Üstün Dökmen

Çalıkuşu yine uçacak mı?

28 Nisan 2024 Pazar

Öğretmen figürü Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir yer tutar. Bugün silinmeye çalışılsa da “Çalıkuşu”nun bıraktığı izler hâlâ tazedir.

Bu yazıda romanlarımızdaki öğretmen motiflerinden söz etmek istiyorum. İnsan dışındaki canlılar büyük ölçüde içgüdüyle biraz da öğrenmeyle, insan ise az ölçüde içgüdüyle, büyük oranda öğrenmeyle yaşamını sürdürür. İçgüdünün de öğrenmenin de artıları ve eksileri vardır. Örneğin içgüdüleriyle yuva yapan kuşlar yuva yapma tekniklerini fazlaca geliştiremezler, hep aynı tür yuvalar yaparlar ancak malzemeden çalmazlar. Sonuçta öğrenerek var olmaya çalışan insan bugüne kadar öğretmenlere ihtiyaç duymuştur. Her ne kadar giderek insan öğretmenlerin yerini makine öğretmenler, bilgisayarlar alıyor olsa da insanlık tarihinde öğretmenler toplumları derinden etkilemişlerdir, etkilemektedirler.    

Cumhuriyet tarihimizde, elinde tebeşirle tahta başında halka alfabeyi öğreten bir başöğretmenimiz vardır. Dağ köylerinde kız çocuklarını toplayıp yatılı bölge okullarına taşıyan bir Avar öğretmenimiz vardı. Avar öğretmen atının terkisine yerleştirdiği iki kız çocuğuyla köyden ayrılırken kızını kucaklayıp “Kızımı da götür Avar!” diye peşinden koşan anneler vardı. Onların yüzü suyu hürmetine Cumhuriyet yaşıyor, onların yüzü suyu hürmetine 31 Mart belediye seçimleri yapıldı.

ROMANLARDA ÖĞRETMEN

Eski Türklerde alp tipi, İslamiyette gazi tipi önemliydi. Cumhuriyetle birlikte aydın/öğretmen tipi ortaya çıkmıştır ve öğretmen, Cumhuriyet edebiyatında ve sinemasında özenle işlenen bir motif haline gelmiştir.

Kahramanı öğretmen olan pek çok Cumhuriyet romanı var. Bunlardan bazıları, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu”, Halide Edip’in “Vurun Kahpeye”, Kemal Tahir’in “Bozkırdaki Çekirdek”, Firuzan’ın “47’liler”, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”, Fakir Baykurt’un “Kaplumbağalar”, Rıfat Ilgaz’ın “Karartma Geceleri”, Peyami Safa’nın “Mahşer”, Nezihe Meriç’in “Korsan Çıkmazı”, Ferit Edgü’nün “Hakkâri’de Bir Mevsim”, Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak” adlı romanlarıdır. Bu değerli eserlere bendenizin romanlarından dört tanesini de ekleyebiliriz. 

Tüm bu roman kahramanlarının edebiyatımızda silinmez izleri vardır ancak Çalıkuşu bir istisnadır. 

ÇALIKUŞU MUCİZESİ

“Çalıkuşu” romanındaki Feride öğretmen, Cumhuriyet’le gelen Aydınlanmacı atmosferin ürünüdür ve bir Aydınlanma meşalesi olmuştur. Büyük Taarruz’a kısa süre kala Başkomutan Mustafa Kemal Paşa geceleri çadırında “Çalıkuşu”nu okumuştur, bitirdiğinde ise “Çok güzel bir roman, verin İsmet de okusun” demiştir. Aydan Şener’in ve Kenan Kalav’ın başrollerinde oynadıkları “Çalıkuşu” adlı dizi 1990’lı yıllarda Asya’daki Türk Cumhuriyetlerinde büyük ilgi görmüştü. 2000’li yıllarda bu kardeş ülkelere gittiğimde adı Feride ve Kamuran olan çok sayıda genç gördüm. Anne ve babalar, “Çalıkuşu”nun kahramanlarından esinlenmişlerdi.   

AİLEMDE ÇALIKUŞU

Anneciğim 10 yaşında yetim kalmış, Zehra anneannem gücün zahmet kızını okutmuş. Annem İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdiğinde Beşiktaş’taki üç katlı ahşap evlerinin üst katı yanmış. O katta annemin bütün elbiseleri bulunuyormuş, hepsi gitmiş. Anneciğim üniversiteye giderken elinde kalan tek mavi hırkayı hem sokakta hem fakülte içinde giymek zorunda kalmış. Sınıfındaki diğer kız öğrenciler çeşit çeşit giyinebiliyorlarmış, annemlerin yeni elbise alacak paraları yokmuş. Mavi hırkayla geçen üç ayın sonunda annem bir gün oturup ağlamış ve “Sürekli bunu giymekten utanıyorum, artık okula gitmeyeceğim” demiş. Zehra anneannem ise ona, “Çok haklısın ama lütfen dişini sık, okulunu bitireceksin, öğretmen çıkacaksın, seninle Çalıkuşu gibi Anadolu’ya gideceğiz, o zaman elbiselerini gardıroplar almayacak” demiş ve annem ikna olmuş. Öğretmene milletvekili maaşı veren Atatürk’ün Cumhuriyetinde bir öğretmenin aldığı harcırahla hem evini taşıması hem de gardırobunu doldurması mümkünmüş. 

Babam gençken herkesin ağzında Çalıkuşu varmış;aramış, bulamamış. 50 yaşında Erzurum’da aklına geldi, gitti Vehip Atalay Kitabevi’nden satın aldı. 

BUGÜN ÇALIKUŞU

“Metrestepe” adlı romanımda bir öğretmen evrimden söz ettiği için sürekli oradan oraya sürülür, “Mektup” adlı romanımdaki öğretmen ise sudan bir sebeple meslekten atılır. Bunlar günceli betimleyen örneklerdir. Ayrıca 1970’lerden bu yana pazarda limon satmak zorunda kalan öğretmenler var. İlgili bakanlığın ÇEDES projesi laik eğitime vurulan bir darbedir. Ayrıca müfredattan felsefe, mantık ve evrim çıkarılmıştır. Bütün bunlara bakarak “Çalıkuşu artık uçmuyor” diye düşünmeye başlamıştım ki 31 Mart belediye seçimleri oldu. Bir ihtimal çalıkuşu uçmaya devam edecektir. Yurtdışı gezisi için biriktirdiği parayla, sinema görmemiş köy okulu öğrencilerini şehirdeki sinemaya götüren Mihraç Kulu benzeri öğretmenlerimiz zaten vardı, sayıları da artacaktır. Ekspatlarımız döneceklerdir. 1 Nisan 2024 şaka değildir, demokrasi şakaya gelmez.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ütopya ve maarifimiz - I 12 Mayıs 2024
Aşil topuklarımız 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları