Siyasal İslam ile helalleşmek, Karadağlı ve Teoman

23 Ağustos 2023 Çarşamba

Siyasette altılı masa ile başlayan ve hüsranla sonuçlanan helalleşme furyası, sanat dünyasında da esiyor. Aslında açılım döneminde epeyce saçılanlar olmuştu, AKP’nin kurduğu “Akil İnsanlar” grubunda kimler yoktu ki! İkinci cumhuriyetçiler, liberaller siyasal İslamcı iktidar için seferber olmuştu hatırlarsınız. Karşılığında, gördüğümüz kadarıyla, saraylarda davetler, ödüller, TV programları, konserler de ardından geldi.

Kısa bir süre önce, geçmişte Gezi’de bir muhalif havasında dolaşan ama sonra “Erdoğandan etkileniyorum” diyerek büyük dönüşünü gerçekleştiren Tamer Karadağlı, daha önce hiçbir ilişkisinin olmadığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne genel müdür olarak atandı. Açıkçası şaşırtmadı. Türkiye’de bu şekilde bir orada bir burada görünenler, zikzaklayanlar her dönemde ödüllendirildi. Karadağlı da siyasal İslam ile helalleşti.

Son olarak ünlü şarkıcı Teoman, “Kendi Vatanında Parya” adlı yeni şarkısını Necip Fazıl Kısakürek’e adadığını açıkladı.

Şarkısının bir yerinde şöyle diyor: “Necip Fazıl Kısakürek diye biri, hani sağ cenahın o ünlü şair ismi, aydın duymuş muydu daha evvel bu ismi? Hayır, duymamıştı, hiç okumamıştı vardı yapacak daha önemli işleri.”

Yandaş Yeni Şafak’a konuşup şarkısının siyasete değil, toplumsal barışa hizmet etmesini istediğini söylemiş. O nedenle “Geçmişi boş ver, sünger çek” diyor şarkıda.

Demek ki Teoman da siyasal İslam ile helalleşmeye başlamış.

TÜRKİYE'NİN BİTMEYEN AYDIN SORUNU

Belki Teoman, Kısakürek’in kim olduğunu bilmiyordu ama gerçek aydınlar biliyor. CHP iktidarında CHP’ye yanaşan, CHP’den milletvekilliği adaylığı kabul edilmeyince Menderes’e yanlayan, örtülü ödenekten para alıp yayımladığı Büyük Doğu dergisinde şeriatı överken Cumhuriyet Devrimlerine karşı çıkan, Sultan 2. Abdülhamit için “Ulu Hakan” diyen, düşünsel açıdan ilkesiz, tescilli bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdır Kısakürek.

Erdoğan’ın “en çok Necip Fazıl Kısakürek’ten etkilendiğini” söylemesinin nedeni de şairin 1946 sonrasındaki dönemidir. Çünkü CHP’nin düşüşe geçtiği dönemde, 1951’de Adnan Menderes’e hitaben “Başbakanın kölesi olduğumuzu ilan etmekle şeref duyarız” diye yazan Kısakürek, siyasal İslamcılığın teorisyenlerindendir.

Türkiye’de anlaşılmayan şudur: Evet, bir aydın sorunu vardır. O da bu coğrafyada gericiliğe karşı verilen en büyük devrime sahip çıkmayarak, çıkar için siyasal İslamcılarla kol kola giren “aydın” sorunudur. Gerçek aydın, laiklik ve Cumhuriyet Devrimi’ne temelden karşı olan siyasal İslam ile helalleşmez, sadece mücadele eder. Çünkü gericilik ve laiklik karşıtlığı, toplumsal barışın, demokrasinin tam karşısındadır.

ÖV GERİCİYİ, AL ALKIŞI!

Geçen yıl Erdoğan, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Fatih Erbakan gibi sağcı siyasetçiler, kumar, içki gibi kötü alışkanlıkları ve paraya olan düşkünlüğü ile sık sık medyanın da gündemine gelen Kısakürek’i ölüm yıldönümünde coşkuyla anınca, “Aynı anda Kısakürek’e ve Atatürk’e saygı duyamazsınız” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Düşünsel açıdan ilkesiz olan Kısakürek, ancak siyaseten ilkesiz olanların ideoloğudur.

Erdal Eren’in akrabası olduğunu belirtip “17” ve "İki Çocuk" adlı şarkılarını onun için söyleyen Teoman’ın, laik Cumhuriyetin selasının okutturulmak istendiği bir dönemde, Necip Fazıl gibi bir gericiye, şarkı adadığını görünce, aklıma yine Uğur Mumcu’nun 12 Mayıs 1987’de Cumhuriyet’te yayımlanan yazısı geldi.

“Necip Fazıl, iyi bir şair... Hiç şüphe yok... Necip Fazıl, bir Atatürk düşmanı... Buna da hiç şüphe yok...

Necip Fazıl, örtülü ödenek kasasına bağlanmış bir İslamcı şair!... Bundan da hiç şüphe yok.

Yap dini yayın... Al paranı.

Dünden bugüne değişen ne ki?

Yalnızca ‘kaldırımlar’!” diye yazmıştı Mumcu.

Bugün kültür dünyamıza, siyasete bakınca değişen ne ki?

Öv gericiyi, al alkışı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları