Veysel Ulusoy

İstihdam, işsizlik, gelir ve göç sorunu

08 Mayıs 2022 Pazar

Ekonomik araştırmalarda yapısı ne olursa olsun, göç ile işgücü piyasası arasında etkileşim oldukça sık ele alınan bir konudur. Bu araştırmalar, göçü ekonomiye ve ekonomi-politik faktörlere etkisi kapsamında oldukça geniş bir bakış açısı ile inceler. Bazı durumlarda var olan işsizliği daha da artırıp artırmadığı, diğer durumlarda da ulusal çapta fakirleşmeye neden olup olmadığı irdelenir. 

Nicelik ve niteliğe bağlı detaylı verilerle modellemeler yapılır ve çoğu zaman da ücretler genel seviyesine etkileri ile karşılaştırmalı analiz yapılır...

Göç olgusu öncelikle geniş anlamıyla iki ana gruba ayrılır bu araştırmalarda...

İlki, olağan yani suların durgun olduğu zamanlardaki daha çok ekonomiyi derinden etkilemeyen ve belki de ona yardımcı türden olanı. İkincisi ise günümüzde Türkiye’de yaşanan ve kökeninde çevremizdeki kargaşanın yarattığı çerçevede, geniş yığınların ülkemizde toplanması sonucu oluşanı...

Göç olgusu ekonomik koşulların farklılığına göre çoğu zaman normal karşılanabilir. Ücretlerin daha yüksek, yaşam koşullarının daha rahat ve eğitim ile benzeri olanakların daha iyi olduğu ekonomilere yani ülkelere doğru bir eğilim her zaman vardır ve olacaktır da. Böyle olunca liyakatin var olan koşullarla buluşması yoluyla da işgücü piyasasında daha etkin bir dağılım ortaya çıkar. Yani iyi yetişmiş insan sermayesi ile ona uygun iş en uygun mekânda (ülkede, bölgede, vb.) buluşur. 

Bu verimlilik, bu büyümedir esasında. Özü itibarıyla olması gerekendir belki. Böyle durumda hem insanca bir yaşam hem de ülke kalkınması birlikte yol alır. 

İşgücü piyasasında uygun işin en uygun insanla buluşmasının ekonomide yarattığı ek getiriyi yabana atmayın lütfen. Harvard Üniversitesi öğretim üyelerinden ve bu konunun duayenlerinden biri olan George J. Borsaj, bir araştırmasında bu getirinin ABD ekonomisi için 5-10 milyar dolar olduğunu simülasyonlarla ortaya koymuştur.

Sıkı durun... Bu sadece ABD içinde eyaletler arası yani iç göçün sağladığı fayda. Bir de uluslararası boyutu var konunun muhakkak.

EĞER GÖÇ YIĞIN ŞEKLİNDE OLURSA...

İşte o zaman tüm olumsuzluklar yaşanmaya başlar ve çoğu zaman da kargaşaya neden olur. Ekonomik dengelerle beraber birçok etken karşımıza birer olumsuzluk olarak çıkar. Misafir olarak düşünülen bir süreç bir anda tüm dengeleri sarsacak niteliğe bürünür. 

Var olan reel ücretler aniden düşmeye başlar...

İstihdam yaratma kapasitesi olağan sınırların altına iner...

Genç işsizlik, hem de eğitimli olanlarınki inanılmaz artar...

Mekân/bölge/şehir seçimi olağan hallerin dışına çıkar...

Demografik denge, haliyle siyasi yapı bozulur...

Sermaye sahibi ücretlerden tasarruf ediyor yanılgısına düşer...

Aynı zamanda iş arayan iş, çalışan arayan çalışan bulamaz görünümü ortaya çıkar...

Üretkenlik ve etkinlik azalır ve ulusal bazda fakirlik aşırı bir sorun olarak karşımıza çıkar.

Çıktı da!

Hem de gözümüzün önünde, yurdumuzda.

Hem de karar vericilerin yardımıyla, bilerek ve isteyerek. 

Bir avuç dolar için, belirli bir grubun siyasi emelleri için.

Halka karşı, halkın geleceğini satarak.

Apaçık, gözümüze gözümüze sokarak.

Karar vericilerin illegaliteyi ve vergisiz çalıştırmayı “Fabrikanda Suriyeliyi çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma. Sonra ayak ayak üstüne at, ‘Ne olacak bu Suriyelilerin hali’ de” sözleriyle savunmalarıyla...

At izi it izine tam karıştı bu sefer.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları