye yönelik saldırılar yoğunlaşmış, kuruluşun yetmez ama evetçilerin safına göçertilmeleri hamleleri sıklaştırılmış bulunmaktaydı.

\n

Bu tür girişimlere karşı çıkmak iseulusalcı”, “milliyetçi” ,“şoven, hatta faşistolarak etiketlenmeye neden olmaktaydı.

\n

Oysa zaman zaman gecikmiş ulusçuluğun kimi sınırı aşan dürtülerinin etkilerinin toplumda hissedilmiş olduğu yadsınamaz ise de (kaldı ki tarihin her zamanında ve mekânında ulus devletin oluşumunda kimi sancılı aşırı uygulamaların olduğu da yadsınamaz) sübjektivist denen, birlikte yaşama arzusuna bağlı bir ulusçuluğun mümkün olduğu yaşanarak görülmüştü.

\n

CHPnin 60lı yıllardaortanın soluolarak benimsediği sosyal demokrat eğilimin, birlikte yaşama mutabakatına dayalı sübjektivist ulusçuluk ve ulus devlet ile çelişme halinde olmadığı da kanıtlanmıştı.

\n

***

\n

Kemal Kılıçdaroğlunun önderliğindeki parti, böyle kritik bir dönemde tavır almak konumundaydı.

\n

Kimilerinin kendisinden beklediği, belleğin yok edilmesi, kimliğin yadsınması, 12 Eylül sürecinin dümen suyusuna girilmesiydi.

\n

Buna karşılık, CHPnin gelecekte hâlâ bir işlevi olabileceğine inananlar, CHPnin şovenizm ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, bir arada yaşama iradesine dayalı bir ulusalcı kimlikten vazgeçmeden, bunu çağın ve toplumun gereksinimlerinin zorunlu kıldığı sosyal demokrat ilkelerle de zenginleştirerek sürdürecek bir çizgiyi benimsemesi, Kürtlerin eşit yurttaşlık haklarını görmezden gelmeden, Kürt sorununun bir demokrasi sorunu olduğunu hiçbir zaman unutmadan görüşmelerle çözümü destekleyen, ama bunu meçhule destek verir biçime dönüştürmeden, açıklık politikasıyla zenginleştirmesinin mümkün olduğunu düşünmekteydiler.

\n

Bu arada, sosyal demokrat partiler içinde partinin ana doğrultusunu tümden reddetmeyen sınırlar içinde kalmak kaydıyla değişik görüşleri dile getiren kanatların olmasını da doğal karşılamak gerektiğini de unutmamak gerekir.

\n

CHPdeki son gelişmeleri bu gerçeklerin ışığında değerlendirmek yararlı olur sanırım.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları