Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İlk seçim sınavı, dünyanın en büyük barosundan

19 Ekim 2021 Salı

İstanbul’da Türkiye’nin siyasal eğilimler dağılımının en gerçeğine yakın temsil edilebildiği, en kalabalık göç merkezimizde, hafta sonu aynı zamanda dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun seçimleri vardı. Eski başkan Mehmet Durakoğlu, önemli oy farkı ile seçimleri kazandı. Durakoğlu’nun seçimlere katılanlardan 8 bin 400 oy alarak kazanmış olmasından daha önemli seçim sonucu göstergelerini de sizlerle paylaşmalıyım.

Günümüzün muhalefet siyasal yapılarının ittifakını oluşturabilecek niteliklerde temsil yetenekleri olan üç başkan adayının daha, grup temsilcilerinin toplam oyları da 15 bini aşıyor. Cumhur cephesinin temsilcileri sayılabilecek adayların oy toplamları ise 2 bini geçmiyor. İstanbul Barosu seçimlerinin siyasal nabzı doğrudan tutabilecek ilk örnek olduğunu gözeterek kimi siyasal sonuç çıkarımları yapmaya çalışırsak... Ülkenin geleceğini fazlası ile öngörebilecek hukukçularının seçiminin ilk örnek olsa da uygun olamayacağı sonucuna da varabiliriz..

Ancak barolar üzerinden Cumhur cephesinin tek elden siyasal operasyonlarına ilişkin çok yakın tarihlerdeki çok agresif operasyon girişimini unutmaya kalkmak, gerçeklere göz kapamak da olabilir. Saray, tek adam rejimi adına demokrasi maskesi ile, alternatif çoklu barolar kurdurulması operasyonunu unuttunuz mu? Öylesine kararlı, ateşli bir proje gündemdeydi ki Barolar Birliği ile ülkenin tüm kentlerine dağılmış baroların seçimlerinin yapılması, yasaklanmakla kalmamış yıllarla ertelenmişti.

Yandaşlar üzerinde çok kararlı, katı zorlamalarla teşvikler, birkaç komik sayılı alternatif baro kurma girişimleri dışında sonuç veremedi. Yanlıştan dönmek yerine, ertelemeler yıllara sarkıtıldı. Yeni barolar kurulabilmesi yolunda yeterli kurucu sayılarına ulaşılamadı. Düşü kurulan, göle yoğurt kaşığı ile uzanma, maya çalma sonuç vermedi. Şimdilerde projede diretileceğinin yeni işaretlerini de görememiş olacaklar ki, dünyanın en büyük barosunun seçimlerinin yapılmasına izin verilebildi.

***

Çoklu baro kurdurma projesi öylesine ağır ters tepmiş olmalı ki dünyanın en büyük barosu İstanbul seçim sonuçlarına göre, yandaş kimlikli adaylara dönük verilmiş oylar bile çok düşük kaldı. Kuşkusuz hukukçular, avukatlar toplumun nabzını yaptıkları işlerin kaçınılmaz sonucu en iyi sezebilecek konumda aydınlar olarak, özünde militan, duygusal Cumhur cephesi yandaşları bile geleceğe dönük olarak ortada, açıkta kalabileceklerinin sezgisi ile, elbette hukuksal dayanağı güçlü tezlerle, bir tek çoklu baro önerisine karşı şiddetle karşı durmakla yetinmemiş olmalılar. Çoklu baro sisteminin bağımsız, özgür yargı adına hukuksal savunulamayacağı tezi ile, birden çok gerekçe sıralayarak, kendilerine dönük baskılara karşı direnişlerinin devamı boyutunda, açık adres adaylara da oy vermemeyi yeğlemiş olmalılar.

Tam da yeri gelmişken, dün sabahın taze değerlendirmeleri içinde yer alan son siyasal gelişmelerin analizi üzerinden bir yorum yazıyı paylaşmalıyım: Adı önemli değil, gerçekten ismini bildiğim, görüşlerini çok da dinleme şansını yakaladığım bir uzman olduğunun altını çizmekle yetineyim. Farklı görüşlerden güçlü altı siyasal partinin birlikteliğinde, Türkiye’nin siyasal tarihinde ilk kez, bir siyasal iktidara gidiş için, seçim ittifakı işbirliğinin yapılmakta olduğunun altı çiziliyor. 

Nedenleri üzerinden açıklamalara geçildiğinde ise hak hukuk devletinin gittiği, şahsım devleti uygulamalarının örnekleri ile giderek daha fazla yüzleşilmesinden gelen dayatmalardan sayısız örnek veriliyor. 2. Cumhuriyet, başkanlık rejimi adları altında gündeme sokulan her yeni iktidar icraatları üzerinden, seçmenlerin yüzleşmek zorunda kaldıkları sorunlar yumağından en yenileriyle verilen örneklerden gelen taze haberlere geçiş yapılıyor. Bu kadar çok yeni örnek, öncekilerin sayılabilmelerini zorlaştırıyor olsa da amaçlarındaki ayrımcılıklar, çoğunluğun canını yakan buluşmalardaki benzerlikler şaşmıyor..

Ekonomik, sosyal, siyasal ödenmekte zorlanılan yeni yeni bedellerin gelişi ile toplumsal karabasanla birlikte, karşı durma algısı da pekişiyor..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları