Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Küstahlık ve kibir dorukta
BM Genel Kurulu’na girişinden kürsüye çıkışına, konuşmasına başlayış ve icra edişinden kürsüden ayrılışına kadar, adeta “Siz kimsiniz ya?..” tavrı içindeki bir Amerika Başkanı izledik.
Hani, benzetmek gibi olmasın, “Muhtarlara hitap eden bir Beştepe Başkanı” havası vardı Donald Trump’ta.
Kendini övdü. ABD’yi övdü ve bir kez daha meydan okudu.
“Küreselleşme diye bir şeyi tanımam” dedi.
“Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanımam” dedi.
“İran’a yaptırımlarımıza katılmayanları çizerim” dedi.
Rusya’nın adını bile anmadı.
Türkiye’nin T’sinden söz etmedi. Suriyeli sığınmacılar konusundaki fedakârlıklarını bir kalemde çizercesine “Ürdün ve bölgedeki bazı diğer ülkeler” diyerek cümle arasında ima yoluyla geçiştirdi.
İsrail’i bir kez daha “bağrına basarak” Ortadoğu ve dünyada bu konuda “Benim borum öter” demeye getirdi bir kez daha.
“Hak etmeyen hiç kimse, bundan böyle bizden yardım beklemesin” diyerek, “Ben-Biz ve Siz” gibi bir kamplaşmanın altını bir kez daha kalınca çizdi küstah ABD Başkanı.
Göreve geldiğinden bu yana, 2 yılda kendisinden önceki hiçbir ABD Başkanı’nın başaramadıklarını başardığını savunarak, Obama ve Bush dönemlerinin bile üzerini çiziverdi bir çırpıda.
Kibrin doruğuna çıktığı bölümde de “Bir şey benim hoşuma gitmiyorsa, kimsenin hoşuna gitmemeli” diyerek işin “suyunu” iyice çıkardı.
Hepsini bir araya topladığımızda, dünyanın bundan böyle giderek daha da endişelenmesini gerektirecek pek çok neden olduğunu hatırlattı bizlere. Sadece Rusya ve Çin başta olmak üzere büyük güçlerin değil, Avrupa Kıtası’nın ve Ortadoğu’da kendisine yüzde yüz sadık kalmayan hemen herkesin “adeta düşman” konumuna konulduğu bir “Yeni Amerikan Doktrini”ni acı bir manifesto gibi dünyanın suratına çarpıverdi.
Ülke bazında “Kendisini merkeze koyan ve kendinden başka hiçbir şeyi iplemeyen Tek Adam” manifestolarına alışkın bizlere pek bir aşina geldi.
Demokrasiyi dert edinen dünyanın geri kalan kısmına pek alışık olmadıkları bir meydan okumaydı bu.
Genel kurul salonundan çıkışta koridorda tesadüfen karşılaştıkları T.C. Cumhurbaşkanı ile ayaküstü “buz gibi bir merhaba” demeleri, kaderin garip bir cilvesiydi belki de.
“Ben sıramı savdım. Kürsü sana emanet” gibilerden bir bakışla merhabalaştıklarını sezdim, servis edilen ilk fotoğraflardan.
“Tanrı dünyayı ve Türkiye’yi korusun” diyorum.
Başka bir şey diyemiyorum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
En Çok Okunan Haberler
-
Erdoğan seçim için tarih verdi
-
Diploma soruşturmasında flaş gelişme
-
İyilik yapmak isterken mağdur oldu
-
Hırvatistan'dan kaleci açıklaması!
-
31 yaşındaki imam, camide intihar etti
-
Tanyeli tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti
-
Vali balkona çıktı, CHP'lilere nefret kustu
-
Türkiye'deki 'dindarlık algısı' dönüşüyor
-
Erdoğan'ın elini öpmüştü: O isme kritik görev
-
Bakırhan'dan, Bakan Tunç'a kameralar önünde tepki!