Türkiye için acil durum tespiti!

25 Ağustos 2024 Pazar

Çiftçiler binbir zorlukla yetiştirdikleri ürünlerini satamayıp yollara dökerken...

İşsizler yüzlerce kez başvurdukları kapılarda reddedilirken...

Ayda 12 bin 500 TL ile geçinmeleri olanaklı olmayan emekliler inanılmaz bir yaşam savaşı verirken...

İşçiler emeklerinin hakkını alamadıkları için akşam evlerine elleri boş dönerken...

TL’nin sürekli değer kaybetmesi yüzünden yoksullaşan halka karşı kodamanlar her gün daha çok zenginleşirken...

Kadınlar artık en temel hakları için 21. yüzyılda mücadele vermek zorunda kalırken...

Eğitim tümüyle tarikatların ve gericilerin eline bırakılmışken...

Gericilik azıp laikliğin tabutuna son çiviler çakılırken...

Liyakatin artık esamesi okunmadığından yeğencilik yüzünden tüm kadrolar torpille yeteneksiz akraba ve akranlarla doldurulmuşken...

Dört beş maaşlılar yer, asgari ücretliler bakarken...

Üniversiteler kayyum rektörlerle medrese sistemine döndürülmeye çalışılırken...

Gençler gelecek umutlarını söndüren bu ortamda yurtdışına yerleşme hayalleri kurarken...

Emeğiyle ekmek kazanan herkes mutsuzluk içinde kıvranırken...

Cumhuriyet rejiminin tüm birikimi emperyalistlere ve sermayedarlara peşkeş çekilirken...

Ülkenin gölleri kurutulup ovaları yağmalanırken...

Zeytinlikleri yapılaşmaya açılıp sahilleri ranta kurban edilirken...

Adaletin ne olduğu bile unutulurken...

Sahtekârlık, köşe dönmecilik, görgüsüzlük ve ahlaksızlık kangren gibi toplumu esir almışken...

Sokaklar şiddet sarmalına teslim edilirken...

Sağlık sisteminin çöktüğü hastanelerde doktorlar, dinciliğin ve ırkçılığın giderek yükseldiği okullarda eğitmenler ve iktidar baskısı altında can çekişen adliyelerde avukatlar şiddet mağduru olurken...

Kadın cinayetlerinin sonu gelmezken...

Sokak hayvanlarının canice katledilmesi için yasa çıkarılırken...

Türkiye tam anlamıyla bir mezbahaya dönüşürken...

Sınırlar kevgire döndüğünden ülkeye giren çıkanın sayısı bile bilinmezken...

Böylesine bir yıkımı yaratan siyasal İslamcı AKP, ikinci parti konumuna düştüğü halde yeni bir anayasa yapmayı tartışmaya cüret ederken...

Türkiye’de bir akşam TV kanallarına baktım. 

***

Hem yandaş medyada hem de muhalif/bağımsız medyada tartışılan konular, Özgür Özel’in ayağının kırılması üzerinden yaratılan iddialar, İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nu ziyareti, CHP Tüzük Kurultayı öncesinde gerçekliği kuşkulu kulis bilgileri ve Devlet Bahçeli’nin odasına yeniden koyduğu 17-25 Aralık takvimi ile AKP’ye verdiği mesajdı.

Durum buysa gazeteciler için silkinme vaktidir! Halkın gündemi siyasetçilerin ayak oyunları, kurultayda koltuk koruma hesapları ya da birilerinin belli bir kişisel kazanç için sızdırıp yaymaya çalıştığı bilgiler değildir! Bu konuları aynı kişilerle saatlerce tartışarak reyting beklentisi içinde olmak acizliktir. Bunların hiçbiri çocuğuna yedirecek yemek bulamayan ailelerin, işsizlikten intiharın eşiğine gelenlerin ve tarikatların pençesinde kıvranan gençlerin gündeminde yoktur.

***

Halka AKP’nin neden yeni anayasa yapamayacağı, anayasayı kurucu meclislerin yapabileceği, anayasanın ilk dört maddesinin neden değiştirilemeyeceği herkesin anlayabileceği şekilde yetkin uzmanlarca anlatılmalı ve toplumun tüm kesimlerinden gelen erken seçim talebi yüksek sesle dillendirilmelidir. Medyanın odak noktası bu olmalıdır. 

TBMM uzun zamandır sadece AKP ile MHP’nin isteklerini onaylama kurumuna dönüştüğünden, sanki asgari ölçüde bir demokratik sistem varmış gibi, yasama meclisi görevini yapıyormuş gibi davranmaya da son verilmelidir. Yıllardır AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkan talimatlarla yönetilen Türkiye, artık tüm kurumlarıyla çöküşün eşiğindedir; toplumun üzerine giydirilmeye çalışılan deli gömleği yırtılıp atılmalıdır. 

Muhalefetin silkinme vakti ise çoktan geçmiştir. Halkın kendilerine verdiği oyların gereğini yapıp toplumsal muhalefeti erken seçim hedefinde birleştirmek en acil görevleridir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları