Zeynep Miraç

Yeni Türkiye'nin yeni sembolü

11 Ekim 2015 Pazar

Ahmet-Zeynep-Efe Özal, Mert- Berk Çiller, Fatih Erbakan... Siyasetçilerin çocuklarıyla ilgili, gazete sayfalarını dolduran sayısız haber okuduk. Siyasetçi oğlunun siyasete yakınlık duyması da pek yeni sayılmaz, pek pırıltılı bir örnek olmasa da Tuğrul Türkeş duruyor önümüzde.

Yine de Bilal Erdoğan, bir siyasetçi çocuğu olmanın ötesinde bir portre olarak çıkıyor karşımıza. Kartların yeniden karıldığı, kuralları kazananların yeniden yazdığı ‘Yeni Türkiye’nin sembolik bir portresi olarak...

Bir yanda dünyanın muteber okullarından aldığı diplomalar, bir yanda toplumun yüzde ellisi tarafından sorgulanan kavrayışı duruyor. Bir yanda son günlerde gündeme geldiği şekliyle İtalya’da devam ettiği doktorasıyla bir tevazu kalesi gibi görünürken, öte yanda TBMM tarafından bir üniversite kurmasına onay verilen TÜRGEV’in yönetim kurulu üyesi sıfatıyla akademik haddini zorluyor.

Ahmet Özal’ın siyaset hevesini, Fatih Erbakan’ın dini referanslarını, Efe Özal’ın ticari kıvraklığını bünyesinde birleştirmişe benziyor.

 

Adını bir romandan alıyor

Necmettin Bilal Erdoğan’ın doğum tarihi 23 Nisan 1981. Necmettin, dinin yıldızı demek. Bilal’in anlamı ise su gibi ıslatan. Oğlunun doğum haberini, 12 Eylül sonrası kapatılan Milli Selamet Partisi’nin bir duruşmasında, Mamak’ta aldığını anlatıyor Recep Tayyip Erdoğan:

“Mahkeme kuyruğundayken eşimin doğum haberini aldık. Ve arkadaşlarla şakalaşmaya başladık. Arkadaşlardan biri, ‘Ne düşünüyorsun, Necmettin koy’ dedi. Ben de eşime ‘Necmettin koyalım’ dedim, o da ‘Bilal koyacaktım’ dedi. Şule Yüksel Hanım’ın Huzur Sokağı kitabından çok etkilenmiş. O zaman göbek adı ‘Bilal’ olsun dedim. Böylece ‘Necmettin Bilal’ koyduk.”

 

Şanslı azınlık

Necmettin Bilal, dört kardeşin ikincisi. Kendisinden bir yaş büyük bir ağabeyi (Burak), iki de kız kardeşi (Esra ve Sümeyye) var malumunuz.

Necmettin Bilal Erdoğan, Türkiye’nin ilk Anadolu lisesi ile imam hatip lisesi müfredatlarını birleştiren okulu sıfatını taşıyan Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite öğrenimi için ABD’ye, Indiana Üniversitesi’ne gitti. Bu tercihin nedenini yıllar sonra farklı katsayı uygulamasının imam hatip liseleri mezunlarını mağdur ettiği bilgisiyle açıkladı:

“Bir imam hatip mezunu sınavda ne kadar başarılı olursa olsun, evvelden girebileceğini düşündüğü, hayalini kurduğu üniversitelere, fakültelere giremeyecek noktaya gelmiştir. Yüz binlerce gencin hayalleriyle, gelecekleriyle oynanmıştır. Doğrusu ben imam hatip mezunları içindeki şanslı azınlıktaydım. Benim için bir kapı kapandı, ama başka bir kapı açıldı.”

O kapı Indiana Üniversitesi’ydi. Burada siyaset bilimi okudu. 2002 yılında lisans öğrenimini Türk Dış Politikasını Kıbrıs’ı nasıl etkilediğine dair yazdığı tezle takdir derecesiyle tamamlayıp Harvard’a yüksek lisans yapmaya gitti.

2004 yazında Harvard Üniversitesi’nde kamu yönetimi yüksek lisansını tamamladı Bilal Erdoğan. Ardından Dünya Bankası’nda staja başladı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi projelerinin danışman kadrosundaydı. Bu sırada babasının yaptığı ABD ziyareti “Başkan Bush, Bilal’i sordu” manşetleriyle haber oldu. 2005’te onunla ilk söyleşiyi Vatan gazetesinden Safile Usul telefonda yaptı. Vatan hasretinin boğazına kadar geldiğini, eşinin tahsili bitince İstanbul’a döneceklerini söylüyordu. Döndüğünde ise AK Parti’de siyasetin bir parçası olmayı planlıyordu. “Politikada babanızın gölgesini aşabilir misiniz?” sorusuna gülerek soruyu tekrar edip “Ben böyle bir şey düşünmüyorum” cümlesiyle cevap verdi.

Zaten henüz ortaokul öğrencisiyken, babasının Refah Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğu dönemde uzatılan mikrofona SHP adayı Zülfü Livaneli’nin müziğini sevdiğini ve büyüyünce politikacı olmak istediğini anlatıyordu.

İstanbul’a dönüş hemen gerçekleşmedi, stajın ardından ABD’nin önemli düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olarak işe girdi.

Şu sıralar İtalya ziyaretiyle gündeme taşınan Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki doktorasına da bu sırada başladı.

 

Dedelerden miras adlar

Akademik ve ticari kariyeri ilerlerken ailesini de genişletti. 2007’de ilk oğlu Ömer Tayyip, 2013’te ise Ali Tahir doğdu. Tayyip’in adını kimden aldığı aşikâr. Tahir isminin hikâyesi ise epeyce ilgi çekici. Psikiyatr Cemal Dindar’ın sıra dışı inceleme kitabı “Biat ve Öfke”den edindiğimiz bilgiye göre (o da Enis Tayman’ın 2006 tarihli Tempo haberini kaynak alıyor) Tayyip Erdoğan’ın dedesinin dedesi Bakatoğlu Ahmet oğlu tarafından öldürülüyor ve adı ailede kuşaktan kuşağa aktarılıyor (Bilal Erdoğan’ın ağabeyi Ahmet Burak adını taşıyor). Bakatoğlu Ahmet’i öldüren oğlunun adı ise Tahir... Bilal Erdoğan’ın küçük oğluna verdiği ad.

Ali Tahir’in 40’ı çıkmamıştı ki 17 Aralık operasyonu patladı. Bir anda Bilal Erdoğan’ın babasıyla yaptığı telefon konuşmaları döküldü ortaya... 25 Aralık’ta ise ikinci dalga geldi. Savcı Muammer Akkaş, Bilal Erdoğan’ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağıran bir evrak hazırladı. Suçlama, yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’e nüfuzunu kullanarak bağış almaktı. Ali Ağaoğlu’nun Küçükbakkalköy’deki 100 milyon dolar değerindeki 20 dönüm araziyi, Maslak 1453 projesi önündeki engellerin kaldırılması için TÜRGEV’e bağışlaması fezlekedeki örneklerden biriydi.

Emniyet, savcının talimatını yerine getirmedi. Bilal Erdoğan ifadesini ancak 5 Şubat’ta, soruşturmaya Akkaş’ın yerine atanan yeni savcılara verdi. İddiaları yalanladı.

 

Ayarlar bozulunca

Soruşturma takipsizlikle sonuçlandığında ülkenin bir yarısı Bilal Erdoğan’ın suçlu olduğuna, diğer yarısı ise bunun ‘Paralel’lerin komplosu olduğuna çoktan inanmıştı bile. TÜRGEV yeni bağışlar almaya, Bilal Erdoğan siyaset sahnesinde daha sık görünmeye devam etti...

O günlerden geriye adalet, hukuk, ahlak değil; ‘paraları sıfırlamak’, ‘kupon arazi’, ‘babacığım’ gibi sözcükler kaldı. Bir de bütün ülkenin bir daha düzelmemecesine bozulan ayarı...

O ayar bozuk olmasa Fuat Avni nam, ne idüğü belirsiz bir sosyal medya mahluku bu denli iştahla okunmazdı. O ayar bozuk olmasa, Bilal Erdoğan’ın İtalya’ya taşındığını böyle bir kaynaktan öğrenmezdik. O ayar bozuk olmasa, Cumhurbaşkanı’nın oğlunun tahsil hayatı bizi ilgilendirmezdi. O ayar bozuk olmasa, henüz doktorasını tamamlamamış bir zatı muhterem üniversite kurmayı aklına dahi getiremezdi. O ayar bozuk olmasa, Cumhurbaşkanı’nın oğlunun doktora için değil de adaletten kaçmak için İtalya’ya gittiğini düşünmeye gerek kalmazdı.

O ayar bozuk olmasa...

 

Ticarete ilk adım

Türkiye’de siyaset yapmak kadar ticaret yapmak da ilgisini çekiyordu. İlhan Taşcı’nın Cumhuriyet’te 27 Aralık 2013 tarihinde yayımlanan haberinden öğrendiğimize göre farklı sektörlere yatırım yaptı. Ticarete ilk adımını ağabeyi Burak Erdoğan’ın eşi Sema Erdoğan ile birlikte Atatürk Havalimanı’nda Atagold’un kuyumculuk mağazasına ortak olarak attı. Sonra ‘gemicik’lerle tanınan aile şirketi BMZ Group Denizcilik ve İnşaat A.Ş. ile denizcilik sektörüne adım attı. ABD’li makyaj malzemesi üreticisi Bellapierre Cosmetics’in ürünlerini Türkiye’de satan Maye Dış Ticaret isimli şirkete ortaklığıyla kozmetik sektörüne girdi. O da yetmedi, kokulu meyve sabunu satan Mis Hediyelik Eşya Sanayi Ticaret Limited Şirketi eklendi listeye. Arkasından gıda sektörü geldi; Doruk Izgara Limited Şirketi.

 

'Mazbut' bir kızla evleniyor

Bilal Erdoğan’a adını veren “Huzur Sokağı” romanındaki başkahraman Bilal; dini bütün bir üniversite öğrencisi. Kendisi kadar ‘dini bütün’ olmayan Feyza’ya âşık olsa da gidip ‘mazbut’ bir kızla evleniyor. Romanın geri kalanı bu iki âşığın buluşma çabalarıyla geçiyor.

Bilal Erdoğan ise aşkı kendisi gibi mazbut birinde bulacak kadar şanslıydı. 10 Ağustos 2003, Bilal Erdoğan için önemli bir tarih. Reyyan Uzuner ile evlendikleri gün bu. Bu evliliğe aracılığı Şefkat Vakfı’nda Reyhan Uzuner ile birlikte çalışan, AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş’ın eşi Meliha Hanım yaptı. Aynı zamanda çiftin nişanının da ev sahibiydi.

Evlendikten sonra öğrenimine ABD’de devam edeceğini söyleyen Reyyan Uzuner, nişanın ardından liseden tasdikname aldı. Nikâh ise henüz 17 yaşında olduğu için Fatih 3. Sulh Mahkemesi’nden alınan kararla gerçekleşebildi.

Dokuz bin davetlinin katıldığı nikâh töreni ne bir otelde ne de evlendirme dairesinde yapıldı. Reyyan ve Bilal Erdoğan aynı gün 21. Dünya Felsefe Kongresi’ne de ev sahipliği yapan Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde attılar imzalarını.

Damatlığın iki katı zam Nikâh memuru İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna; gelin hanımın şahitleri Arnavutluk Başbakanı Fatos Nano, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve AKP İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş; damat beyin şahitleri ise TBMM Başkanı Bülent Arınç ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi idi.

Damada saat, geline kolye hediye eden Berlusconi yolsuzluktan yargılanmış ancak Bunga Bunga partilerinden ötürü henüz suçlanmamıştı. İtalyan Başbakan, Türkiye medyasını nikâhın ardından öpmek için gelinin eline hamle etmesi, böyle Frenk âdetlerine alışık olmayan Reyyan Hanım’ın elini çekmesi ve Berlusconi’nin epeyce eğilerek buseyi kondurmasıyla meşgul etmişti.

 

‘Tam zamanında evlendim’

Çift, önceden planladıkları gibi evlenip ABD’ye gitti. Bilal Erdoğan’ın eğitimi için... Evlenmelerinin üzerinden bir yıl dahi geçmemişti ki, Bilal Erdoğan’dan ilginç bir açıklama geldi: “Evlenince notlarım yükseldi.” Tam zamanında evlendiğini söylüyor, biraz gecikince “bu işlerin zor olduğunu” iddia ediyordu. Oysa henüz 23’ündeydi.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kendine müslüman 25 Haziran 2016

Günün Köşe Yazıları