Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İkinci Yenikapı faciası

11 Şubat 2020 Salı

Birinci facia 7 Ağustos 2016’da yaşandı. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında RTE’nin çağrısıyla dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir araya gelmişti. 

Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ne AKP ile katılmayı yanlış bulmuştum. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi, uzlaşma kapısı aralamamış, RTE’nin meşruiyetine dair algı yaratmıştı.

Geçen hafta sonunda yapılan Büyük Kudüs Mitingi’ni de yanlış buluyorum. Hatta bu yanlış olmanın ötesinde vahim...

Katılanlara baktım. 5 parti lideri buluşmuş.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam...

İYİ Parti’den de Genel Bas¸kan Yardımcısı Berna Sukas katılmış, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da konuşmuş.

Trump’ın “Yüzyılın Anlaşması” adıyla açıkladığı Ortadoğu planına tepki göstermekmiş amaç... 

“Ortak değerler söz sonusu olunca siyasi parti ve ideoloji ayrımı yapmadan bir araya gelindiğini” söylüyor bazıları. Nedir ortak değer? 

Kılıçdaroğlu, “Kudüs, Müslümanlar için büyük öneme sahiptir” demiş,

CHP değil miydi dini siyaset malzemesi yapmayın diyen?

Hem AKP’ye ne işimiz var Suriye’de, Libya’da diye tepki göstereceksiniz, hem de İslamcıların Kudüs mitingine katılacaksınız...

***

Dikkatinizi çekti mi bilmem ama konuşma kürsüsünün hemen arkasındaki panoda Erbakan ile birlikte Abdülhamit’in resmi vardı. 

Cihatçı gericiliğin boy gösterisine dönüşen bu mitingde CHP’nin de yer alması, AKP eskisi aydınlanma karşıtı dinci siyasetçilerle yan yana saf tutması, demokratik bir laik anlayışı içselleştirmediğini gösteriyor. 

Trump’ın Filistin’i işgal planına karşı çıkın elbette ama bunu İslamcıların mitinginde vitrin süsü olarak yapmayın.  

Sosyal medyada #TürkiyeKudüsİçinAyakta etiketiyle paylaşım yapacağınıza, çocuklarım aç diyerek kendini yakan işsiz vatandaşlar için ayağa kalkın; 

#TürkiyeAçlarveİşsizlerİçinAyakta yazın, onlar için miting düzenleyin.

Laikliği savunmayacaksanız da açık açık söyleyin!

Vegan tutsakların yemek hakkı

Vegan tutsak İda Koçak, aralık ayından bu yana Ankara Sincan 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yatıyor.

Son mektubunda, kendisine yiyebileceği yemek verilmediğinden söz ediyor.

Bu olay, vegan tutsak Osman Evcan’ın yıllar önce yemek hakkı için verdiği mücadeleyi hatırlattı. 

O dönemde Cumhuriyet’teki köşemde şunları yazmışım:

“Mahkûmlar için insani yaşam koşullarının sağlanması devletin görevidir. Hapiste yatanlar, özgürlükten mahrum kalmak dışında, sağlık, barınma, yemek, hijyen, havalandırma vb. diğer bütün insan haklarına sahip olmalıdır. 

lrk, renk, cinsiyet, dil, din, politik ya da başka bir görüş, milliyet, etnik ya da toplumsal köken, mülkiyet ve herhangi bir statü nedeniyle ayrımcılık yapmak, bütün dünyada insan hakları belgeleriyle yasaklanmıştır. 

Osman Evcan’ın vegan olması da bir felsefi/politik dünya görüşüdür. Cezaevinde kendisine yiyebileceği yemeklerin verilmemesi, en başta ayrımcılık anlamına gelir.

Yetkililer, bu ayıbı ve haksızlığı ortadan kaldırmalıdır.”

***

Osman Evcan, defalarca açlık grevi yaparak, vegan tutsaklar için yemek hakkını 2012’de kazandı. 

“Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza İnfaz Kurumları Yönetmeliği”nde önemli bir değişiklik yapılarak şu madde eklendi:

“Hasta hükümlü ve tutukluya, diyetisyen veya hekimlerin belirleyeceği besinler verilir. İnancı gereği veya vegan/vejetaryen türü özel bir beslenme şekline sahip hükümlü ve tutukluların talepleri, iaşe miktarı ile sınırlı kalmak üzere karşılanır. Eğitim merkezlerinde de bu uygulama yapılır.”

Belli ki yetkililer, yönetmelikteki değişikliği görmezden geliyor. 

İda Koçak’ın talebi, düşünsel/felsefi eğilimi ve etik değerleri nedeniyle hayvansal tüketimi reddetmesinin sonucudur. Bulunmayan, adı bile bilinmeyen pahalı yiyecekler değil, sadece hayvansal madde içermeyen yemek talep ediyor. Bu insan hakkıdır. 

Tüm cezaevi yöneticilerini, 2012’de yapılan yönetmelik değişikliğine uygun davranmaya çağırıyorum!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları