Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çare sosyalizm ama bir şartla...

24 Kasım 2019 Pazar

Fransa’da 22 yaşında bir genç, üç hafta önce üzerine benzin dökerek kendini yakmaya çalıştı. Facebook’tan yayımladığı mesajda ekonomik sıkıntı çektiğini belirterek “yaşasın sosyalizm” diye yazmış. 


Aynı gün Kadıköy’de üniversiteli öğrencilerin eylemi vardı. Joker, V for Vendetta, Salvador Dali maskeleriyle öğrenciler, “Bu ülkede 4 kardeş, 4 yetişkin insan, bu sefil düzen içerisinde sessizce intihar etti. Biz bu sessizliği bozmak zorundayız” diyerek yürüyüş yaptı. 


Şili’de hepsi siyah renkli kıyafetler içindeki gençler yürüdü. Metrelerce uzunluğu bulan protestoda, tek gözleri bandajlı ikişer genç birbirine sarılarak arka arkaya dizilmişti. Amaçları polis şiddetini protesto etmekti. Çünkü metro ücretlerine yapılan zamla başlayan eylemlerde, polisin silahlarını doğrudan insanların yüzüne hedef alması sonucu 230 kişi görme yetisini kaybetti...


Benzin fiyatlarına yapılan zammın ardından halk, İran’da protesto gösterileri düzenledi. Bunun üzerine hükümet, ülke çapında internet erişimini engelledi. Bu yüzden gösterilerde ölen olursa duyulamayacak.


Irak’ta işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmeti yetersizliği nedeniyle 1 Ekim’de başlayan çatışma yoğunlaşıyor. O tarihten bu yana 320 kişi yaşamını kaybetti.


Lübnan’da vergi politikalarına karşı geçen ay başlayan gösteriler sonucu Başbakan Hariri istifa etmek zorunda kaldı. 



Temel sorunun kaynağı kapitalizm



Türkiye’de son haftalarda geçinemediği için yaşamına son verenleri de düşünürseniz, dünyanın hemen her yerinde insanların temel sorununun kaynağı aynı: kapitalizm. 


Sokak eylemlerinde yer alan gençlerin söylediği önemli bir cümle var: Bizi genç işsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe mahkûm eden kapitalizmin çarkları arasına bedenlerimizi bırakmak istemiyoruz!


Toplumları bireysel faydacılık temelinde kurgulayan kapitalizm, sömürüyü öyle arsızca boyutlandırdı ki, gezegenin geleceği için bu sistemi sonlardırmaktan başka yol yok. 


Yaşadığımız dönemde sömürü üç şekilde ortaya çıkıyor.


- İnsanın insanı sömürüsü (zengin yoksul çatışması)

- İnsanın hayvanı sömürüsü (insan olan hayvanların başka bir tür olan insan olmayan hayvanları mal, eşya ve köle olarak kullanması)

- İnsanın doğayı sömürüsü (insanlığın üzerinde kendisinin de yaşadığı tek gezegen olan dünyayı yok edişi).


Tüm bu çarkın dönmesi için yaratılan devletler ise, sermayedarların, zenginlerin ve statü sahiplerinin borazanı... Temelden çürük, baştan kokuşmuş bu yapıdan ne adalet çıkar ne özgürlük! 



Devrim kavramının içini boşaltmadan...



Bu ortamda yaşanan küresel kaos şaşırtıcı değilse, bunun çözümü nedir? İnsan, aklı ve deneyimleriyle bunun yanıtını çoktan buldu. 

Emeği, yaşam hakkını, paylaşmayı, eşitliği ve ortak yararı gözeten bir sistem kurulabilirse, hepimizin gelip geçici olduğu bu dünyada biraz olsun huzur bulma umudumuz olabilir.


Zengini kayırmayan,

Önceliği daima (insan ya da hayvan) bilinç sahibi duyarlı canlıların yaşam hakkına veren, 

Sömürmeyen ve adaleti herkes için aynı titizlikle sağlayan bir sistem kurmak gerekiyor.


Hiç kuşkusuz insanlığın ortak sorunu kan emici kapitalizmdir. Onun ürünü olan haksız sistemin çaresi ise sosyalizmdir. Ancak bir şartla: Sosyalizm, 21. yüzyılda güncellenmek ve hayvanların metalaştırılmasını reddetmeyi de temel hedefleri arasına almak zorundadır.


İnsanmerkezci sistemin, 6. büyük yokoluşa yol açtığı bu dönemde, sadece yeşili koruyup doğanın bir unsuru olan hayvanlara yönelik katliama sessiz kalarak ve hatta onu destekleyerek gezegeni kurtaramazsınız. 


En acısı da, bu durumda, adalet ve özgürlük söylemi, sömürü karşıtlığı ve ekososyalizm eksik kalır, etik tutarsızlığın ağına düşersiniz. 


Tür sosyalisti ya da türcü sosyalist olursunuz.


Ve devrim kavramının içi boşalır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları