Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kendine Müslüman...

26 Nisan 2011 Salı
\n

Başbakan Erdoğanın tek yetkili yönetiminde, AKP iktidarlarının 10 yıllık icraatları, gelecek projeleri, hukuk düzeni, demokrasi, rejim, insan hakları, bireyin yaşamına dönük sonuçları: Kendine müslüman.

\n

Milli Savunma Bakanlığı, darbezede askerlerin hak iadelerine ilişkin başvuruların değerlendirmesini tamamlamış. 28 Şubatta atılanların yararlanmalarına yeşil ışık yakılırken 12 Mart, 12 Eylülzedelerin başvuruları reddedilmiş... Darbezede askerler, AKPyi kendine Müslüman olmakla suçlamışlar...

\n

Kameralar karşısında yeri geldikçe, uysa da uymasa da şiir okuduğu için hapis yatmasını, mağduriyetini sonuna kadar kullanan Başbakan Erdoğan, AKP iktidar gücünü ellerinde tutanların, cemaatin, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti çıkışlarının, kendileri, iktidarlarıyla sınırlı, kendilerinden olmayanların haklarını gasp eden içerikte olduğunu görmek için 10 yıl beklemek, aymazlığın ötesinde geri dönüşü olmayan gidişte suç ortaklığı...

\n

Yürürlükteki yasal hukuk düzeni içinde, hem de parti lideriyken YSKden veto yiyen Başbakan Erdoğan, Başbakan olabilme hakkını CHPnin desteğinde kişiye özel sayılabilecek yasa değişikliğiyle elde etmemiş miydi? AKPnin iktidar oluşundan günümüze insan hakları, demokrasi, ABye uyum.. açılımları çerçevesinde yapılan anayasal, yasal değişikliklerin vitrin cilası; adı geçen gerekçelerinin altına baktığımızda, yakalanmış Meclis parmak çoğunluğunun, iktidar gücünün sivil diktatörlük aracı olarak kullanılmasının sınır tanımaz örneklerini yaşıyoruz...

\n

***

\n

Erdal Atabekin gazetemizdeki dünkü köşe yazısı Benimkine Vah Vah! Seninkine Oh Oh mu?başlıklı sorgulamasıyla yeterince çarpıcı anlatıyor.. Mafya hesaplaşması kokusuna aldırılmadan çok popüler sanatçı İbrahim Tatlısesin vurulmasını siyasi ranta çeviren AKP yönetici kadroları, soluğu hastanede almakla yetinmemişlerdi. “Vurulmasaydı milletvekilimiz olacaktı..” vurgulamalarıyla, medyanın odağındaki olayın siyasi getirisini sonuna kadar kullanmayı bilmişlerdi.

\n

Cumhuriyetin dâhi çocuğu, uluslararası sanatçımız Bedri Baykamın sanata, sanatçıya, çağdaşlığa düşman kör inancın güdülediği kamalı tetikçi eliyle vurulmasına nasıl seyirci kalabilirler? Bedri Baykamın görüntüleri yayımlanan Ölüyorum, yardım edin çığlıklarından sonra, soluğu hastanede almamaları Oh oh mu? anlamına geliyor. Kara düşüncenin ürünü apaçık saldırı karşısında adam gibi demokratik iktidar duruşu hak götüre, dünyaya karşı ayıp olmasın ölçüsünde geçmiş olsun çıkışları olamadı...

\n

Sözün bittiği yerde, seçime dönük güç gösterisi şova dönüştürülmüş, mikrofon uzatılan sanatçıların acılı, ancak vandallıkörneği olarak açıklayabildikleri tabloda, Kars’taki İnsanlık Anıtının yıkımı canlı yayında... Sanatçısı Mehmet Aksoyun acısını yansıtan idam sehpasıtanımlamasının üzerine, vinçlerle yapılan yıkımın görüntüleri eşliğinde.. AKP adına Hüseyin Çelik konuşuyor... Ekranlardan Başbakanın ucube diyerek yıkım talimatını verdiği eylemi, haklarıymış, hukuka uygunmuş gibi savunabiliyor... Demokrasilerde, hukuk devleti düzeninde bir Başbakanın bir sanat anıtını, çok da önemli siyasal söylemi söz konusuyken sevse de semese de; beğense de beğenmese de bir buyrukla, padişah yetkileriyle donatılmışçasına yıktırma yetkisi varmış gibi...

\n

***

\n

Hüseyin Çelik yargı kararlarından, hukuka uygunluktan sözü açıyor. Tabii yürütmeyi durdurma kararını veren yargıçla, yürütmeyi durdurma kararını kaldıran yargıçların, (AKPnin 12 Eylül referandumu, operasyonuyla HSYKyi, bağımsız yargıyı ele geçirmiş olması sayesinde..) yıkımı durduran yargıcın sürgüne gönderildiğini, yıkımı durdurma kararını kaldıran yargıcınsa üst görevle ödüllendirilmesini saklıyor. Daha vahimi yıkıma karşı dava henüz sürüyor. AKP’nin ödüllendirdiği yargıç sadece yürütmeyi durdurma kararını kaldırabilmiş. Yıkıma karşı AB insan hakları yargısına yapılmış başvuru da var. Yani ortada yıkımı yasal kılacak yargılama sürüyor. Aksoy’un söylemiyle idam fermanının uygulanmasının geri dönüşü olamayacağına göre, hak hukuk düzeninde yargının sonunu beklemek zorunluluğu var... Kimin umurunda Başbakan Erdoğanın, AKPnin seçim öncesi büyük güç şovuna gereksinimleri var...

\n

Başbakan Erdoğan, AKP iktidarının halktan, insan haklarından, demokrasiden, yoksuldan yana şovlarla seçim kazanmada rüzgârlar tersine esiyor. İktidar yıpranmışlığı, iktidarda icraatların söylenenlerle tersine gidişi, işsizlik, büyük yoksullaşma, yoksunlaşma Başbakan Erdoğanı zora sokuyor... Parlamenter düzen içinde, demokrasinin olmazları yasama, yürütme, yargı bağımsızlığını katletmekle, milyonlarla gencin kaderiyle oynayan ÖSYM örnek, işini bilmez partizan kadrolaşmalarla.. icraatlarında sınır tanımazlıklarla toplumu sindirmiş mutlak iktidar gücüyle de yetinilmiyor... Dünyadaki örneklerinden çok farklı, demorasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir ucube başkanlık sistemine, padişahlık gücüne özenilen bir yolda daha çok oy, daha çok sayıda Erdoğanın vekillerinin çıkacağı bir seçim sonucu hedefleniyor... Orantısız güç gösterisi bundan...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları