Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ayışığı altında Afrika
Abdülmecit Efendi’nin bir tablosu “Haremde Beethoven” adını taşır. Paşa kıyafetli bir erkeğin görüldüğü tabloda bir genç adam viyolonsel çalarken, bir kadın da ona kemanıyla eşlik etmektedir. Odadaki dinleyiciler arasında üç kadının bulunduğu resimde piyano çalan da bir kadındır!.. Ünlü bestecinin adının yazılı olduğu bir nota defteri de, Beethoven büstünün hemen dibinde durmaktadır. Resimdeki paşa Abdülmecit Efendi’nin ta kendisidir. Ressamın üniformalı olmasının nedeni, tabloyu 1. Dünya Savaşı’nın başladığı 1915 yılında yapmasıdır. Resimdeki kadının parmaklarıyla dokunduğu tuşlardan çıkan notalar, Beethoven’in “Ayışığı” sonatına ait olabilir mi? Ben, ne zaman “Haremde Beethoven” adlı tabloyu görsem, Beethoven’in “Ayışığı” sonatını duyarım. Oysa Beethoven ünlü eserini sağırlığını kabullenmeye başladığında bestelemiştir. Eserin taşıdığı yoğun duygusallık, bir bestecinin yaşayabileceği en büyük trajedi olan sağırlık ve böylesi bir dönemde Beethoven’in genç öğrencisi Guicciardi’ye olan aşkının ifadesidir. İşin aslı, Beethoven eserini bestelerken ayışığı aklından dahi geçmemiştir. Bu ölümsüz esere “Ayışığı” adını da zaten kendisi vermemiştir. Alman şair ve müzik eleştirmeni Ludwig Rellstab, Beethoven’in ölümünden beş yıl sonra besteye “Ayışığı” adını uygun görür.
Beethoven’in Ayışığı sonatını bestelediği dönemde, Osmanlı Sarayı’nın hareminde III. Selim’in cariyeleri vardır. O dönemin padişahı III. Selim, müziği çok seven, “İlhami” mahlasıyla şiirler yazan, son derece duyarlı ve ince düşünceli bir insandır. İşte, III. Selim’in gökyüzüyle ilgili bir beyiti: Güneş ve ay tutulmuş, çevrelerini zulmet bulutları bürümüş/ Gayret gözüyle bakılacak olsa dünyanın da gözyaşı akıttığı görülür.
Türk sanat müziğindeki “Şevkefza”, “Pesendide” ve “Suzidilara” gibi makamlar III. Selim’in eseridir. Ne acıdır ki, canını almak için Topkapı Sarayı’nın harem dairesine giren cellatlara karşı kendini elindeki neyle savunmaya çalışacak ama hunharca katledilecektir. III. Selim, Beethoven’in Ayışığı sonatını bestelediği 1801 yılında, Mısır’ı işgal eden Napolyon Bonapart’ın askerleriyle uğraşmaktadır. Biz de soluğu Mısır’da alalım ama Osmanlı-Fransız savaşına değil, II. Dünya Savaşı’nın sonuna gidelim... 1945 yılında, Libya ve Mısır arasındaki çölün kızgın kumlarındayız... Çölde hummalı bir çalışma yürütülmektedir. İngiliz askerler, savaş sırasında gömdükleri mayınları temizlemektedirler... Birden, bir asker, toprağın altında garip bir şeyin olduğunu fark eder. Bu, dikdörtgen prizma şeklinde ve alçıyla kaplanan büyük bir kütledir!.. Duruma müdahale eden komutanları bunun bir tuzak olabileceğini söyleyerek bombayla imha edilmesini emreder... İşte, tam o sırada bir kamyon şoförünün sesi duyulur:
Kuma gömülü kuyruklu piyano
Duruuun!.. Bu bir piyano!..
Şoförün adı Avner Carmi’dir... General Montgomery’nin tugayında şoförlük yapmakta olan Yahudi kökenli Carmi, sanatsever, müzisyen bir insandır... İlk görüşte, şüphe uyandıran, toprağa gömülü büyük nesnenin bir piyano olduğunu anlasa da, ötekileri ikna etmesi hiç de kolay olmamıştır. Komutan dikkatli bir şekilde garip nesnenin etrafının açılmasını ve ortaya çıkarılmasını söyler... Askerler, itinayla kumları açtıkça, Carmi’nin haklı olduğu gözler önüne serilir... Evet, karşılarında çölün kumlarına gömülen bir piyano vardır... Üstelik, bu, sıradan olmayan, bir antika piyanodur!.. Çöle gömülen piyanonun öyküsü 1800’lü yıllarda, İtalya’da başlar... Monza Sarayı’ndayken Mussolini’nin dikkatini çeken piyano yerinden koparılır ve faşist diktatörün evinin bir köşesini süsler... Mussolini, savaş başladığında, iyi niyet gösterisi olarak piyanoyu müttefiki olan Almanların ünlü generali Rommel’e armağan eder... Nazilerin Kuzey Afrika’daki birliklerine kumanda eden ve “Çöl Tilkisi” olarak da anılan Rommel, cepheye giderken antika piyanoyu da yanında götürür... Sıcak Afrika akşamlarında savaşın stresini piyanoyla atan Rommel(!) çok geçmeden çöl havasının piyanoya zarar verdiğini görür... Antika piyanoyu korumak telaşına düşen faşist general, alçıyla kapanmasını emreder... Savaşın Nazilerin aleyhine gelişmesi üzerine de Rommel, Afrika’dan çekilirken piyanoyu kuma gömdürür... Niyeti, savaş bittiğinde geri dönmek ve çok sevdiği piyanosuna kavuşmaktır... Ama, bu hiç olmayacaktır!.. Antika piyano, bir kuyruklu piyanoya benzeyen Afrika kıtasının tuşlarına denk düşen kuzeyinde gömülü kalacaktır... Ta ki, bir kamyon şoförü onu tanıyana kadar...
Piyano mükafat olarak Avner Carmi’ye verilir... Carmi, görevi sona erince piyanoyu evine götürür... Bir barışsever olan Carmi, kendisiyle röportaj yapan bir gazeteci sayesinde Sedat ve Begin’e şu mesajı gönderir: İsrail ve Mısır arasındaki savaşı sona erdirirlerse piyanoyu Mersa Motrouh Müzesi’ne bağışlayacaktır!.. Uzaydan bakıldığında bir kuyruklu piyanoya benzeyen kıta Afrika’dır!.. Ve bu kıtanın derinliklerinde yalnızca katledilen onca insanın kemikleri değil, bir de bilinmeyen bir piyano öyküsü gömülüdür.
Önemli Not: 20 Ocak Salı günü saat 20.30’da, Kadıköy Altıyol’daki Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda ve 28 Ocak Çarşamba günü saat 21.00’de Beşiktaş Kültür Merkezi’nde “Sunay Bey Tarihi” adlı tek kişilik oyunumu sahneliyorum. Kule Canbazı okurlarına duyurulur...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
-
Uğur Mumcusuz 32 yıl: Öldürüldük ey halkım unutma bizi!
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
En Çok Okunan Haberler
-
Fark kapanıyor, 4 parti barajı geçiyor!
-
'Erdoğan talimat verdi, Ali Erbaş durdurdu'
-
Erdoğan, Özel'e açtığı davada kaybetti
-
AKP'li milletvekilinden skandal sözler!
-
Gazeteci Meral Kara Delen hayatını kaybetti
-
'Kral Kaybederse' dizisinin Kenan Baran'ı gerçekte kim?
-
Devlet Bahçeli'den flaş 'TÜSİAD' çıkışı
-
Başkana bu kez sendika binasında gözaltı
-
Dokuz belediye başkanından Yavaş'a destek
-
Hepsi 92 yaşındaki kadının midesinden çıktı!