Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Brexit ve ‘Batı’daki çatlak...

04 Şubat 2020 Salı

Sovyetler Birliği dağılınca kapitalizm küreselleşti. Çin ve Rusya da küresel kapitalizmin bir parçası oldu. Hatta Çin, dahildeki disiplin avantajını, dışarıda kullanarak “mukayeseli bir üstünlük” sağladı. Son iki Davos’ta bunu açık olarak yaşadık. Çin, ABD’den daha “Davos’çu” oldu!

Çin, “dünya finans piyasasında en öne çıktı”. Dünya ekonomisinde ABD’yi yakalayacak noktaya geldi.

- Avrupa ve ABD’nin dünyadaki “kapitalizme dayalı emperyalist tekelleri sona erdi”, yeni ortak Çin, küresel kapitalizmin en hızlı büyüyen ortağı oldu.

- İngiltere, ABD ile “Batı kapitalizminin iki patronundan birisi iken”, yeni koşullar Londra’yı, AB içinde bile üçüncü sıraya itti. AB’nin patronluğunu yavaş yavaş Almanya’nın alması “Birleşik Krallık’ın” önüne iki seçenek getirdi: Ya AB içinde ikinci sınıf bir “patronluğu” kabul edecek ya da AB ile nikâhı bozup eski sevgilisi ABD’ye dönecek ve onunla birlikte geleneksel “Anglo Amerikan” hayatını sürdürecekti. Aynen “British American Tobacco” da olduğu gibi! Bizim Tekel’i hallederken bile beraber çalışmışlardı. Cem Duna’nın kulakları çınlasın!

Ve iki anekdot: Eski İngiltere Başbakanı Edward Heath ile 1987’de Boğaziçi’ndeki tekne gezisinde güvertede sohbet ederken, “bizim AB içinde ne işimiz var...” diye yakınarak Londra’nın eleştirilerini ortaya döküyordu. (*) Bir de Atatürk kitapları ile de ünlü, oryantalist Dr. Andrew Mango vefatından önce bana, Erol Manisalı, benim evlatlarım bugün Avrupa’da değil, ABD’de yaşıyorlar. ABD bize kıta Avrupası’ndan çok daha yakındır” değerlendirmesini yapıyordu.

Ve İngiltere birkaç gün önce resmen AB’den ayrıldı, Brexit süreci işlemeye başladı. Soğuk Savaş sonrasında dünyadaki “sıcak çatışmalar” aracılığı ile yürütülen “vekâlet savaşları” Batı’yı da etkiledi.

2003’te ABD ve İngiltere, “Batı’nın iki patronu (!) olarak Irak’ı işgal ettiler ve Ortadoğu’daki BOP’yi yürürlüğe soktular. Çin ve Rusya sessiz kalmadı:

- Bugün Rusya, Doğu Akdeniz’e, Suriye’ye indi ve iyice yerleşti. Çin Akdeniz, Afrika ve Güney Amerika’da etkinliğini artırdı. Çin Pire Limanı’ndan bizim üçüncü köprüye kadar işin fiilen içinde.

Ve Türkiye’deki “çatlak”!

Soğuk Savaş sonrası yalnız Batı’da değil, Türkiye’de de büyük bir “çatlak” ortaya çıktı. Arap dünyası ve İran’ın yanında Türkiye de “yeni küresel kapitalizmin paylaşım savaşında lezzetli pastalar olarak vitrine kondu”.

Araplar tamamen parçalandı, bölündü. ABD, AB ve İsrail’in egemenlikleri artarken Rusya ve Çin de paylaşımın patronları arasına girmeye başladı.

Türkiye’de, “Atatürk Türkiyesi” yerine getirilmek istenen “yeni Türkiye” (!) siyasal İslamcı güçler tarafından yönetilmek isteniyor. FETÖ aracılığı ile başlatılan ve yürütülen kontrollü kaos politikası ABD, AB, Rusya, Çin ve İsrail tarafından halen yürütülmekte:

- Ankara’nın Suriye bataklığına sokulması ve ülkeye 5 milyon Suriyelinin (ve yabancının) yerleştirilmesi,

- Türkiye’deki siyasal İslamcıların, Suriye’deki dinci teröristlerle işbirliğine mecbur bırakılmaları,

- Libya’da, Suriye faciasının tekrarının başlatılmaya çalışılması,

- ABD’nin, Arap Baharı’nı (!) Karadeniz’e uzatmak için “İstanbul Kanalı” girişimini devreye sokması, 

- İran ile “vekâlet savaşlarını başlatacak bir biçimde” hazırlıklara Batı’nın başlaması,

- Türkiye’de, 1 Mart 2003 tezkeresini reddeden TBMM yerine “tek adam rejimi”nin, Bahçeli’nin katkılarıyla hazırlanması, birbirini tamamlayan parçalardır. Tank Palet Fabrikası’nı ve Kaşıkçı cinayetlerini de büyük resmin bir köşesine yapıştırırsanız, Türkiye’deki çatlağın aslında bir uçurum kadar derin olduğunu görürüz.

Beklenen İstanbul depreminden çok daha büyük bir kırılma... Boris Johnson’ınki gibi bu da AKP’nin yarattığı kırılma...

(*) Yolumun Kesiştiği Ünlüler, s. 41, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2018.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları