Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Abdi İpekçi… Adalet ve demokrasi katledilirken

03 Şubat 2022 Perşembe

Geçen hafta Adalet ve Demokrasi Haftasıydı. 24 Ocak, 31 Ocak, 1 Şubat tarihlerini içeren hafta… Yani Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un, Abdi İpekçi’nin katledildiği günleri içeren hafta… Memlekette nasılsa adalet ve demokrasi bolluğu var, haftası da vardı! 

Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Abdi İpekçi… Geçen hafta ne çok, ne çok katledildiler! Çocuklar üzerinden katledildiler. Televizyonda kadınlar üzerinden katledildiler. Gerçek hayatta erkek egemen baskıcı, kendine benzemeyeni ya da biat etmeyeni yok etmeye azimli zihniyet tarafından katledildiler.

GAZETECİLİK VE HUKUK ADINA ÖZÜR 

Geçen hafta Abdi İpekçi, Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu, en çok Sedef Kabaş üzerinden bir kez daha katledildiler. Gazetecilik mesleğiyle hak, hukuk, adalet kavramları bir kez daha Sedef Kabaş aracılığıyla katledildi. 

Abdi Bey de Uğur da gazeteciliğin, Muammer Aksoy da hukukun adeta kutsal meslekler olduğuna inanmış, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularıydılar. Üçü de laikliği, demokrasilerin olmazsa olmazı sayarlardı. 

Onları tanıyorsunuz, sizlere anlatacak değilim, olsa olsa bugün onlardan ancak özür dileyebilirim. 

Kendine “gazeteciyim” diyen, kendine “hukukçuyum” diyen ülkemdeki her insan adına Abdi İpelkçi’den, Uğur Mumcu’dan ve Muammer Aksoy’dan özür diliyorum. 

Gazeteci olduğunu sanan ve bir başka meslektaşları Sedef Kabaş’ın 13 günden beri hapiste olmasına isyan etmeyen gazeteciler adına özür diliyorum. 

Kadın meslektaşlara vurmanın iştahı ve şehveti içinde ağızları köpüren yetkililer ve sözde gazeteciler karşısında hâlâ susan kadın hakları kuruluşları adına özür diliyorum. 

Sorgusu, soruşturması yapılmadan, iddia dosyası hazırlanmadan, yasal şartlar oluşturulmadan, masumiyet karinesinin, yani anayasamızdaki “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” ilkesi ayaklar altına alındığı için bu ülkede “hukuk”la ilgili herkes adına özellikle Muammer Aksoy’dan özür diliyorum. 

Çağrıldığında, karakola gidecek olanın gece yarısı evden baskınla alınmasına; bedava uçak bileti verseniz, kaçmayı aklından geçirmeyecek olana sanki yargılanmış, sanki hakkında hüküm verilmiş, sanki mahkûm olmuş, gibi cezalandırılmasına ses çıkarmayanlar adına özür diliyorum. 

DEMOKRASİ Mİ DEDİNİZ? 

 Biliyorum bu özrün, Sedef Kabaş’a bir yararı yok. Ama yarın öbür gün torunlarım “Sen Adalet ve Demokrasi Haftasında adalet katledilirken ne yaptın” diye sorarlarsa başımı öne eğmemek için yazıyorum bunları… 

Geçen hafta, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Samsun Şubesi’nde “İleriyi gören aydın: Uğur Mumcu”yu anlattım: 

Benden çok Uğur Mumcu aldı sözü, “Dinsel gericiliğin siyasal sömürü olarak kullanıldığını” anlattı. “Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Din duygularının ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılması ile din, din olmaktan çıkar, siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, bu sömürünün sonu gelmez..”

Atatürkün laiklik ilkesinin ancak ve ancak özgürlükçü demokrasilerde savunulacağına inanıyorum... Demokrasilerde çözüm yolları yasaklarla değil, özgürlüklerde aranmalıdır.”

“Çare, solda ve sağda, düşünce özgürlüğünü kısıtlayan bütün engellerin kaldırılmasıdır. Bir başka çare de yoktur. Ancak, özgürlükçü ve demokratik toplumlarda bu ‘siyaset-tarikat-ticaret’ üçgeni ile savaşılır. Kapalı rejimlerde ise bu akımlar, devlet kadrolarını, sinsi ve karanlık yöntemlerle ele geçirirler.”

 “Toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri, adalet duygusudur. Bu duygu bir kez yara aldı mı demokrasinin temelleri sarsılmıştır.”

NOT: Sevgili Okurlar, Fatma Girik’in CRR’deki cenaze törenine ilişkin uzunca bir yazı, altında benim imzamla sosyal medyada dolaştırılmakta. O yazıyı ben yazmadım. Bilginize. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Casus olmaya beş kala... 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları