Sınırsız kötülük karşısında ne yapmalı?

24 Ekim 2024 Perşembe

Bu güzelim vatanda cehennemi yaşıyoruz günlerdir. “Yenidoğan çetesi” değil, “bebek katledenler çetesi” deyin artık buna! 

Dünyanın herhangi bir yerinde, böyle bir olay, sadece sağlık bakanını değil, hükümeti de götürürdü! Ama burası Türkiye! 

Hayvan katliamlarına, kadın katliamlarına neden olan alçakça alınan politik kararları fırsat bilip kolları sıvayanlar art arda kadınları, hayvanları, çocukları ve doğayı öldürürken... Akla başında olanlar bunlara karşı mücadele verirken... Şiddet, katliam, tecavüz oranları hızla yükselirken Narin’le, ardından Sıla bebekle sarsıldık, şimdi de bebek katliamlarıyla yüz yüzeyiz. Cehennemi yaşıyoruz. 

Korkarım ki bebeklerden sonra, yaşlıları da katletmeye başlar, insanları Allah’la aldatan bu dini bütün caniler. Bu yalnız benim değil, birçok insanın da dillendirdiği bir korku! 

Bunların hepsi bir bütün. Bunları birbirinden bağımsız düşünemezsiniz! Ekonomideki bozukluk, hukuk sistemindeki çürüme, yargının siyasal erkin hizmetine girmesi, eğitim sistemindeki yozlaşma, sağlık sistemindeki çöküntü, hepsi bir bütün! Hepsi bir bütünün parçaları! 

Tıpkı bileşik kaplar yasasında olduğu gibi. Zaten o nedenle “Her toplum, layık olduğu hükümetle yönetilir” ya da “Balık ... kokar” gibi ünlü sözlerimiz var ya.

CEHENNEMİ YAŞAMAK

Çok sık duyuyorum: “Artık dayanamıyorum. Cehennem azabı bu. Ağlamadan haber izleyemez olduk. Toplumsal depresyondayız. Mahvolduk. Bu kadar kötülük hiç yaşamamıştık.” 

İslam dininde cehennem kavramı, hayattayken yaptığımız kötülüklerin cezasını çekmek için var. Ancak kötülük sınır tanımayınca ne var, onu bilemiyorum. Cehennem, ahirette yalancıların, hırsızların, katillerin, hak yiyenlerin ama aynı zamanda zalimlerin de azap çekeceği yer. Biri siyasetçilere bunu anımsatmalı. 

Dante’nin “Cehennem”i, İlahi Komedya’nın bir bölümü ve o cehennemde hiç umut yok. Kapısında, “Ey buraya giren, bütün umutlarını ardında bırak!” sözleri var! 

Jean Paul Sartre için “Cehennem, başkalarıdır”

Oscar Wilde içinse “Cehennem içimizdedir” ve “hepimiz kendi şeytanını içinde barındırır”

Resim ve sanat tarihi “cehennem” tasvirleriyle dolu. Ama onlardan söz etme sırası değil.

ÖNERİLERİM 

“Cehennemi yaşıyoruz”la başlayıp bütün o yakınmaları sıralayanlara birkaç önerim var: 

Umutsuzluğu üzerinizden atın! Biz, yokluklar içinde bırakılmış, Saray tarafından sömürülmüş, en korkunç zamanlarda, en büyük olanaksızlıklar içinden silkinip ayağa kalkmış bir milletiz. Yine yaparız, yapabiliriz. 

Yeter ki susmayın! Sorgulayın! Öğrenin! Araştırın! Tartışın! Yanlış bulduğunuza karşı çıkın! Tepki gösterin! İnsanı en umutsuz kılan şey, tepkisizliktir! 

Ben tek başıma ne yapabilirim ki demeyin sakın! Herkesin yapabileceği bir şey var. Her ne yapıyorsanız onun en iyisini yapmaya çalışmak bile bir adım. 

Unutmayın! Suçlulardan mutlak hesap sorun! Kötülüğü ve haksızlığı yapanın mutlak karşısında durun. İntikam almak için değil. Cezalandırmak için değil, (onu yapmak yasaların işi) tam aksine kendinize farklı yaşam alanları açabilmek için. 

Mutlak hayatta size güç verecek, huzur verecek, cesaret verecek, düşlerinizin, özlemlerinizin peşinden koşun. Asla vazgeçmeyin! Hedefe ulaşmak değil, o hedefe varmak için çıkılan “yolculuktur” önemli olan!

Kendinize küçük sevinçler yaratmaya çalışın. Herkesin buna gereksinimi var. Gülümseyin, gülümsetin. Bir çocuğa, bir ağaca, bir çiçeğe, bir hayvana, bir kitaba, bir şiire, bir müziğe sarılın. Gözlerinizi kulaklarınızı, ruhunuzu, size güzel gelene, huzur verene çevirin.

Kötülüğe, sınırsız kötülüğe karşı mücadele ettikçe, mücadele edenler çoğaldıkça yalnız olmadığınızı, umutsuzluğu geride bıraktığınızı, güçlendiğinizi, her geçen gün daha da güçlendiğinizi göreceksiniz! 

Not: Sevgili okurlar, 26 Ekim Cumartesi saat 16.00’da Tarihçi Kitapevi’nde (Moda) “İşte Hayat, İşte Yazmak” başlıklı bir söyleşim var. Yolu düşenleri beklerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nereden nereye... 17 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları