Yer İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi: Tartışma Vahdettin! CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, Türkiye Cumhuriyeti’nde padişahlık olmadığından bahsedip “Vahdettin, ülkesini terk edip kaçmış bir haindir, onu savunmanın yeri burası değildir. Siz devam edin Vahdettin’i savunmaya biz de Mustafa Kemal’i savunacağız” diyor.

Son yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım’ı geçip de belediye başkanı seçildiğinde İstanbul’u kaybetmek demek, Türkiye’yi kaybetmek demek olduğu için şok oldular, hiçbir şey olmasa da bir şey vardır deyip seçimi iptal ettiler! Aynı zarfın içinden çıkan oylardan sadece belediye başkanını seçen oyu iptal edip belediye meclisine verilen oya dokunmadılar!

Seçim tekrarlandı ve İmamoğlu bu kez büyük fark yapınca havlu attılar ama kaybettikleri rant büyüktü. Erdoğan, seni topal ördek yapacağım dedi. Neye mi güveniyordu? Çoğunluğu aldıkları ve tekrar oylatmadıkları İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne! İmamoğlu’yla uğraşmaktan; belediye meclisinde kavga çıkarmaktan; getirilen her karara karşı çıkmaktan, belediyenin malına mülküne eskisi gibi el koymaktan vazgeçmediler. 14 defadır üye sayısını değiştirdikleri UKOME’den taksi artırımı kararı çıkmıyor, nanik yapıyorlar! Dinci vakıflara devrettikleri belediye yurtlarını, emlaklarını geri vermiyor, hatta Adalar iskelesinden bile çıkmıyorlar.

YALAN VE PROVOKASYON

Metrobüs şoförü direksiyonda fenalık geçirip Avcılar’da kaza yaptı. Avcılar AKP’den gençler görevlendirilip kaza yerine giderek provokasyon yaptı: Binlerce kişi öldü, diye yalan attı! Sonra da Tevfik Göksu çıkıyor: AKP hiç yalan söylemedi diyor. Ben hiç orada oturmadım dediği evlerde de oturmuş mesela, küçük yalanlar sayılmıyor.

İZMİR’İ DE SİNDİREMEDİLER

İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını Tunç Soyer büyük başarıyla şölene mi dönüştürdü? Onu karalayacaklar! Vahdettin’e hain mi dedi? Onu yalanlayacaklar. Düşmana ülkenin anahtarını teslim edip onların gemisine binip giden padişah haindir. Mustafa Kemal’i Anadolu’ya o yollamışmış. Ne büyük yalan. Mustafa Kemal’i idama mahkûm etmişti. O üniformasını çıkarıp gitti, isyanı bastırmaya değil, isyan etmeye! Vahdettin’le Mustafa Kemal’i karşılaştırmaya kimsenin gücü yetmez, hele yeri de belediye meclisi hiç değildir! Üstelik boş laf karın doyurmuyor.

Halkın karnı aç, zekâ ve beden geriliği başladı! Türkiye tahılını, samanını ithal ediyor ve bunu en iyi çiftçisi, işçisi, öğrencisi yaşıyor, üç yerden maaşla ayda 300 bin TL cukkalayan bakan yardımcıları değil. Halk, İzmir’de Cumhuriyeti, düşman işgalinden kurtuluşu kutladı. Şu anda bir başka düşman işgalinde olduğunu düşünüyor ve Geççek diyor, bunu görün asıl.

Halk öfkeli, seçimi bekliyor, gelecekten umutlu yoksa yaşanacak gibi değil. Bu umudu karartmayın: İmamoğlu İBB’nin başında kalacak, İstanbul’u Tevfik Göksu’ya bırakmayacak, gece saatlerinde siyasileri ziyaret edip dolduruşa gelmeyecek. Biz ondan hizmet bekliyoruz. İstanbul dilenci kaynıyor, bununla mücadele etmeyen zabıtayı denetleyecek.

Ötekiler de kendilerinden umudu kesti, padişah rüyası görüyor! Bir tartışma programında gazeteci bir kadın bana “Cumhuriyet yerine keşke Amerikan mandası olsaydı, keşke Yunan kazansaydı” gibi bir şeyler söylemişti. O zaman ekranda böyle saçlarını savuramaz, WC temizliyor olurdun, demiştim. Tevfik Göksu da zabıta memuru olurdu en fazla; böyle gevşek gevşek gülemezdi...