Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dinler koruma altındaysa, felsefi yönelimler de koruma altında olmalı

05 Ocak 2020 Pazar

Geçenlerde Facebook’ta ALF’nin (Animal Liberation Front - Hayvan Özgürlüğü Cephesi) kurucusu Ronnie Lee’nin bir paylaşımını gördüm. Şöyle yazmıştı:


Jordi Casamitjana, veganizmin dinler gibi ‘koruma altındaki bir inanç’ olması için mücadele ediyor. Lütfen videoyu izleyin ve kampanyasını destekleyin.


Jordi, 18 yıldır etik vegan olan bir zoolog. Bir hayvan koruma örgütünde çalıştığı sırada, emeklilik primi için ödeme yaptığı kurumun hayvan deneyleri, ilaç endüstrisi, petrol, sigara şirketleri ile işbirliği olduğunu tespit etmiş. Çalıştığı örgüte bunu etik bulmadığını bildirmiş.


Ancak durumun değişmediğini görünce konuyu iş arkadaşlarına aktarmış. Çünkü isteyen emeklilik fonunu değiştirebiliyormuş. Çalışanlara bunu söylediği için işten atılmış ve disiplin soruşturmasına uğramış.


İşten atılma nedeninin etik vegan olması olduğunu söylüyor Jordi. Şikâyet etme hakkı olup olmadığını araştırdığında, herhangi bir ülkede bir insanın sadece etik vegan olduğu için işini kaybedebileceğini görmüş.


Çünkü veganizm, yaş, cinsiyet, engelli olma durumları gibi koruma altında değil. Sonuçta felsefi duruşu nedeniyle haksız bir şekilde kovulduğu için dava açtı Jordi ve o dava geçen cuma günü görüldü. Mahkeme, veganizmin “felsefi bir inanç” olarak koruma altına alınması gerektiğine karar verdi.


* * *


Bir süre önce Ankara’da bir üniversitenin hukuk fakültesi genel kamu hukuku anabilim dalı başkanı, aynı konuda bana bir e-posta gönderdi. Veganlığın “inanç özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi üzerine fikir aşamasında olan bir çalışmasından söz etti.


Ona da söylediğim gibi, veganizm, 1998 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesine göre “inanç olarak koruma altına alınan haklardan” biri olarak görülüyor. Bu durum Birleşik Krallık’ta 1992’de H. v. the United Kingdom davasıyla da gündeme gelmişti. Ama Brexit sonrası bu hak da risk altında.


Benim bu konudaki yaklaşımım, veganlığın “inanç özgürlüğü” olarak tanımlanmasının doğru olmadığı yönünde. Elbette tersini savunanlar, veganların toplumsal hayatta ayırımcılığa maruz kalmalarını önlemek açısından yararlı olacağını düşünüyor.


Çünkü “inanç özgürlüğü” kapsamına alınırsa, sadece veganları kovulmaktan korumakla kalmayacak. Aynı zamanda işyerinde, hastanelerde, okullarda tamamen bitkisel seçeneklerin de sunulması bir hak olacak. Kimse doğrudan hayvan sömürüsü içeren bir aktivitede yer almaya zorlanamayacak.


* * *


Bunların hepsi iyi ama veganizmin “inanç özgürlüğü” kapsamına alınması, çok yanlış bir algı yaratır. Veganizm, bir insanın hayvansal ürünler yememe, kullanmama hakkı olarak sınırlı bir şekilde ifade edilmemeli.


Hayvanların da insanlar gibi bilinç sahibi duyarlı canlılar olduğu gerçeğinden hareketle, onlara uygulanan meta statüsünü ve sömürüyü reddeden ve yaşam haklarını savunan özgürleştirici bir etik tutumdur veganizm. İnsan, bu etik tutum nedeniyle kendini zulüm zincirinden çeker.


Veganizmin, çıkış noktası ve odağı hayvanlar için de adalet ve özgürlüktür; bu nedenle toplumsal adalet mücadelesinin asgari gereğidir. Adalet, hiçbir zaman birilerinin inancı olarak görülmemeli.


Bu bir “inanç” olarak gösterilirse kişiselleşir ve başkalarının bunu kabul etmemesine de saygı duymak gerekir... Oysa bilinç sahibi duyarlı canlıların yaşam hakkı, kişilerin tercihine bırakılamaz.


* * *


Bu düşüncemi Ronnie Lee’ye ilettiğimde aynı görüşte olduğunu belirtip şu yanıtı verdi: “Veganizmin ‘inanç’ olarak tanımlanması üzücü; çünkü gerçekte mantıksız bir inanç değil, rasyonel bir felsefe. Bu açıdan çok farklı.


Sonra da ilk yaptığı paylaşımı düzeltip bir satır ekledi: “Mantıksız inanç sistemleri (dinler) koruma altına alınırken, akılcı etik felsefelerin bu korumadan yoksun olması bana tuhaf geliyor!


Veganlara yönelik ayırımcılığa çok uzun zamandır en yoğun olarak maruz kalan biriyim. Elbette veganların hayatının daha kolay olmasını en çok isteyenlerden biri de benim. Ancak bunun doğru yaklaşımla yapılması gerekiyor.


İnanç özgürlüğü” yerine “felsefi yönelim” denilirse daha uygun olabilir.


Veganizmin inanç ile uzaktan yakından ilgisi yok. Aksine var olan insanmerkezci türcü sistemi akıl ve etik süzgecinden geçirip tümüyle sorgulamayı gerektiriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları