2013'ü Bekleyenler

01 Ocak 2013 Salı

\n

\n

Yaşamın olduğu gibi tarihin de her yılı önemli. Ama bazı öyle zamanlar vardır ki öbürlerine göre daha belirleyicidirler.\n

\n

2013, içinde bulunduğumuz bölge için böyle bir zaman parçası olacak görünüyor.\n

\n

Ortadoğuda 2013 yalnızca rejimlerin İslamcı yapılarının güçlenmesi açısından değil, ama aynı zamanda, sınırların değiştiği dönem olacak olması bakımından da önemli.\n

\n

Bölgede rejimlerin İslami yapılarının yoğunlaşmasının yanı sıra mezhepsel gerginlik ve çatışmaların daha üst düzeye çıkması, artık olaylara daha çok bu bakış açısıyla yaklaşılması, olası gelişmelerin başında yer alıyor.\n

\n

Sınır değişikliklerinin bölgenin hâlâ egemeni olan ABDnin girişiminin bir sonucu olduğu, Türkiyenin de bu değişimden her şekilde olumlu etkilenmeyeceği açık.\n

\n

Ama zaten daha önce de bölgenin gerçeklerini yansıtmaktan çok, emperyalizmin çıkarlarına yanıt getirmek için çizilmiş olan sınırların değişmezliğinde direnmeye kalkmak da çok anlamlı olmasa gerek.\n

\n

Türkiyenin şimdiye dek, bir iç sorunu olarak gördüğü (gerçekte ne kadar öyleydi, o ayrı bir konu) Kürt sorununun uluslararası nitelik kazanması içinse tam anlamıyla 2013ü beklemeye gerek bile kalmadı, 2012’de bu değişimi yaşadık.\n

\n

Bu durumun Türkiyenin sınırlarının değişmesi çizgisine doğru kayma istidadı ise Ankaranın Kürt sorununu çözmede göstereceği başarıya bağlı olacaktır. \n

\n

***\n

\n

Türkiyenin Kürt sorununu çözebilmesi için, şimdiye kadar uygulandığı gibi yalnız teröre odaklanan veya eklektik ve palyatif tedbirlerle yetinen yaklaşımları aşıp, sorunun doğru tarifiyle başlayıp, tüm tarafların tam olarak içlerine sindirmeseler bile hiç değilse razı olabilecekleri çözümleri öngören politikalar oluşturulması zorunlu. Bugünkü iktidarın bu beceriyi gösterebileceği ise şüphelidir.\n

\n

Ancak Kürt sorununun sürüncemede bırakılmasının dönemi artık geçmiştir. Bu yıl bu alanda ya mesafe alınacak ya da büyük bedeller ödenecektir.\n

\n

Türkiyenin 2013te geçen yıllardan tevarüs ettiği ekonomik kırılganlığı da var.\n

\n

Kabul etmek gerekir ki gelir dağılımı uçurumunun keskinleşmesi, büyük vergi adaletsizlikleri, üretimden çok tüketime dayalı üretken olmayan ekonomik yapıya karşın AKP zor bir uluslararası ortamda, her yanı tehdit eden krizin etkilerinden görece uzak kalmayı becerebilmiş, bu alanda hoşnutsuzluğun artmasını önlemiştir.\n

\n

Ancak sıcak paraya dayalı büyük cari açık veren Türk ekonomisinin kırılganlığının yanı sıra dünyayı tehdit eden krizden etkilenmemesi de düşünülemez.\n

\n

Ekonomik krizin etkilerinin Türkiyede de acıtıcı biçimde hissedilmesi, sahte saadet zincirinin kopması toplumsal yapıyı da etkileyecek, kent rantının yağmasına dayanan ekonomiyi ayakta tutmaya, bu durumda kentsel dönüşüm (rantsal dönüşüm olarak okumak gerekir) de yetmeyecektir.\n

\n

***\n

\n

Başbakanın, 2012de sonuca bağlanması temennisine kendi bile inanmadığı yeni anayasa sorunu ise 2013 yılına sarkacaktır.\n

\n

Gerçekte, Türkiyenin karşı karşıya bulunduğu asıl sorun anayasadan çok demokratikleşme olduğundan ve de iktidarın böyle bir kaygısı da bulunmadığından anayasa tartışmaları kısır bir zeminde cereyan edecek, bu tartışmalar sırasında MHPde bir muhalefet potansiyeli arayanlar bir kez daha hüsrana uğrayacaklardır.\n

\n

Başkancı rejim tartışmaları sürecek, ama başkancı rejimle hedeflenen amaçlara başbakancı rejimle zaten varıldığından kıymeti harbiyesi de olmayacaktır.\n

\n

2013 büyük sorunlarla boy ölçüşme yılı olunca, değişim baskıları artacaktır.\n

\n

Erdoğan iktidarının 2013ü, 2012 kadar rahat geçireceğini ve diktasını pekiştirebileceğini söylemek mümkün değil.\n

\n

Umutlu musun sorusuna, neden olmayayımyanıtını vermek daha doğru olur.\n

\n

Perşembe: 2013te CHP. \n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları