Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

ABD çekilmiyor, iyice yerleşiyor...

26 Mart 2019 Salı

Trump’ın “çekileceğiz” açıklamalarından sonra herkes “ciddi ciddi”, çekilme gerçekleşecekmiş gibi konuşmaya, yazıp çizmeye başladı. Oysa, “çekileceğiz” aldatmacasından sonra ortaya çıkan fiili gelişmeler ABD’nin Doğu Akdeniz ve Körfez hattına sıkı sıkıya yerleşmekte olduğunun resmini duvara yapıştırdı:
- ABD’nin, beklenmedik “Kudüs kararına” sıkı sıkıya yapışıp, küresel tepkilere karşın uygulamaya geçip sonuçlandırması
- YPG’ye silah yardımını genişletip bugün de sürdürmesi ve yine YPG’ye mali desteğini, bütçesine de katarak artırması
- İsrail, Mısır, S. Arabistan üçgenini kendine bağlı bir biçimde organize etmesi
- S. Arabistan’daki katil prens ile ilişkilerini, “daha da genişletip derinleştirmesi”, onu sahiplenmesi
- Golan Tepeleri için de yeni kararı ile İsrail’in, “dünya kamuoyuna rağmen” arkasında durması
- En son, dışişleri bakanını göndererek İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi liderleri ile, “benim takımım” dercesine gövde göstermesi
- İran’a ambargoyu derinleştirmesi ve AB’ye de baskı yaparak yanına çekmesi, “ABD’nin Doğu Akdeniz’den Pakistan’a kadar uzanan hatta, ağırlığını daha da artıracağının somut göstergeleridir”.

Türkiye üzerinde etkileri
AKP yönetiminin uyguladığı yanlış Suriye ve bölge politikası, ABD’nin bu uygulamalarını kolaylaştırmış ve yolunu açmıştır:
- Şam (ve Esad), İran ve Rusya ile derin stratejik ilişkilere mecbur edilmiştir. Ankara (ve Erdoğan) Esad’ı düşman ilan ederek, ABD’nin (ve İsrail’in) işini kolaylaştırmıştır.
- PKK (ve YPG) yalnız Ankara’ya karşı değil, Şam’a karşı da kullanılabilir hale gelmiştir. YPG aracılığı ile bölgeye olağanüstü ABD silahları sokulabilmiş, 70 bin civarında Ankara ve Şam’a düşman bir güç, ABD güdümünde oluşturulmuştur.
- Ankara, Kahire ile arasını iyice açarak onu ABD, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimine yaklaştırmıştır.
- Bu ülkelerin (ve şirketlerinin) Doğu Akdeniz’de “deniz dibi, deniz içi, deniz yüzeyi ve hava sahası boyutlarında fiili egemenlikler sağlamalarının yolu açılmıştır”. KKTC hariç, tüm Doğu Akdeniz’e kıyısı olan bölge ülkeleri, Ankara’ya karşı birleşmişlerdir. Ankara’nın yanlış Suriye ve Mısır politikaları bu fiili sonuca ortam hazırlamıştır.
Avrupa Birliği ülkeleri de Yunanistan, İtalya ve Kıbrıs Cumhuriyeti (Rumlar) AB üyesi oldukları için, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı aynı çizgide yer alıyorlar. AB ile Türkiye arasında zaten, “tek yanlı ve Türkiye aleyhine bir ilişki düzeni, 2004 anlaşması ile perçinlendiği için” Ankara, iki yanlı kıskacın içine sokulmuştur (*).
Ve şimdi ABD, “YPG, Kudüs, Golan Tepeleri” uygulamaları paralelinde, “İsrail, Rumlar, Yunanistan ve Mısır ile ortak bölge politikası yürütme aşamasına gelmiştir”.
Bunlar, Suriye’nin parçalanması ve Kürdistan projeleri için yürütülen altyapı hazırlıklarıdır. Organize ettikleri 70 bin kişilik ayrılıkçı terör ordusuna şimdi S.Arabistan, İsrail, Mısır, Rum kesimi ve Yunanistan’dan oluşan yeni bir ittifak hazırlıyorlar.
Ve Türkiye ise, Taksim’de ezan tartışmaları, iç kutuplaştırmalar, ötekileştirmeler, hakaretler, iftiralar kısırdöngüsü içinde yuvarlanıyor. Üstelik “derin bir ekonomik kriz yaşanıyor”.
Birlik isteyenlere karşı, iktidar hırsı ile ötekileştirenler öne çıkıyor. “Azgelişmişlik kısırdöngüsü” işte böyle bir şey.
Dün Güney komşumuz Suriye (ve Esad’lı) ile her şey güllük gülistandı. Her iki ülkenin de ulusal ortak çıkarları örtüştürülmüştü. Biz “Esad’ı Esed” yapınca şimdi güneyimizde ABD üsleri ve maşası YPG ile Rusya var.
Güney sınırımızdaki cenneti cehenneme dönüştürdük. Şehitlerimizle, içimize doldurttuğumuz, yarının saatli bombası 4 milyon göçmenle ve on milyarlarca dolar dev ekonomik faturası ile...

(*) Batı’nın Yeni Türkiye Politikası, syf 169, Cumhuriyet Yayınları, 2008  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları