Veysel Ulusoy

Enflasyonu mahkeme salonlarına taşımak...

24 Nisan 2022 Pazar

Tekel olmak, tekel oluşturmak sadece ürün piyasasında geçerli değilmiş. Türkiye İstatistik Kurumunu’nun (TÜİK) son günlerde kamuoyunda da epey tartışılan niyetinden öğreniyoruz bunu.

Artık hizmet sektöründe de tekel olmak ve tekel kalmak için yeni adımlar atılıyor. 

Bunun en taze örneği TÜİK’in niyetiyle karşımıza geliyor. 

Resmi istatistiklerin koordinasyonunda tek yetkili olan Türkiye İstatistik Kurumu’na alternatif olarak enflasyon hesaplanmasının önüne geçecek taslak bir çalışma basında haber oldu geçtiğimiz günlerde. Bu çalışmaya göre TÜİK dışında başka bir kurum, enflasyon hesaplayamayacak. Hesaplayıp kamuoyuna açıklayabilmek için TÜİK’e izin başvurusu yapacak.

TÜİK, Türkiye’de üretilen tüm verilerin kontrol ve izni tamamen bende olacak diyor bu niyetinde...

Diğer bir ifadeyle, toplayıp, derlediğiniz veri ile bir endeks veya yönelim/yöntem hesaplayıp halk ile buluşturmak isterseniz, bunun metodunun geçerlilik iznini artık TÜİK’ten almanız gerekecek.

Akıllara ziyan bir düşünce bu!

Bilimsel ilerlemenin ne demek olduğunun akla gelmeden kin ile ele alınmış bir niyet bu açıkçası. 

Bürokratik bir düşünce yapısının “Hadi şunu şöyle yapalım” tarzında düşünüp tasarladığı bir çalakalem yazıdır bu. Öte yandan son derece ciddiye alınması gereken bu niyetin esas amacının bilimsel çalışmaları konferans salonlarından alıp mahkeme salonlarına taşıma gayreti olduğunu görüyoruz. Bu gayretle de bir bürokratik aklın araştırmalarla ortaya çıkan sonuçları kontrol altına alma girişimi kapalı olarak beyan ediliyor.

Peki nedir bir bilimsel ilerleme veya bilimsel çalışma?

Ve neden kontrol altına alınmak istenir?

Öner Günçavdı hocamız çok yalın açıklıyor bunu...

Bilimsel ilerleme bürokrasinin kontrolünde olmaz diyor Öner hoca... 

Hocamız haklı olarak devam ediyor ve “Ben şimdi bilimin en üst noktasında, uluslararası camiadaki tartışmaların içersinde bir yöntem üretiyorum ve daha sonra bu bir bürokratın iznine tabi tutuluyor. Böyle bir şey olur mu? Bu basit bir şey gibi görünse bile, bugün (Enflasyon Araştırma Grubu) ENAG’ın başına gelen şey iki gün sonra başka birinin başına gelmeyecekmiş gibi davranmak doğru değil... Bilimsel ilerlemenin neticesinde ortaya çıkan metotlara veya sonuçlara bir merkezi yapının bürokratik müdahelesi olamaz” diyor. 

Hatta bunu sadece TÜİK için de vurgulamıyor Öner hoca... YÖK’ün bilimsel çalışmalara yön vermesi ve kural belirlemesi görevini üstlenmesini de doğru bulmuyor ayrıca.

***

Bilimsel çalışma ve onların sonucunda elde edilen bilgilerin toplumun yararına kullanılması gereği ortadayken, bilime tek başına sahip olma hakkını kendinde bulan TÜİK’in bu niyeti böyle giderse sonuncusu da olmayacak. Veri sağlığının istatistiki yöntemlerle test edilme olanağı ortadayken, bunu mahkeme salonlarına taşımak, seçimin çok yaklaştığı şu günlerdeacaba” ile başlayan birçok soruyu aklımıza getirmektedir.

Yanıtının hissettiğimizle aynı olduğu her durumda “acaba” ile başlayan soruyu halkın düşüncesinde çıkarıp almak yine kurumlarımızın görevidir.

Çözüm bilimin ışığıyla olur, onu mahkeme salonlarına taşıyarak değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çaput 17 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları