Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu artık bir ölüm kalım mücadelesi

22 Haziran 2022 Çarşamba

“Laiklik mi kaldı ki sürekli laikliğe aykırı uygulamaları yazıyorsun...” dedi biri.

Aslında “laiklik kalmadı” yerine, “laiklik anayasal ilke olsa da iktidar tarafından sürekli çiğneniyor” demek gerekiyor. 

Bu nedenle AKP hükümetlerinin laiklik karşıtı uygulamalarını ısrarla anlatmak gerekiyor. 

AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı odak olarak tespit edildiğini unutturmamak gerekiyor.

İktidarın laikliğe aykırı her sözünü ve eylemini gündeme getirmek için de sürekli yazmak gerekiyor.

Bu eylemlerden sonuncusu, Ankara Adliyesi’nde Kuran kursu açma girişimidir. 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca çalışanlara gönderilen mesajda, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yaz kursları kapsamında Ankara Adliyesi’nde görev yapan hâkim, Cumhuriyet Savcısı ve personel ile çocukları için adliyemiz merkez bina mescidinde 27 Haziran’dan itibaren Kuran Elifbası, Sureler ve Dini Bilgiler Kursu planlanmıştır” denildi ve kadın, erkek, kız ve erkek çocuklarının ayrı ayrı kursa alınacağı belirtildi.

LAİKLİK EN BAŞTA ADALET İÇİN ŞART

Yargıda ayrımcılığı körükleyen Kuran kursu planı, laik devlete tehdittir. Dinden bağımsız olarak insan haklarına dayalı bir hukuk düzenine ve anayasaya aykırıdır. Şeriat özlemcilerini cesaretlendiren bir uygulamadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, gericiliğin merkez üssü haline gelmiştir. 

Bu nedenle Avukat İsmail Çakmak, tepki çeken Kuran kursu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça hakkında Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikâyette bulundu. 

Şikâyet dilekçesinde, kursun, “fişlenme-dışlanma korkusunu ve tehdidini beraberinde getirdiğini, kursun asıl amacının da bu olduğunu, kurs duyurusunun demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine ve devletin geleceğine yönelik vahim bir kalkışma ve tehdit olduğunu” belirtti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça’nın kurs duyurusunu Adalet Bakanı’ndan habersiz yapmış olması pek olası değil. O nedenle avukat Çakmak, HSK’de Akça hakkında şikâyetin değerlendirildiği toplantıya Bakan’ın başkanlık etmemesini talep ediyor. 

Bu örnek de gösteriyor ki adaletin sağlanması için kurulan bir yapıya, hukuk düzenine dini inançlar karıştırılınca sistem tümüyle çöküyor. Bu nedenle laiklik, en başta adalet için şart! 

KADIN KATİLLERİNİ KOLLAYAN DÜZEN!

Cinayeti canice tasarladı.

Bağ evine götürdü. 

Boğmaya çalıştı, henüz canlı iken bir varile soktu. 

Ormanlık alanda diri diri yaktı.

Üzerine beton döktü ve nehre attı.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğrencisi 27 yaşındaki Pınar Gültekin, bu şekilde vahşice öldürüldü...

3. Ağır Ceza Mahkemesi, “canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme” suçundan yargılanan katil Cemal Metin Avcı’ya verilen müebbet hapis cezasını “haksız tahrik” indirimi yaparak 23 yıla indirdi! Katile yardım etmekten yargılanan beş kişi ise beraat ettirildi.

“İstanbul Sözleşmesi’nden iyi ki çıkıldı” diyen 32 yaşındaki Avcı, sadece 14.5 yıl hapis yatıp çıkacak. Kan donduran vahşeti gerçekleştiren katil 46 yaşında serbest olacak!

Ülkeyi nasıl bataklığa çektiklerini, ahlaken toplumu nasıl çökerttiklerini görüyor musunuz? 

Ranta, zulme, gericiliğe ve baskıya karşı Gezi Parkı’nda onurlu bir direniş gösterenler yalanlara dayalı iddianamelerle içeriye tıkılırken, kadın katillerine “haksız tahrik” indirimi yapılıyor.

Kadın katillerini koruyan, yargıda dinselleşme ve adalette şer’ileşme yolunu açan bu düzen değişmek zorundadır. 

Bu artık bir ölüm kalım mücadelesidir!

Bu iktidar, kadın düşmanıdır.

Bu iktidar, laikliğe tehdittir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları